Elektrik yok Çeviri Portekizce
255 parallel translation
Söylesene Giulio, burada elektrik yok mu?
Giulio, não tem electricidade?
- Elektrik yok.
- Não há electricidade.
Çalışmıyorlar, çünkü elektrik yok.
Não funciona por falta de electricidade.
Neden elektrik yok?
Por que não há electricidade?
Su yok. Elektrik yok. Hiçbir şey yok.
Não há água canalizada, não há electricidade, não há nada!
Elektrik yok.
Nem electricidade. Nada.
Gittiğimiz yerde elektrik yok
Não há electricidade aonde vamos.
Elektrik yok.
Não há energia.
Burada elektrik yok mu?
Não tem electricidade?
Elvira'da elektrik yok.
A Elvira está sem luz.
Telefon yok, elektrik yok.
Sem telefones, nem electricidade.
Televizyon yok çünkü elektrik yok.
Não há televisisão porque não há electricidade.
Elektrik yok, ışık da yok.
Nenhuma energia, nenhuma luz...
Nuh-uh! Elektrik yok. O sadece soğuk kovalamacada var.
Nada de electricidade, só quando se está congelado.
Elektrik yok. Su soğuk.
Não tínhamos electricidade.
Hiç elektrik yok.
Não há energia.
Sanırım elektrik yok.
Quer dizer que energia foi cortada.
Elektrik kesintileri ne olacak? Klimalar, hatta trafik ışıklarına bile yetecek kadar elektrik yok.
Não há energia suficiente para os ar condicionados e para os semáforos.
Servoları bırakmaya yetecek kadar elektrik yok.
Não há potência suficiente para ativar os servo-motores.
- Elektrik yok.
Não há electricidade.
Burada hiç yemek yok, ama uçakta var. Burada hiç elektrik yok, ama uçakta elektrik var.
Não há confusão, nem electricidade aqui, mas há no avião.
Bu kuşta hiç elektrik yok, ve iki dakika içinde Çakılları öpeceğiz, Dinleyin beni!
Este pássaro não tem electricidade, e dentro de dois minutos nós vamos beijar o chão, por isso ouça-me!
Telefon yok, elektrik yok, insan yok.
Não há telefone nem electricidade nem pessoas.
Joe Odom'ın dolabı bozuk. Ve şimdi bizde de elektrik yok.
O frigorifico do Joe Odom avariou, mas também não ha electricidade.
Telefonlar kesik ve müzenin hiçbir yerinde elektrik yok.
Os telefones não funcionam. O museu ficou sem electricidade.
Birkaç yüz bina yanıyor, şehrin yarısında elektrik yok,.. .. ve tüm otoyollar tıkalı.
Centenas de fogos habitacionais, não há electricidade em metade da cidade, trânsito todas as auto-estradas.
Elektrik yok.
Não há electricidade. Nenhuma.
- Elektrik yok.
- Cortaram a energia.
Elektrik yok, sadece mum var.
Nem electricidade, só velas.
Ah, hayır, müzik için elektrik yok.
Não há eletricidade para a música.
Yapma, Liz. Elektrik yok.
Então Liz, não há luz.
Elektrik hatlarında ceryan yok.
A corrente já não passa pelos fios elétricos.
Elektrik yok.
Não há electricidade.
Elektrik yok!
Falta-lhes electricidade.
Bay Despaul'ün oturduğu masayla Bay Rivoli'nin oturduğu koltuk arasında elektrik falan yok.
Não há nenhuma corrente elétrica entre a mesa de Despaul e a cadeira do Sr. Rívoli.
Elektrik düğmeleri yok.
Não tem interruptores.
Işık yok, elektrik de yok.
Mas não tenho luz nem energia.
Elektrik kontağı yüzünden, kalacak yerimiz yok değil mi?
Graças a fios com defeito não temos um sitio para viver, certo?
Elektrik, Su ve Sağlık Hizmeti yok.
NÃO HÁ ELECTRICIDADE, ÁGUA OU ESGOTOS.
Ama elektrik kaynakları hakkında endişe edecek bir şey yok.
Não há necessidade de preocupações sobre energia.
Tutulacak tarafı yok o adamın- - berbat elektrik tesisatı, hatalı frenler.
Ele rouba em tudo o que pode... Instalação eléctrica mal feita, travões defeituosos...
Neredeyse bitirdim. 4 nolu ambarda, telepatik elektrik alanının rezonans frekansına kilitlenecek ve onun bütün etkilerini yok edecek, kalibre edilmiş iyonik girişim sinyali oluşturdum.
Praticamente já terminei. Montei um sinal iónico de interferência no porão de carga quatro, calibrado para se fixar às frequências de ressonância do campo telepático e expulsá-lo de todos os afetados.
Beyin travması izi yok. Uyuşturucu izi ya da elektrik yüklerinde bir anormallik yok.
Não há sinais de trauma, não há vestígios de narcóticos ou anomalia electrolítica.
Elektrik, telefon ve akan su yok.
Sem electricidade, telefone, água corrente.
Duyusal girdiler kaybolmuş. Elektrik zaten yok olmuş.
Os fenómenos sensoriais e a electricidade já desapareceram.
Yeteri kadar elektrik gücümüz yok Ken.
Não temos a energia, Ken. Simplesmente não a temos.
Işık yok. 30 millik çevrede tek bir elektrik ışığı yok.
Não há luzes. Nem uma sequer num raio de 48 km.
Söylediğin türden bir elektrik şokunun izi yok.
A pulsação está irregular mas nada que indique o tipo de choque eléctrico de que falam.
Elektrik yok.
Sem energia.
Elektrik de yok...
Não há eletricidade, nem gás.
Elektrik şebekesinde arıza yok diyorlar.
Não detectam fuga na rede elétrica.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73