Gayet makul Çeviri Portekizce
170 parallel translation
Hikâyeleri bana gayet makul ve doğru geldi.
A sua história pareceu-me bastante plausível e sincera.
Gayet makul.
Mais do que razoável.
Eğer bu adamlar iddia ettikleri kişilerse... o ajanların listesini... yazabileceklerini beklemek gayet makul bir şey olurdu.
Se estes homens são quem dizem ser, seria razoável... esperar que fossem capazes de escrever uma lista desses agentes.
- Gayet makul.
- Parece lógico.
Gayet makul.
Nem um pouco.
Bu fiyat gayet makul.
Aimee, esse preço parece-me perfeitamente razoável.
Hayır, hayır, gayet makul, elbette yanlış anlamayız efendim.
Não, não, não, não, não, não, é justo, claro que não, sir.
Gayet makul.
Faz sentido.
Sadece, sizinle oturup, çay içmek bana gayet makul gözüktü.
Pareceu-me de bom tom sentar consigo e te fazer companhia.
Gayet makul.
Faz sentido!
Merhaba, Shuko İş merkezine hoş geldiniz buradaki her şeyin gayet makul bir fiyatı vardır.
Bem-vindos ao centro Shuko, onde é possível comprar qualquer coisa.
Ben de, "Evet, tabi alın. Bana gayet makul göründü" dedim.
Eu disse : comprem-no, que me parecia um bom negócio.
Gayet makul.
Muito bem.
Güzel, gayet makul.
- Está bem, é justo.
Gayet makul.
Foi justo.
Gayet makul.
É justo.
Gayet makul olduğunu düşündüğüm bir teklif yapıldı bana.
Eis então o que me propuseram e que me parece verosímil...
Bence krep gayet makul bir geçiş yemeği... ve ben de bir tane almak isterim.
Acho que o "Blitz" é uma cruz perfeitamente aceitável em termos de comida. E gostava de uma para mim.
Gayet makul. Güzel bir cevap. "Bilmiyorum." Kesinlike kabul ediyorum.
Tudo bem, boa resposta. "Não sei." Aceito-a completamente.
Hayır, gayet makul.
Não, faz sentido.
İki polisin öldürülmesine yetecek kadar şehir dışına çıkmak gayet makul.
Esteve fora o tempo suficiente para dois polícias serem assassinados.
- Söylediklerin gayet makul.
É compreensível.
Fiyat gayet makul, modeli, yol masrafı...
O preço parece bom, modelo, quilometragem.
Sonuçlar gayet makuldü. Ancak bu gibi bir durumda makul olmak yetmez.
Era razoável, mas razoável não é suficiente para esta situação.
Bilirsiniz, tüm bu olanlardan sonra gayet makul olarak Jericho'ya yeni gelenler için endişeleniyoruz.
Com tudo o que está a acontecer, é compreensível que estejamos curiosos sobre quem é novo em Jericho.
Gayet makul nedenlerden dolayı.
Pela melhor das razões.
Gayet makul bir varsayım.
Parece-me bem.
Gayet makul görünüyor. Kendini kısıtlamanı takdir ettim. Ne diyebilirim ki?
Parece muito razoável, aplaudo a tua contenção.
Biliyorum size göre önemli veya ilginç gelmeyebilir... ama bilgisayarlara anti-virüs ve firewall yüklememizin... gayet makul nedenleri var.
Sei que não acham que seja importante ou porreiro, mas há uma razão muito boa para colocarmos antivírus e firewall.
Gayet makul.
Bem, é justo.
- Gayet makul.
- É justo.
- Acımasız ama gayet makul.
- Sim. - Duro, mas mais que razoável.
Ve eğer sana sadece yatırım tavsiyesi istediğini söylersem bana inanır mıydın? Ve gayet makul bir saatte ayrıldığımı?
Acreditas, se disser que ela só queria conselhos sobre investimentos e que me fui embora a uma hora decente?
Gayet makul.
Muito justo.
Benim de ondan sakladığım sırları göz önüne alırsak bu gayet makul.
Nada mais justo, tendo em conta os segredos que eu escondo dela.
Ona gayet makul olduğunu söyledim.
"É justo" - eu disse-lhe.
- Cok gurultulu. - Hayir, gayet makul bir fiyata.
- Não, a um bom preço.
Gayet makul olacağız, merak etmeyin.
Vamos ser justos sobre isto. Não se preocupe.
Gayet makul bence.
Sim, parece-me justo.
Evet. Bu gayet makul görünüyor.
Sim, parece razoável.
Hayır, bu gayet makul bir önlem, tamam mı?
Não, é uma precaução razoável, está bem?
Gayet makul, eğer bataklığa saplanırsak taksimetre çalışmaya devam eder ona göre.
Tudo bem, mas se ficarmos presos no pântano, o taxímetro fica ligado.
- Gayet makul bir ortam.
- É um ambiente decente.
Ücreti gayet makul buldum.
Não, acho que o pagamento é óptimo.
Gayet makul.
Está bem.
Şartlar düşünüldüğünde gayet makul bir varsayım.
Uma suposição razoável, considerando as circunstâncias.
Gayet makûl, tamamen geçerli.
É justo, tens toda a razão.
Teklifim gayet makûl.
A minha oferta é mais do que generosa.
Tamam, gayet makul.
É justo.
Ve bence önümüzdeki 10 veya 20 yıldaki en büyük hedeflerden birisinin, diğer dünyaların resimlerini çekebileceğimiz, dünyadışı gezegen bulan yerler inşa etmek olduğunu söylemek gayet makul, o gezegenlerde yaşanabilirlik ihtimalinin olup olmadığını ve gerçekten yaşamın olup olmadığını anlamanın da makul bir söylem olduğunu söyleyebiliriz.
Eu fiquei estática. Parei de trabalhar. Perdi minha identidade.
Pekâlâ, gayet makul.
é justo.