English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Geleceğe

Geleceğe Çeviri Portekizce

1,583 parallel translation
Düğün günü geleceğe iyimserlik ve neşeyle bakıyorduk.
Em dias de casamentos, olhamos para o futuro com optimismo e alegria.
Geleceğe dair bir öngörüm var, Roku.
Eu tenho uma visão do futuro, Roku.
Ama "Şimdi" tarafından tehdit ediliriz, bu yüzden geçmişe veya geleceğe atlarız.
Mas nós sentimo-nos ameaçados pelo "Agora" e saltamos para o passado ou o futuro.
Ama geçmişi unutup geleceğe bakmalısın.
Mas presta atenção, tu tens de largar o passado e olhar para o futuro.
Geleceğe.
Ao futuro!
Ofise bir grup fahişeyle geleceğe benzemiyor.
Não me parece que ele vá levar uma carrada de prostitutas para o escritório.
# Geleceğe ait # # Bir rüyamız var #
Há um sonho no futuro
Şimdi geleceğe bakıyorum. Ve biliyorum ki birlikte yapamayacağız hiçbir şey yok.
Agora olho para o futuro e sei... que não há nada que não possamos fazer juntos.
Geleceğe geldiğim ilk günden beri Leela'yı seviyorum.
Amo a Leela desde o dia em que cheguei ao futuro.
Bu geleceğe gelmeden önceki Fry.
Este é o Fry antes de ter ido para o futuro.
Onları kayıt altına almak kolay, Ama geleceğe dair bir şey söylemek o... o apayrı bir şey.
Registá-los é uma coisa, mas predizer o futuro, isso... isso é outra coisa.
Grip salgınının doruğunda, bir baba arkadaşlarına geleceğe gittiğini, iki küçük çocuğunun mezarını gördüğünü söylemiş.
Durante o grande surto de epidemias, um padre disse a alguns amigos que tinha estado no futuro e que lá viu os túmulos de duas crianças pequenas.
Bu ok geçmişten geleceğe gidişini gösteriyor, tamam mı?
Esta seta move-se, do passado para o futuro, ok?
Tanıklığım, geleceğe hitap ediyor. Mesela 2010 yılına.
Assim, o meu testemunho será dirigido ao futuro, digamos, ao ano 2010.
Death Nell'in buraya Mayfair Otel'e geleceğe dair bilgimiz var.
Temos a confirmação. A Death Nell, vai estar aqui no hotel Mayfair.
Operasyonu aktifleştirme "Geleceğe dönüş."
Activação da operação, "De Volta ao Futuro".
- Artık geleceğe bakmamız lâzım. - Taksi geliyor. Bu o.
- Precisamos olhar para o futuro...
Tatlım... Bazen geleceğe şüpheyle bakmak daha iyidir.
Querida... é importante agarrar o futuro com uns grãos de sal.
Bu durum neden tehlikeli bir durum arz etmediklerini, neden yüzlerini geleceğe dönmeleri için iyi bir nedene sahip oldukları fırsatını öğrenmelerini ortadan kaldırmaz.
Mas isso não evita, a oportunidade, deles fazerem um caso. Porque se o deixas livre, no futuro já não serão mais uma ameaça.
Basını daha iyi bilgilendirmek için gösterdiğim dürüst çaba. Ve konuyu geçmişten geleceğe değiştirmek.
É um esforço honesto da minha parte para manter a imprensa mais informada e para mudar o assunto do passado para o futuro.
Gelmeseydiniz, hiç uyanmazdım son düşüncelerim, aileme olan sevgim ve geleceğe dair umutlar olacaktı.
Se vocês nunca tivessem vindo, se eu nunca tivesse acordado, meus últimos pensamentos teriam sido de... esperança no futuro... e o amor que eu tenho por minha família.
Fakat geleceğe bakmalıyız.
Mas temos de seguir em frente.
Biliyorsun, Chris için herzaman bazı endişelerim vardı, fakat yaptıklarımın hepsi onun iyiliği içindi, ama eğitim alamazsa, nasıl bir geleceğe sahip olabilirki?
Sabes, tenho que admitir que sempre andei um pouco preocupada com o Chris, mas... acho que me convenci que tudo se iria resolver para ele, mas sem educação, que tipo de futuro pode ele ter?
Ama geleceğe bakmalıyız.
Mas temos de olhar para o futuro.
Geleceğe karşı koymaya çalıştım.
Eujá tentei lutar contra o futuro.
Geleceğe karşı gelemezsin.
Você não pode lutar contra o futuro.
Bu akşam Geleceğe Dünüş'ü seyredeceğiz, 1000. kez. Bizimle izlemek istersen...
Sabes, nós vamos ver o "Regresso ao Futuro" pela milionésima vez, se o quiseres ver connosco esta noite...
Burada, çocukları bir rekabetten ibaret olan geleceğe hazırlıyoruz.
Aqui preparamos as crianças para a batalha da vida.
Yani randevuya gitmemiz ; her şeyi geride bırakıp geleceğe baktığımıza dair birbirimize söz verdiğimiz anlamına geliyor.
Como se o facto de aparecermos lá fosse a promessa de ambos de que estamos dispostos a esquecer tudo e a seguir em frente
Geleceğe bakıyormuşum gibi hissettim.
Parece que estou a olhar para o futuro.
Geleceğe hazırlanmak için.
Prepará-lo para o futuro.
Geçmişte bir şeyi değiştirdin ve geleceğe etki etti. Stan Smith, sen Amerika'yı mahvettin. - Francine.
Philippe leu o meu artigo na Artigos Oceânicos e quer levar-me numa expedição para a Antártica para procurar a Lula Colossal.
Bunu söyledim mi bilmiyorum ama... geçmişte bir şeyi değiştirdiğinde bu geleceğe etki eder.
Agora falas francês? Un petit
Bu şey gibi ; geleceğe gidip hit parçaları getiriyorsun sanki.
Já sei. Steve, comeca a digitar.
O nadide yeteneğinle geleceğe bakarak bize bunu söyleyebilirsin.
Mas com o seu estranho dom, pode ver o futuro e contar-nos isso.
Kanseri atlatmam durumunda kariyer fuarını kaçırmış ve geleceğe hazırlıksız olurum.
Imagina a minha sorte se não visse a feira da carreira, se me curasse do cancro e não estivesse preparada para o futuro.
Rod Taylor'u Viktorya dönemi İngiltere'sinden toplumun iki ayrı zıt kutba ayrıldığı, yer altında yaşayan murloc ismindeki, eloi ismindeki et yiyenlerden kurtulan garip yaratıkların bulunduğu kıyamet sonrası geleceğe götüren zaman makinesi bu.
A máquina do tempo real que transportou o actor Rod Taylor Da Inglaterra vitoriana para o futuro pós apocalíptico, Onde a sociedade se tinha dividido em duas facções :
İlk önce, geleceğe gidip görünmezlik aletini ele geçir.
Primeiro, vamos ao futuro
İşte geleceğe gidiyoruz.
Cá vamos nós para o futuro.
Geleceğe Dönüş filminde, Marty McFly son derece çekici ve genç annesiyle çıkmıştı.
No Regresso ao Futuro, o Marty McFly teve a oportunidade De engatar a sua mãe extremamente atraente, enquanto jovem.
Bak, geleceğe bakmalısın, tamam mı?
Olha uma coisa, tu tens que continuar em frente, a pensar no futuro, sim?
Geleceğe ihtiyacım yok.
Eu não preciso de um futuro.
Kimsenin geleceğe ihtiyacı yoktur.
Ninguém precisa de um futuro.
Sana geleceğe yolculukta bol şans uzay adamı.
Boa sorte com a descolagem, astronauta.
Sadece bunun bir yatırım olduğunu düşün anne. Bir çeşit artist olarak geleceğe yatırım.
Mãe, pensa nisso como um investimento no meu futuro.
Hayır, aslında sen geleceğe gittin.
Não. Na realidade, foste enviado para o futuro.
Ne kadar geleceğe?
Quanto no futuro?
48,000 yıl geleceğe geldim ve sen beni 1000 yıl daha buza yatırmak istiyorsun, öyle mi?
Estou 48 mil anos no futuro e tu queres congelar-me por mais mil?
Geleceğe gülümsüyor. "
Ela ri-se do futuro. "
Geleceğe hoş geldin.
Bem-vinda ao futuro.
Geleceğe gidiyoruz!
Para o futuro já!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]