English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Gördüğüm

Gördüğüm Çeviri Portekizce

11,165 parallel translation
Belki gördüğüm şeyler gerçek değildi.
Talvez o que vi não fosse real.
Benim gördüğüm Karanlık büyüktü, yani daha büyümesi gerekiyor.
Digo, a Escuridão que eu vi era uma adulta, por isso ainda tem que crescer.
Elbise bulmuşsun gördüğüm kadarıyla. Benim dolabımdan.
Vejo que encontraste um vestido no meu guarda-fatos.
Biz tanıştığımızda ben de genç ve insandım. Ve seni gördüğüm ilk anı hatırlıyorum.
Eu era nova e humana quando nós nos conhecemos, e eu lembro-me do momento exato em que te vi pela primeira vez.
Gördüğüm kadarıyla içeride tabut gibi bir şey var.
Parece que está um caixão lá dentro ou assim.
Avrupa'da gördüğüm herkesten daha dürüstsün.
És oficialmente mais sincera do que toda a gente que consultei na Europa.
- Ya sen? Peki, bu dünyada olmuştur 160 birkaç yıl için ve gördüğüm
E você? Estou nesse mundo faz 160 e alguns anos, e eu vi o mundo a 30 mil pés de altura.
Annen olmasa seni gördüğüm an öldürürdüm.
Eu tinha-te morto logo que te vi, se não tivesse sido pela tua mãe.
Ağaçların arasından çıkıp seni orada otururken görmek hayatımda gördüğüm en güzel şey değilse ben de ne olayım.
Sair agora da floresta, ver-te aí sentada, raios me partam se não foi a melhor coisa que alguma vez vi.
Elijah, bak.. Gördüğüm kadarıyla seçeneğin yok. Öyle mi dersin?
- Acho que não tens escolha.
Meğersem gördüğüm bir rüyadan ibaretmiş.
Parece que afinal era apenas um sonho que tive.
Ama ön cephedeki yaralıların geldiğini gördüğüm anda ölmek istemedim.
Mas quando vi os feridos a regressar das linhas da frente... Não queria morrer.
- Gördüğüm şeyi beğenmedim.
Não gostei daquilo que vi.
Hayatımda gördüğüm en muhteşem savaşçıdır ama ihtiyatlıdır. Daima tanrıları dinler.
Ele é o maior guerreiro que já vi, mas é cauteloso, consulta sempre os deuses.
- Gördüğüm kadarıyla çok iyi yaşıyor.
Pelo que vejo, vive bem demais.
Şu ana kadar gördüğüm en hoş çiftlik değil.
Não é a herdade mais bonita que já vi.
Gördüğüm en sevimli vampirsin.
A vampira mais bonita que já vi.
Bu gördüğüm en...
Isto é genial...
Gördüğüm ilk woge seninkiydi.
A primeira transformação que alguma vez vi.
Çünkü sana gerçeği söylemem biraz vakit almış olabilir ama seni gördüğüm ilk andan beri kendimle ilgili her şeyi sana anlatmak istedim.
- Como sabes? Porque eu posso ter demorado a contar-te a verdade, mas desde que te vi pela primeira vez quis que soubesses tudo sobre mim.
Facebook'u açtım, gördüğüm ilk bildirim herkesi Meydan'a çağırıyordu.
Abri o Facebook e a primeira publicação que vi dizia para vir à Maidan.
30 Kasım'da Mikhaylivska Meydanı'nda gördüğüm kadar yoğun testosteron görmemiştim hiç.
Nunca vi tanta testosterona junta como na Praça Mykhaylivs'ka a 30 de Novembro...
Bunlar, stajyerlerin üniversite bursuna kabul edildiklerinde gördüğüm şeyler.
Vejo isso o tempo todo quando os residentes procuram amizades.
Sonraki gördüğüm şey hepsi farklı yöne gidiyordu.
Então correram em todas as direcções.
- Gördüğüm şey hiç hoşuma gitmedi.
- Não gosto do que vejo.
Wessex'i kurtarmak için gördüğüm tek yol başladığımız işle devam etmek.
A única forma que vejo de salvar Wessex, é com aquilo que já começámos :
Neyse ki, doğa rehberi olarak, hala gördüğüm her şeyi avlayabilirim.
O bom é que, como guia de natureza, posso atirar em tudo o que vejo...
Bu hayatımda gördüğüm en korkunç şey!
É a coisa mais assustadora que eu já vi!
Bu gördüğüm en kötü okul-aile birliği toplantısı.
Esta é a pior reunião de pais e professores jamais feita.
Sana baktığım zaman, gördüğüm şey o.
Quando olho para ti, é isso que vejo.
- Seninle de gurur duyuyorum Supergırl ama haberlerde gördüğüm şeylerin geliştirilmesi gerek.
Também estou orgulhosa de ti, "Supergirl", mas, pelo que vi nos noticiários, ainda há espaço para melhorar.
Ve o Teğmen Griggs'i gördüğüm tek an da...
E a única vez em que vi esse... Tenente Griggs foi quando ele estava...
Gördüğüm şeyden hoşlanmazsam buna son veririm.
Se, em qualquer altura, não gostar daquilo que vir, vou acabar com isto.
Ama tek gördüğüm kesitler.
Mas tudo o que vejo são flashes.
Evet ama bu onu gördüğüm ilk sefer dedektifi, kardeşinin arkadaşı olan. Vega mı?
Sim, mas foi a primeira vez que a vi, a detective, a amiga do teu irmão.
Gördüğüm kadarı ile, esas mesele Dedektif Cortes'in seni dışarıdan birisi olarak görmesi, meslektaşı olarak değil.
A questão é que a Detective Cortes te vê como outsider e não como par.
Yeni gördüğüm cinayetteki yüzü tanımlamaya çalışsak ne dersiniz?
Que tal identificarmos a cara que aparece na minha visão?
Bilezik takıyor. Gördüğüm bileziği.
Ela está a usar a pulseira que eu vi.
Onu virajda gördüm ve kaza yaptı. Virajı almak için yana yatmıştım ve sonraki gördüğüm şey, onun bizim önümüzde olduğuydu.
Olho para a curva, ele despista-se e eu meto-me para dentro, para pôr a curva a jeito.
Size söylüyorum. Lorenzo aşırı agresif. Gördüğüm en agresif hali bu.
Nunca tinha visto Lorenzo conduzir de uma forma tão agressiva.
Gördüğüm kadarıyla sen de baştan çıkarıcısın.
- E vós encantador, vejo.
Sen benim bu hayatta gördüğüm en güzel şeysin.
És a coisa mais bonita que já vi.
Atılgan. Sen benim gördüğüm en büyük ruh hastasısın.
Atlgan, é o maior psicopata que eu já conheci.
Gördüğüm tüm o ölümleri... tekrar göreceğim sanıyordum.
Depois de toda a morte que vimos, julguei que não veria outra coisa.
Ben gördüğüm ise çok eski tarih.
O que eu vejo são águas passadas.
- Tek gördüğüm bir fare.
- Só vejo um rato.
Ağrım var, ve gerçekten seni gördüğüm için memnunum.
Dorida e muito contente de ver-te.
Bu gördüğüm düzeni açıklıyor.
- Isso explica o padrão que vejo.
Ve gördüğüm hoşuma gitti.
E gosto do que vejo.
Gördüğüm şey bu.
É isso que eu vejo.
- Seninle gördüğüm kadın ne oldu?
A rapariga com quem estavas...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]