Görüyormusun Çeviri Portekizce
168 parallel translation
Benim gördüğümü görüyormusun?
Vêem o que eu vejo?
Siyah panteri görüyormusun?
Está vendo a pantera negra?
Görüyormusun, Baltor,? Kuşu yakalamak için, önce tuzağa yem koymalısın.
Para pegar a ave é preciso pôr a isca na armadilha.
Şunun üstündeki kutuyu görüyormusun?
Vê aquela caixa ali?
Tam burada, görüyormusun?
Está mesmo ali, vê?
- Herhangi bir şey görüyormusun?
- Vês alguma coisa?
Natchez, uzun ceketli adamı görüyormusun?
Natchez, vês o homem com o casaco comprido?
- Şu parlak çizmeleri görüyormusun?
- Vê esta bota brilhante?
Tam buradaydı, görüyormusun?
Estava aqui, vê?
Orada görüyormusun?
Estás a ver aquela ali? É ela.
Bu silahı görüyormusun?
Vou-te estuprar.
Görüyormusun! Lafta her şeye varsın ama uygulamaya gelince pır...
Sempre a cantar de galo mas quando chega a hora, cortas-te.
Sargıları görüyormusun?
Você vê as ligaduras?
Görüyormusun?
Vês? Olha.
Benim gördüğümü sende görüyormusun?
- Estás a ver o mesmo que eu?
- Farkı görüyormusun?
- Vê a diferença?
Buradan içeri girmişler, görüyormusun...
Eles entraram por aqui... Está vendo, Holmes?
Birşey görüyormusun?
- Vês alguma coisa?
Görüyormusun, insanlar birbirleriyle nasıl iyi geçiniyorlar.
Olha, as pessoas desta novela se preocupam entre si.
Ocak ve duvar arasındaki şu çatlağı görüyormusun?
Vamos guardá-las para o Natal.
Görüyormusun, bana göre, bu düğme olabileceği en kötü yerde.
Esse botão não podia estar em pior lugar.
- işte ona görüyormusun nasılda solgunlaşmış.
- Para ele! Vede sua palidez!
Oradan ve oradan görüyormusun?
- Sim! Veja ali e ali!
Onu görüyormusun?
- Viram-no?
Cacique'nin elini görüyormusun?
Viste como as mãos daquele tipo estão cortadas?
Görüyormusun?
Estás a ver?
Görüyormusun, ben hiçbir zaman aptalca konuşmam.
Estás a ver? Eu nunca digo disparates!
Şunu görüyormusun Times'ın kapağına çıkmışım. - Times'ın kapağınamı dedin?
Viste o Tsutomu na primeira página do Times?
- İşte görüyormusun bende bundan bahsediyorum.
- 20 dólares já aqui.
- Kolunu nasıl sallıyor görüyormusun? Sanki kolunu kaldıracak hali yokmuş gibi.
Está a amparar-se e parece que se esqueceu como se urina.
- Ateşle oynarsan ne olduğunu görüyormusun?
Vês o que acontece a quem brinca com o fogo?
Bunu görüyormusun, biz buyuz.
Está vendo isto? Isto somos nós.
Yarısı boş bardağı görüyormusun.
Vês o copo meio-vazio.
Bu mektublardaki şehirleri görüyormusun?
Vês estas letras a seguir á cidade?
- Dondurmamdaki şu bademleri görüyormusun?
- Consegue ver as amêndoas no meu Split?
Görüyormusun, sana hediye almıştım, ama dün gece... yanlışlıkla yuttum.
Sabes, comprei-te um presente, mas a noite passada... sem querer, engoli-o.
Görüyormusun, Bu gerçekten seninle konuşmak istediğim şeydi.
Bem, é mesmo sobre isso que te quero falar.
Şimdi görüyormusun?
Agora já consegue ver?
Rachid! Şu arkadaki siyah Peugotyu görüyormusun?
Richard, podiamos levar o Peugeot negro.
görüyormusun?
Olhe, aí está.
Pekala şimi görüyormusun?
Ok, agora vê?
Görüyormusun, çok güzel.
Magnifico.
Şuradaki hastayı ziyaret eden adamı görüyormusun?
Vê ali aquela visita?
Evet görüyormusun Eric, kardeşin bir takım oyuncusu
Estás a ver, Eric? A tua irmã gosta de ajudar.
Şu ilerdeki... dağları görüyormusun?
Está vendo aquelas montanhas?
Görüyormusun?
Vês?
Şunu görüyormusun?
Olha para aquilo, Hutch.
Onları görüyormusun?
Estás a vé-los?
Onu görüyormusun?
Estás a vê-lo?
Görüyormusun?
Vê?
Görüyormusun?
Vêem?
görüyorum 679
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyorsunuz 374
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyorsunuz ya 100
görüyoruz 16
görüyorum ki 81
görüyorsun işte 24
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyorsunuz 374
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyorsunuz ya 100
görüyoruz 16
görüyorum ki 81
görüyorsun işte 24