English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Görüyorsun ya

Görüyorsun ya Çeviri Portekizce

464 parallel translation
Sahteyse epey iyi yapılmış çünkü okun ucunu görüyorsun ya kavisli.
Bem, se é apenas uma estaca, está realmente bem feita porque estás a ver a extremidade. São curvas.
Görüyorsun ya Mimi, yasalar önünde sen hiç evlenmedin.
Mimi, segundo a lei, nunca voltou a casar.
Görüyorsun ya dostum, kesinlikle yanlış kişiye çattın.
Como vê, sou a pessoa errada.
Görüyorsun ya, o kısmı sana söylettirdim.
Sabes, eu sabia que tu ias dar-lhe essa notícia.
Görüyorsun ya, bu bizim dost olmamıza engel değil.
Isso impede-nos de sermos amigos.
Görüyorsun ya Tom.
Estás a ver, Tom?
- Bugün Dünya'daki sorunlar işte bu yüzden, görüyorsun ya?
- Esse é o problema com o mundo hoje, sabes?
Görüyorsun ya, Max, kendimi ben de oldukça münasebetsiz buluyorum.
Veja, Max, mesmo eu encontro-me numa posição meio complicada.
Görüyorsun ya, hikayene hiçbir zaman inanmadım.
Sabe, é que nunca acreditei na sua história.
Görüyorsun ya, senin gerçek annen değilim.
Sabes, não sou a tua mãe verdadeira.
Neden? Bir sürü insan görüyorsun ya.
Como pode sentir-se sozinho?
- Hiç düşünmezsin zaten. Ama görüyorsun ya, inanıyorlar işte.
Nunca pensas, mas acreditam.
- Görüyorsun ya, zenginim.
Sou rico.
Bu adamlar tam bir beladır görüyorsun ya, sende gördün işte.
O problema, é que a conversa é apenas o início com estes jovens loucos. Tem cuidado.
Görüyorsun ya, Wilfred, işin gerçeği... - Matmazel Hope. - Pekala.
Não aguento mais nada.
Görüyorsun ya, hatırlıyorum.
Vê, lembro-me.
Görüyorsun ya, sen de bunun bir parçasısın Maurice. Sen benim bir parçamsın. İkimiz de Tanrı'nın birer parçasıyız.
Como vês, és uma parte disto tudo, Maurice, tal como és uma parte de mim e ambos somos uma parte de Deus.
Evet, görüyorsun ya, Bayan Leydi bütün insanların hayatında bir an gelir...
- É, sim. Sabe, Senhorinha Lady... chega uma hora na vida de todo humano que...
Görüyorsun ya, güvercin başıboş ve tasmasız olduğunda en iyisinden başkasını almazsın.
Pombinha, quando você é livre e não tem coleira escolhe só o que há de melhor.
Şey, şimdi... Görüyorsun ya, genç bayan ikimiz de eskisi kadar genç değiliz.
Bem, sabe, menininha... nós dois não somos mais tão jovens.
Görüyorsun ya Dan, herkes yaşamak istiyor.
Estás a ver, Dan, todos te querem abandonar.
Görüyorsun ya, Oliver'i boşama ya da boşanmasına izin verme diye bir niyetim yok.
Repare, não tenho qualquer intenção de me divorciar do Oliver, ou permitir que ele obtenha o divórcio.
Görüyorsun ya, Phillips, ölmek istemiyorsun.
Sabes, Phillips, tu não queres morrer.
Görüyorsun ya, Tommy, benim küçük eski sorum senin kuramına ne yapabiliyor.
Por isso podes ver o que a minha velha questão pode fazer à tua teoriazinha.
Görüyorsun ya, İspanyol egemenliği günlerinden kalan yasalardaki her türlü garip hükümler varlığını sürdürüyor.
Repare existem vários tipos de leis estranhas que remontam aos regulamentos dos dias do domínio espanhol.
Görüyorsun ya, bu tam da... düşündüğün gibi bir kız olsaydım yapacağım bir şey.
Sabe, isso é o que eu faria... se eu fosse o tipo de mulher que você pensa que eu sou.
Görüyorsun ya, mideyi konsantre besinlerle besleyebilir okuma ve boş zaman etkinlikleri için mikrofilmler hatta filmler temin edebiliriz. Oksijeni içeri, atıkları dışarı pompalayabiliriz.
Pudemos alimentar estômago com concentrados, pudemos colocar microfilmes de leitura, recreio, inclusive filmes de algum tipo, pudemos bombear oxígeno, e extrair desejos...
Çocuklar için Noel hediyesi gibi... Görüyorsun ya, küçük atlar bunlar?
Bem, como presentes de Natal para crianças, porque eles são cavalos pequenos, sabes?
" Görüyorsun ya başka çarem yok.
Não há alternativa.
Görüyorsun ya, bunlar basit şeyler.
Isso são logros.
- Görüyorsun ya çalışıyorum.
- A trabalhar, como podes ver.
Görüyorsun ya, eğer düşmanlarımız tam olarak neler yapabildiğimizi öğrenirse bu durum onlara bize karşı sürpriz bir saldırı düzenleme imkânı verir.
Sabes, se algum inimigo souber as nossas capacidades exactas isso deixa-nos desprotegidos para um ataque surpresa.
Görüyorsun ya, gerçekten arkadaşınım. Ve beni sevmemekle hata ediyorsun.
Eu sou seu amigo e está errado em não me amar.
Görüyorsun ya, bizi seviyorlar, Fransızlar bizi seviyor.
Está vendo, eles nos amam muito.
Görüyorsun ya, Dışülke'yi biliyorsun.
Como vê, conhece os Países Exteriores.
Görüyorsun ya... Her yer yakut!
Como vê, tudo é vermelho.
Görüyorsun ya Guillaume, aynı anda iki şey birden yapılabiliyormuş.
Como vês, Guillaume, podemos fazer duas coisas ao mesmo tempo.
Görüyorsun ya Bloom'cuğum, birinci aşama tamamlandı.
Sabes, meu querido Bloom, a fase um está terminada.
Görüyorsun ya Oliver...
Sabes, Oliver...
Görüyorsun ya, herkesin sandığı gibi kötü kalpli bir piç değilim ben.
Vês, Eu não sou o filha da puta que toda a gente faz de mim.
Görüyorsun ya, insanların hayatına sızmak... o kadar da güç değil.
Não é muito difícil entrar... nas vidas das pessoas.
Görüyorsun ya, ben verdiğim sözü tutuyorum dostum.
Vês, eu cumpro a minha parte no negócio.
Ama senin için bir sorun kalmadı, çünkü görüyorsun ya onlar öldü.
De qualquer maneira, não tem problema. Eles estão mortos e sem perguntas.
Görüyorsun ya benimle yaşlanamazsın.
Não envelhecerás para mim.
Görüyorsun ya, ben daha önce hiç metal detektörü kullanmadım. Bu nedenle yaklaşık bir saatimi aldı.
Eu nunca tinha utilizado um detector de metais antes e foi por isso que demorei quase uma hora.
Görüyorsun ya, o kızdan tamamen kurtulmak istiyorum... iki haftalık bir Tindolini eğlencesi olarak kalmasını değil.
Quero livrar-me dela para sempre, não quero uma Tindellini de duas semanas penteada e retocada.
Görüyorsun, bütün detektifler kocaların karılarını para ya da birbaşka kadın için öldürdüklerini bilir.
Todos os detectives sabem que os maridos matam as mulheres por dinheiro ou por outra mulher.
Görüyorsun ya?
Vês?
Hiç ziyan olmadan. Görüyorsun, ya?
Para não desperdiçares nada.
"Görüyorsun ya, cherie... " eğer kalsaydın, geri döndüğümde seni evde bulsaydım... " ama bulamayacağımı biliyorum...
'Chèrie', se você decidisse ficar... se eu o encontrasse em casa ( o que não vai acontecer... ( e por isso estou agindo assim... ) o facto de você ficar só poderia significar uma coisa :
Görüyorsun, evlat Joe gelecek iki ayı ödedi gelecekle ilgili ne karar verirsek verelim Joe'ya çık diyemeyiz, değil mi?
Bem vês, meu filho o Joe até já pagou o mês que vem e seja o que se resolva para o futuro, não o podemos mandar já embora, não é verdade?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]