Güney afrika Çeviri Portekizce
801 parallel translation
Burada işler iyi tabii. Siz genç subaylar ayyaşlar gibi halka açık mekânlarda nâralar atarken diğer subaylar ve askerler Güney Afrika'da hayatlarını kaybediyor.
Há oficiais e homens morrendo na África!
- Güney Afrika, Jordaan hattı.
- Jordan Siding, África.
Özellikle KAUNITZ isimli, YALANCI ve ALÇAK bir ajan var. Bu Teğmen Candy çok iyi bir insanmış gibi duruyor ve Güney Afrika'dan yeni dönmüş.
Querem fomentar intrigas entre Inglaterra e Alemanha.
Avrupa'nın her tarafına, Güney Afrika'da kadınları ve çocukları katlettiğimizi onları toplama kamplarında açlığa terk ettiğimizi anneleri öldürüp bebeklerini yaktığımız yalanını yayıyorlar.
Dizem na Europa que matamos mulheres e crianças na África. Matamos de fome, atiramos em mães, queimamos bebês.
Efendim, aslında Bay Conan Doyle, Alman propagandasına cevap vermek için Güney Afrika'daki mücadelemiz için bilgi topluyor.
Ele está juntando material sobre nossa campanha... em combate à propaganda alemã.
Biz ve Güney Afrikalılar için casusluk yapıyordu. Güney Afrika'yı karıştırdı ve kaçtı.
Espionava para nós e para os Boers.
Bay Candy, Berlin'deki elçiliğimiz Londra'daki Dışişleri Bakanlığı'na Alman milliyetçilerinin, Güney Afrika meselesindeki tutumlarının değiştiğine yönelik haberi verdiğinde aileme mektup yazıp işimi kaybettiğimi ve onların yanına geri döneceğimi haber etmek zorundaydım.
Quando nossa embaixada em Berlim dirige-se à Londres... dizendo que os alemães mudaram em relação a Boer... perco o emprego e tenho que voltar ao seio da família.
- Bunu Güney Afrika'da mı öğrendiniz, Bay Candy?
- Isso é importante. Aprendeu isso na África do sul?
- Evet, Güney Afrika'dan yeni döndü.
- Voltou da África do Sul.
- Benim Güney Afrika kafalarımı kim kaldırdı?
E minhas cabeças sul-africanas? - Não sei.
Burada 18 oda var ve sen Güney Afrika'dan gelip doğruca kulübüne giderken, benim tembel elemanlarım birbirlerinin başının etini yiyorlar.
E quando você volta da África... vai direto para o clube. Sei que foi horrível.
Sen Güney Afrika'nın neresindensin?
De que parte da África do Sul vens?
Çünkü gazetede öyle bir haber okuyacak ki Güney Afrika'ya kadar kaçmasına sebep olacak.
Porque lerá algo nos jornais... que o fará fugir para a América do Sul, esse palerma.
General Lord Rufus D'Ascoyne, diğer taraftan Güney Afrika'nın en belalı cephelerinde nasıl savaştığını anlatmaktan asla yorulmayan bu adam daha kolay bir lokmaydı.
O General Lorde Rufus D'Ascoyne, por seu lado, sempre a gabar-se da guerra na África do Sul, foi tarefa fácil.
Ben, Güney Afrika'daydım.
Eu estive na África do Sul.
17 Eylül'de Güney Afrika'da doğdunuz.
Nasceu em África do Sul, a 17 de Setembro, não foi?
Evet, Güney Afrika'nın en büyük 2. elmas madeni benim. Fakat bu hanım, arkadaşının bilmesini istemiyor.
Çontrolo a segunda maior mina da África do Sul, mas esta senhora näo quer que uma amiga dela saiba de mim.
Bana Güney Afrika'yı anlatıyordu.
Ele falava-me da África do Sul.
"Güney Afrika'da maden mühendisi olacaktı ama proje iptal oldu."
"Ia para a África do Sul como engenheiro de minas e o projecto foi pelos ares."
"Güney Afrika'da maden mühendisi olacaktı ama proje iptal oldu."
- Vou já. "Ia para a África do Sul como engenheiro de minas e o projecto foi pelos ares."
Paramız olsaydı, Güney Afrika'ya kaçardık.
Se tivéssemos dinheiro podíamos ir para a América do Sul.
Ancak, birisinin piskoposun örümceklerinden birini aldığını ve kasti olarak Sör Henry'nin odasına koyduğunu ve Güney Afrika'dan gelen bavulundan çıkmadığını nasıl anladın?
Mas, como pode ter a certeza que alguém levou uma das aranhas do Bispo... e a colocou, deliberadamente, no quarto do Sir Henry? Como é que sabe que não veio na bagagem dele?
Güney Afrika'da savaş var.
Está a decorrer uma guerra na África do Sul, sabe?
"Bayan, kocanız Güney Afrika'da bir araba kazasında hayatını kaybetti."
"O seu marido morreu num desastre de automóvel na América do Sul."
Bir Güney Afrika gözlemevi patlama zamanında yoğun meteor aktivitesi bildirdi.
Um observatório sul-africano relatou meteoros na altura da explosão.
Kenya Afrika'daki en güzel ülkelerden biridir. Kongo'dan, Rodezya'dan Somali'den veya Güney Afrika'dan daha güzeldir.
O Quênia é um dos países mais belos da África..... melhor que o Congo, ou Rhodesia, Somália...
Harp Bakanlığı Güney Afrika'da... -.. Natal'de Başkomutan...
O Secretário de Estado da Guerra recebeu o seguinte despacho de Lorde Chelmsford...
Güney Afrikalı, rengi ne olursa olsun Güney Afrika'da doğandır.
Um sul-africano é um nativo da África independentemente da sua cor.
Güney Afrika yer istasyonu güçlendirilmiş sinyale cevap vermiyor.
A estação de solo da África do Sul relata que não há resposta do sinal de destruição reforçado.
Hepsi Güney Afrika'ya göç ediyor.
Andam todos a emigrar para a África do Sul.
Güney Afrika'da dokuz başlı kırbaç var haftada dört idam cezası var.
Mas na África do Sul há chibatas, umas quatro sentenças de morte por semana.
Güney Afrika Yıldızı.
Estrela da África do Sul.
Dünyadaki elmasın yüzde sekseni Güney Afrika'daki ocaklardan çıkar.
80 % dos diamantes do mundo vêm da África do Sul.
Güney Afrika'da işlenen cinayetler sorunları karmaşık bir hale getirdi.
Vários homicídios na África do Sul complicaram as coisas.
Güney Afrika'da Nairobi yakınında bulundu, zalim ve insanlık dışı bir deneyden geçtiği sanılıyor.
Foi apanhada perto de Nairobi, em África, e crê-se que foi objecto de uma experiência desumana e cruel.
Güney Afrika'da bir dişçi öldürüldü.
Morreu um dentista na África do Sul.
Hollanda, Belçika, İtalya, Batı Almanya... ve Güney Afrika.
Holanda, Bélgica, Itália, Alemanha Ocidental... e África do Sul.
100 bin Güney Afrika Randı, 50'si Kanada doları, diğeri 50'si Yen olarak.
100.000 em rands sul-africanos, 50 em dólares canadianos e outros 50 em ienes.
Şu anda istediğim tek şey, Güney Afrika'ya geri dönmek.
Ouve, tudo o que quero agora é voltar à África do Sul.
Biz, Güney Afrika'da siyahlara "Kaffir" deriz. Sizin "zenci" dediğiniz gibi.
Na África do Sul chamam-lhes "Kaffirs" assim como vocês lhes chamam "escarumbas".
Güney Afrika mı?
África do Sul.
- Güney Afrika'da ne yapıyordun?
O que fazias na África do Sul?
Boer savaşı 1899-1902 yılları arasında İngiliz Hükümeti ile Güney Afrika'nın Boer nüfusu ( çoğunlukla Alman ) arasında geçmiştir.
A Guerra dos Boêres ( 1899-1902 ) foi travada entre o Império Britânico e a população bôer ( a maioria holandesa ) da África do Sul.
Güney Afrika'ya döndükten sonra Lord Roberts'ın komutasında Karee Kıyılarında ve Kundstadt'ta savaştım.
Ao retornar à África do Sul lutei em Karee Siding e Kunstadt sob ordens de Lord Roberts.
Hartum Lordu GCB, GCMG, RE Güney Afrika'daki İngiliz ve Sömürge Kuvvetlerinin komutanı Horatio Herbert.
Horatio Herbert, Lord Kitchener de Cartum Conselho Geral de direito, grã-cruz de S. Miguel e S. George, ilha Reunião... As acusações são as seguintes :
Savaştan önce Güney Afrika'da yaşamıştım ve bazı yerli dillerini Almanca kadar iyi bilirim.
Vivo na África do Sul desde antes da guerra e falo algumas das línguas nativas, assim como o holandês.
İngiltere, Horn Burnu, Afrika Yeni Zelanda ve Güney Denizleri.
Inglaterra, Cabo Horn, África, Nova Zelândia, Terra de Van Diemen e os grandes Mares do Sul.
SİTATUNGA Güney Afrika, 1912
SITUTUNGA ÁFRICA DO SUL
Güney Afrika'da tarantula olmaz.
Não há tarântulas na Àfrica do Sul.
Birliğin tek amacı olabildiğince çok sayıda İngiliz askerini yerinde tutmak ve Avrupa'nın güney kanadını emniyete almaktı.
O objetivo do Afrika Korps era pegar o maior número possível de tropas britânicas e cobrir o flanco sul da Europa.
- İlkel Afrika'dan, Güney'e...
- Da primitiva Africa para o sul...
afrika 480
afrika mı 16
güney 137
güneyde 29
güneye 48
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneydoğu asya 29
güneyden 17
afrika mı 16
güney 137
güneyde 29
güneye 48
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneydoğu asya 29
güneyden 17