Hikâyeler Çeviri Portekizce
678 parallel translation
Gizemli hikâyeler...
As histórias de mistério...
Ne diye böyle hikâyeler uyduruyorsun?
Por que inventas estas coisas?
Her zaman hikâyeler uydurur da. - Öyle demek.
Não lhe ligue, está sempre a inventar histórias.
siz ve kocanız hakkında hikâyeler uyduruyor. Çok kötü şeyler. Onu buraya özür dilemesi ve bir ders alması için getirdim.
Como ele não lhe diz, ele anda a inventar histórias sobre si e o seu marido, coisas terríveis e eu trouxe-o aqui para ele pedir desculpa.
Her hafta gelip iyi şans ve zenginlik hakkında... hikâyeler anlatan falcıyı da biliyordum.
E conhecia a cartomante que nos visitava todas as semanas com as suas histórias de boa sorte e de riqueza.
Binbir Gece Masalları'ndaki Şehrazat'ın... 1000 masal ile hayatını kazandığı gibi... ben de onun kalbini, Hindistan'la ilgili hikâyeler anlatarak kazanmaya karar vermiştim.
Tal como ela ganhou a vida a contar as histórias das mil e uma noites aos Cavaleiros das Arábias, eu decidi-me a conquistar o seu coração com os contos da nossa India.
Onunla ilgili kanı kaynatan hikâyeler anlatabilirim ama önce boğazımı ıslatmalıyım.
Podia contar histórias de gelar o sangue, mas tenho a garganta seca...
Çocuk masalları! Ucuz hikâyeler!
Histórias de crianças!
Müşteriyi neşelendirmek için sürekli pis hikâyeler anlatma.
Sempre a contar histórias picantes para fazer rir os compradores.
- Hikâyeler. - Evet...
- São contos.
Anlatılacak türden hikâyeler değiller.
Não se podem contar.
Letterman'a çikip kusma hissi veren hikâyeler anlatan kus kostümlü adami taniyor insanlar.
Conhecem o tipo do fato de pássaro que conta histórias piegas e ligeiramente nauseantes no Letterman.
- İyi hikâyeler insanlardan çıkar, Johnny. Bir sürü tıbbi terim açıklamasından değil.
Boas histórias baseiam-se em pessoas... não em complicados termos psiquiátricos.
Hastalardan sürekli hikâyeler dinliyorsun.
Andou a ouvir histórias dos pacientes.
Nasıl hikâyeler?
- Qual história?
- Hikâyeler mi, efendim?
- Histórias, senhor?
- Ne tür hikâyeler?
- Que tipo de histórias?
Şimdiye kadar dinlediğimiz hikâyeler baz alınarak değerlendirme yapılırsa, bir kızın sıklıkla... bir oğlana tercih edilebileceği sonucu çıkartılabilir.
Mas, a avaliar pelas histórias que ouvimos até agora, podemos concluir que, muitas vezes, uma rapariga é preferível a um rapaz.
Haklı. Size anlatacağım bazı hikâyeler var.
Este encontro será famoso.
Biliyor musun, baban senin yaşındayken bazen, uyuyamadığında odama gelip yanıma yatardı ve ona hikâyeler anlatırdım.
Sabes, quando o teu pai tinha a tua idade, ás vezes, quando não tinha sono, vinha para o meu quarto, deitava-se na minha cama e eu contava-lhe histórias.
Unutmadan, kendinizi sürekli casusluk üzerine hikâyeler yazan yazarlara pek kaptırmayın.
E não se deixe influenciar por romances que exploram os velhos temas da espionagem na ficção.
İyi romanlar, hikâyeler yazabileceğini düşünüyordu.
Pensava que podia escrever boas novelas. Relatos.
Kısa hikâyeler.
- contos.
Ama o ormanda saklı hikâyeler olduğunu biliyordum ve onları bulmalıydım.
Eu sabia que as histórias estavam escondidas naquela selva e eu tinha que as descobrir.
Burada kalan kızların hikâyelerini yazdım. Hikâyeler ne kadar tanıdık, değil mi?
Estes romances são as histórias das raparigas que passaram por aqui, não as reconheceste ao lê-los?
Hikâyeler onlara nasıl zarar verebilir?
Como é que histórias lhes podem fazer algum mal?
Küçükken bana orayla ilgili hikâyeler anlatırdı.
Contou-me histórias da América quando eu era menina.
O olmadığı zamanlar ben hikâyeler düşünürdüm.
Tinha estado a inventar histórias enquanto ele estava fora.
Guatemala'dan hikâyeler duydum.
Pareço tão mal assim? - Sim.
Belki bir gece bir araya gelip karşılıklı komik hikâyeler anlatırız.
Podíamos reunir-nos uma noite destas para trocar umas piadas.
Edepsiz hikâyeler olabilir, hatta erotik filmler de olabilir ama kızlar olmayacak.
História sujas, tudo bem, até mesmo filmes porno, mas sem mulheres.
"Karanlığın İçinden Hikâyeler" Çeviri : ghost _ rider _ 96
Case DVD ´ s.
"Karanlığın İçinden Hikâyeler" Çeviri : ghost _ rider _ 96
Tradução : Daniel "Case" Aquino. Best watched using Open Subtitles MKV Player
Hikâyeler anlat.
Conta-nos histórias.
Büyük babam. Onunla ilgili hikâyeler efsanevidir.
As histórias sobre o meu avô já eram lenda!
- Ne tür hikâyeler var?
De que tipo de histórias se trata?
Bir araya toplanıp hikâyeler dinliyorlar
Juntam-se para ouvir Uma história
En azından hikâyeler bıraktım geride Anlatabilecekleri
E pelo menos deixei Histórias para contarem
Her zaman gül suyuyla hikâyeler yazmayı hayal etmişimdir!
Sempre quis ser escritora de romances cor-de-rosa.
Bu filmde karakterler, olaylar ve ara bozucu hikâyeler.. .. gerçek değildir. Ve herhangi bir kişi..
Este filme é dedicado à memória do nosso querido amigo Haji Mohammed Ishaque falecido num acidente de carro, no dia 22 de Julho de 1991.
Haklarında garip hikâyeler duydum.
Eu ouvi muitas histórias estranhas acerca deles.
Nesilden nesle anlatılmış olan hikâyeler üzüntü ve sevinç gözyaşlarımızın nedenlerini anlamımıza yardımcı olur.
As histórias, passadas de geração em geração, ajudam-nos a entender por que choramos de tristeza e de alegria.
Bana "Sayın Rahip,... hakikaten mucize diye bir şey var mı, yoksa İncil'deki hikâyeler uydurmadan ibaret mi?" dedi.
Perguntou : "Reverendo, os milagres existem mesmo, ou serão as histórias da Bíblia fictícias, contos de fadas?"
Bize çok acayip hikâyeler anlattı.
- Não se preocupe.
Hikâyeler mi?
Para tentar dar-lhe uma lição.
Ne tür hikâyeler Tommy?
Histórias?
Annesi, çocuğun her zaman hikâyeler uydurduğunu söyledi.
Falso alarme.
Bu hâlde ne diye etrafta hikâyeler anlatıyorsun?
Por que andas por aí a contar histórias?
- Başka nasıl hikâyeler olsun istersin?
- Que outra história queres?
Büyük tarihsel olayların arka planında sürükleyici kişisel hikâyeler anlatma heveslisiydi.
O público, dizia, interessa-se por indivíduos que ama ou odeia.
Siyasi ve sosyal koşullar genel hatlarıyla gösterilmişti ama hikâyeler çağdaş, önemli ve sürükleyiciydi.
A sua simpatia ia para os párias e os rebeldes.