Ilerliyor Çeviri Portekizce
2,168 parallel translation
Hayat uyanıyor Dört bir yandan hızla ilerliyor
A vida está a levantar-se, vinda de todas as direcções.
Sola döndü, her zaman gittiği kafeye doğru ilerliyor.
Ela vai para a esquerda. Para o café.
Hanımefendi tekneye doğru ilerliyor.
Tragam o barco da Srª. Ward.
Güneydoğu yönünde ilerliyor.
Continua para Sudeste.
Birkaç bulut kitlesi güneye ilerliyor ve merkez bölge boyunca ince bir sis tabakası mevcut.
Um aglomerado de nuvens atravessará o Sul, e uma neblina irá espalhar-se pela região central.
Konvoy ana yoldan ilerliyor...
Viemos por aqui...
Walter, kafamızı bu konuda bütün gün patlatabiliriz ama vakit ilerliyor.
Walter, podemos passar o dia a formular teorias sobre isto, mas o relógio não pára.
Yavaşça girip, göğsümde bir ıIıklık yaratıp, başıma ilerliyor, YavaşIıyor, gözlerimin arkasında görüş açıma çok büyük bir basınç uyguluyor ve yavaşIıyor. Büyümeye başIıyor, alnım saçlarımın gerisine doğru derisi çekiliyor.
Vinha devagar, aquecia-me o peito, subia até à minha cabeça, abrandava e fazia imensa pressão nos meus seios nasais, atrás dos olhos e abrandava e começava a aumentar e estendia a pele por trás da minha testa
Matty, bence her şey çok hızlı ilerliyor.
Matty, acho que as coisas estão a ir depressa demais.
Bu senin tam istediğin gibi ilerliyor.
Isso é exactamente como escolhemos em que direcção seguir adiante.
Eski mahkum sanat dünyasında hızla ilerliyor.
"Ex-condenado... desbrava o seu caminho no mundo da arte"
Saatler tik tak ilerliyor.
O relógio não pára.
Çok hızlı ilerliyor.
Ele está a andar muito depressa.
Doğu caddesinden CTU'ya doğru ilerliyor. - Gördüm.
Vai a caminho da CTU, em direcção a Este na 48th Street num jipe preto.
Güneş şu tarafa doğru ilerliyor. Millet!
O sol move-se naquela direcção.
Güneş şu tarafa doğru ilerliyor yani orası batı, tamam mı?
O sol move-se naquela direcção. portanto aquele lado é oeste.
Biliyoruz ki Kader önden yollanmış gemilerin yarattığı bir geçitler koridorundan ilerliyor.
Bem, sabemos que a Destino desloca-se ao longo... de um percurso. Basicamente um corredor de Stargates... deixados pelas naves que foram enviadas à frente.
Bir nevi avare avare dolaşıyor ama genelde, tek bir yönde ilerliyor.
Faz uns desvios, mas basicamente... dirige-se numa direcção.
Elimizden geleni yapıyoruz ama işler çok yavaş ilerliyor.
Estamos a dar o nosso melhor, mas... as coisas vão muito lentamente.
Bir şeyler yanlış gidiyor. Kesinlikle durdular ama benim takip ettiğim araç hala Flushing'in güneyine ilerliyor.
Algo está errado, eles parecem estar parados mas o veículo que estou a seguir continua a seguir para Sul na Flushing.
Cole, yükleme girişinden geçip belirlenen noktaya doğru ilerliyor.
Ele vai pela entrada do cais de carga, em direcção ao ponto de captura.
Hopkins, Lee. Jack binaya girip sizin olduğunuz yere doğru ilerliyor. - Gözünüz açık olsun.
Hopkins, Lee, o Jack está a deslocar-se para o prédio e a ir ao vosso encontro.
Tamam, canlı yayındayım! Şüpheliler 14. caddeden batı yönüne ilerliyor.
Já os tenho, suspeitos seguem para oeste na 14th Street.
Vücüdüna ilerliyor.
Está a penetrar no seu corpo.
- Kesinlik yolunda ilerliyor.
Ao ponto da certeza.
Hala ilerliyor.
Está a progredir.
- Düşman ilerliyor.
- O inimigo está a avançar.
Pan'ların arabası I-95'ten güneye doğru ilerliyor.
O carro dos Pans entrou na I-95 indo para o sul.
Onun aradığım kişi olmadığı yolunda ilerliyor.
Afinal ele não era quem eu procurava.
Hedef, Batı-Kuzeybatı istikametinde ilerliyor. Lashkar Gah Otoyoluna yöneldi.
O alvo segue para noroeste na estrada Lashkar Gah Quetta.
Yeni haberlerimiz var... düşman ilerliyor.
Temos novidades.. o inimigo avançou.
Adamlar ilerliyor.
Seus homens estão avançando.
Beyin, kalp ve çabuk ilerliyor.
Cérebro, coração e muito rápido.
Kateter şahdamarın içinde ilerliyor.
Avançando com o cateter pela veia jugular interna.
Yavaş ilerliyor, ama istikrarlı.
Muito lento mas seguro.
Çok iyi ilerliyor, Madam.
A progredir muito bem, Madame.
- Kıyılarımıza doğru ilerliyor.
E está a mover-se pela nossa costa.
- Şehre doğru ilerliyor.
Está a ir para a cidade. Tudo bem.
Hava durumu raporlarına göre öldürücü soğuk hava Hobart'a doğru ilerliyor.
Gravações feitas na Tasmânia mostram que Harbot foi atingida por um frio intenso.
- Füzeler hedefe doğru ilerliyor.
A verificar os mísseis. A dirigir-se para o alvo!
Program ilerliyor.
Antes do previsto.
Senin nefesin şu an buzlu araziler üzerinde ilerliyor.
Seu sopro... agora voa através das planícies geladas.
Zaman cok yavas bir sekilde ilerliyor.
O tempo passa mesmo muito devagar.
Evet, Chuck'ın değiştiği kesin. İyi bir ajan olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Sim, o Chuck tem, claramente, mudado, e está bem encaminhado para se tornar no espião perfeito.
Monic topu, New York'un sayı alanında tuttu ve hızla ilerliyor.
E a Bynes começa o jogo na linha de golo para Nova Iorque.
Güneye doğru ilerliyor.
Rumo ao norte.
Parçalara ayrıldılar efendim ve hepsi de yeryüzüne doğru ilerliyor
Estávamos certos senhor. E todos eles se dirigem a nós.
1971'den bu yana, okuma başarı çizgisi yatay ilerliyor. Matematik de daha iyi değil.
Desde 1971, as notas de leitura estabilizaram, e com a matemática não foi diferente.
İlerliyor, efendim.
Vai indo, senhor.
Şey, yavaş ilerliyor.
Bem... vai devagar.
Tamam, tamam, zaman ilerliyor.
Muito bem. Estamos em cima da hora.
ilerliyorum 16
ilerliyoruz 19
ilerleyin 224
ilerleme 17
ilerle 193
ilerleyelim 21
ilerlemeye devam edin 25
ilerleme var mı 16
ilerliyoruz 19
ilerleyin 224
ilerleme 17
ilerle 193
ilerleyelim 21
ilerlemeye devam edin 25
ilerleme var mı 16