English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Ister inanın ister inanmayın

Ister inanın ister inanmayın Çeviri Portekizce

189 parallel translation
ister inanın ister inanmayın, o adamı daha önce hiç görmedim. Görseydim bile, onunla evlenmezdim.
Acredite ou não, capitão, nunca o tinha visto na vida e, se tivesse visto, nunca teria casado com ele.
"Söylediklerinin tek kelimesine inanmayın," dedi Irving. Ve ister inanın ister inanmayın, nerdeyse kimse inanmadı...
Eu não o conheço, nunca o vi.
Bu köşede, ister inanın ister inanmayın Salam Çocuk var!
Neste canto, acreditem ou não, Kid Salami!
Evet, adım Templeton Peck ve ister inanın ister inanmayın, sizi kurtarmak için buradayım.
O meu nome é Templeton Peck e acreditem ou não, estou aqui para resgatá-los.
Gidip onlara istediklerini anlatacağım, bana ister inanın ister inanmayın.
Não lhes direi o que desejam, acreditem ou não.
- Gerçek bu, ister inanın ister inanmayın.
É a verdade, quer acreditem quer não.
Hoşunuza gitmeyebilir genç bayan ama ister inanın ister inanmayın 14 yaşındakilerin öğrenecekleri şeyler vardır.
Podes não gostar, mas os jovens de 14 anos ainda têm o que aprender.
Bu da demek ki, ister inanın ister inanmayın, ben karşınızda durup'suçlamalardan müvekkilim masumdur'diyemem, olmadığını biliyorsam.
O que significa que, acreditem ou não, não posso estar perante vocês e dizer que a minha cliente é inocente do que é acusada, se sei que não é verdade.
Kilnockie İskoçya Kupasında finale yükseldi. Ve ister inanın ister inanmayın Rangers'la karşılaşacaklar.
O Kilnockie passa à final da Taça Escocesa e vai jogar, acreditem ou não, com o Rangers.
Babam bir doktordur ister inanın ister inanmayın.
O meu pai é médico. Acredita se quiseres.
Ailemi görmeyeli neredeyse bir sene olmuştu ve ister inanın ister inanmayın onları gerçekten özlemiştim.
Fazia quase um ano que não via os meus pais. E, acreditem ou não sentia a falta deles.
Tekrar bakın çünkü ister inanın ister inanmayın, Her ikimizde insanız.
Olhe de novo, pois, queira acreditar ou não, somos ambos humanos.
Hey, arkadaşlar... ister inanın ister inanmayın Hamilton erkekleri... fermuarlarını saklayamıyor.
Pessoal? Os homens da família Hamilton, por mais que tentem, não conseguem esconder os fechos e correr.
Dostlar, ister inanın ister inanmayın, Bayan Crowe ilk defa radyoya çıkıyor.
Acreditem ou não, é a primeira vez que a simpática Mna. Crowe vem à rádio.
İster inanın, ister inanmayın, işte orada.
Acreditem ou não, ei-la aqui.
Buna ister inanın, ister inanmayın ama bir keresinde, 2,500 çalışanlı büyük bir şirketin yöneticisi olan arkadaşlarımdan birinden bir iş istedim.
Acredite ou não, pedi emprego a um dos meus amigos, uma vez... gerente de uma grande empresa... 2.500 empregados
İster inanın ister inanmayın, eşeğin suyu koklaması gibi altını koklayabilen birini tanıyorum.
Acreditem ou não, conheci um sujeito... que era capaz de cheirar ouro como um burro cheira água.
İster inanın, ister inanmayın elbiseyi ona göstermenin hâlâ uğursuzluk getireceğine inanıyorum.
Mas acho que mostrar-lhe o o vestido traz azar. Com ou sem surpresa.
İster inanın ister inanmayın, avukatım.
- Acredite ou não, sou advogado.
- Yaptığım işi seviyorum. İster inanın, ister inanmayın ama, eğittiğim adamları ve sizi her şeyden daha çok seviyorum. Onlarla ve sizle birlikte olmak istiyorum çünkü buna ihtiyacım var.
Adoro o que faço, e, acredite ou não também adoro os brutos que treino você mais que todos e espero estar com eles e consigo porque precisam de mim e se quer ver uma verdadeira revolução tente impedir-me, Sr.
İster inanın ister inanmayın, bunu yapanlar saatte 55 mil sürate eriştiler.
Acreditem ou não, eles ultrapassaram o limite de 90 km / h.
İster inanın ister inanmayın o Anna Bronski.
É Anna Bronski.
İster inanın ister inanmayın.
- Acredite se quiser.
İster inanın ister inanmayın, vampirlerin en meşhuru, Bram Stoker'ın Drakula'sı aslında kadındı.
Podem não acreditar, mas o vampiro mais famoso de todos, o Drácula de Bram Stoker era, na verdade uma mulher.
Buna ister inanın, ister inanmayın, her birimiz bir gün nefes almayı kesecek ve öleceğiz.
Acreditem ou não, todos nós nesta sala um dia vamos deixar de respirar, vamos ficar frios e morrer.
İster inanın ister inanmayın.
Acreditem ou não.
İster inanın ister inanmayın, geçtim. Sonra da işi büyütmeye karar verdik.
Bem, ela sugeriu-me a fazer o exame de frequência da escola secundária para que eu pudesse manter o negócio.
İster inanın ister inanmayın, vaktiyle bu bir insan bedeniydi.
Acredites ou não, isto foi um corpo humano.
İster inanın ister inanmayın, orası benim memleketim.
Acreditem ou não, é a minha terra.
İster inanın ister inanmayın, içerde de bir şeyler var.
Mas há um interior, acreditem ou não.
İster inanın ister inanmayın, halk burada olmamdan hoşlandılar.
Acreditem ou não, há muita gente que gosta de mim. Gostavam que eu ficasse.
Sonunda bu iki kişi kutsal evlilik bağını kabul ederek Tanrı huzurunda da bu isteklerini yenilemiş bulunmaktadırlar. İster inanın ister inanmayın sizleri karı koca ilan ediyorum.
Então, estas duas pessoas finalmente... unir-se-ão em matrimónio... e como testemunha perante Deus e esta comunidade... eu vos declaro, acreditem ou não... marido e mulher.
İtser inanın ister inanmayın.
Decidam-se.
Ve ister inanın... ister inanmayın, bu üç olağanüstü çocuğumuzla... sekizinci haftaya girdik. Ben Jimmy Gator. Çocuklar Ne Biliyor?
Quer queiram quer não, estamos a chegar ao fim da 7ª semana e encaminhamo-nos para a 8ª com estes três miúdos incríveis que estão a dois dias e dois jogos de bater o recorde do concurso de maior longevidade na história da televisão.
Regina'yı temizlenmesi için götürdük İster inan ister inanmayın bir duşun faydası olabilir.
A Regina foi lavar-se. Acredite ou não, um duche ajuda.
İster inanın ister inanmayın, aslında Dewey'i kıskanıyorum. Şu anda evde bakıcısıyla oynuyor
Quando você diz bebida na garrafa... que garrafa você esta falando.
Ve ister inanın, ister inanmayın, henüz kullanılmamış müthiş bir gücünüz var.
E quer acreditem ou não, vocês têm um enorme poder oculto.
İster inanın ister inanmayın ama oğlumuz Burt ve Linda'yla Londra'da kaldık.
Acreditem ou nao, a Linda e eu fic amos em Londres, onde vivemos com o nosso filho, Burt.
İster inanın, ister inanmayın bazıları bu olayın hiç gerçekleşmediğini söylüyorlar.
Acredite ou não, algumas pessoas dizem que nunca aconteceu
İster inanın ister inanmayın günümüzde aile kurmanın ne stresli bir şey olduğunu anlıyorum.
Quer creiam, quer não, compreendo as pressões e as tensões de criar uma família nos tempos que correm.
İster inanın, ister inanmayın, Shakespeare, oyunlarını sıralarında oturan öğrenciler tarafından okunsun diye yazmadı. Çünkü sizler Macbeth'in kaderinden çok A almayı düşünüyorsunuz.
O Shakespeare nunca deve ter pretendido ver as suas peças... lidas por estudantes sentados em secretárias, mais preocupados em ter boas notas do que com o destino de Macbeth.
Bu, İozin'de uçsuz uçsuz bucaksız yayılan su kanalları şebekesidir, fakat ister inanın yada inanmayın, baktığınız yerler bir gün, gezegenin en kurak bölgesi olacak olan Sahra çölüdür.
No eoceno, é uma próspera cadeia de vias fluviais, Mas acredite ou não no futuro, está área será uma das Áreas mais secas do planeta, o deserto do saara.
Şey, ister inanın, ister inanmayın, karısından ayrılmadı.
Pois embora não o cria, acabou por ficar com sua esposa.
İster inanın ister inanmayın, her kilonun önemi var.
Pode não acreditar, mas todos os quilos contam.
İster inanın ister inanmayın ama normal olan böyle davranmasıdır.
Acreditem ou não, isto é o comportamento normal.
İster inanın ister inanmayı ama bir gün burası Sahra çölü olacak.
Mas acreditem ou não, isto um dia, será o Sara.
İster inanın ister inanmayın, iki imza daha, sonra her şey bitecek.
Acreditem ou não, preciso de mais dois autógrafos, e já está.
İster inanın, ister inanmayın.
Acredite nos ou não.
İster inanın, ister inanmayın, biz evsiziz.
Acredite ou não, somos sem-abrigo.
İster inanın, ister inanmayın, tele marketin başarılı sayılması için % 1 ila 2 yetiyor.
Criasse ou não, só se necessita um médio de êxito do 1-2 % para que o telemarketing seja efetivo.
İster inanın ister inanmayın, bazen görevin en zor kısmı geri dönüştür.
Às vezes a parte mais difícil da missão é retomar o rumo e regressar à base.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]