English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Kişisel

Kişisel Çeviri Portekizce

11,683 parallel translation
Fotoğrafçılığın senin için kişisel olduğunu biliyorum ve seni bu şekilde sık boğaz etmemeliydim.
Sei que as tuas fotografias são muito pessoais, para ti e não devia ter-te pressionado.
- Kişisel bir şey değil Paul, ama kendimizi senden daha iyi koruyabiliriz.
- Paul, não é pessoal. Mas podemos auto-policiar-nos melhor do que tu.
Feci aşırılık var. Kişisel görünüyor.
Um ataque bastante exagerado.
Bu kişisel bir bilgiydi be!
Isso é uma informação pessoal.
- Kişisel stilistinizle birlikteydiniz.
- Estava na sua estilista pessoal. - É verdade.
Major'un dün nerede kişisel antrenörlük yaptığını gördüğümü tahmin edemezsin.
Não vais adivinhar onde é que vi o Major a fazer o seu treino pessoal ontem.
Terrence'in kişisel stilistiydi.
Foi a estilista pessoal do Terrence, a Bethany.
Muhtemelen onu kişisel stilisti Bethany'ye dönüştürmeden önce orada görüşmüşlerdir.
Deve ter sido por aí que ela e o Terrence se conheceram antes de torná-la na Bethany, a sua estilista pessoal.
Ölümüyle kişisel aşağılanmam herkesin dilinde olacak.
Com a morte dela, a minha humilhação privada estará nas primeiras páginas.
Sebebini söylememiş. Diyelim ki doğruyu söylüyorlar. Kiralık katil durumu değil de kişisel bir mesele olma ihtimali var mı?
Supondo que eles estão a dizer a verdade, é possível que não tenha sido um contrato,
Yani, polisler bu şekilde adamın kişisel hayatı yerine iş anlaşmalarına yönleniyorlar.
Assim, manténs a Polícia a investigar os negócios dele e não a vida pessoal.
Spor adına kişisel kriterlerimize de uyuyor yani.
E imagino que atende muitos dos critérios pessoais para um bom desporto.
Şiddet seviyesi kişisel olduğunu gösteriyor.
Esse nível de violência sugere que é pessoal.
Belki şüphelinin motivasyonu kişisel değil işle alakalıdır.
Talvez a motivação do suspeito seja profissional, não pessoal.
Kurbanlarına işkence etmek için harcadığı çabaya bakarsak şüpheliyi bu işe iten derin bir kişisel sebep olmalı.
Dada a quantidade de trabalho e esforço que coloca a torturar as vítimas, Pensamos que há uma razão pessoal profunda - para o que o suspeito está a fazer.
Meclis'i kendi kişisel kazancın için İskoçkya'daki askeri sayıyı iki katına çıkarmaya ikna etmen ne kadar yakındı?
Quando iríeis virar-vos contra o Conselho, duplicando a presença militar na Escócia, puramente para ganho pessoal?
Kişisel olarak eğittiğim biri.
Alguém que tenho treinado pessoalmente.
Bu senin için kişisel bir dava Gibbs, sen ve Mitch için.
Isto é pessoal para ti, Gibbs, para ti e para e o Mitch.
Böylesine bir vahşet kişisel olamaz.
Violência numa certa escala é tão impessoal.
bunlar çok kişisel sorular.
Estas perguntas são muito pessoais.
Hayaletler kişisel işler için geri dönerler.
Os fantasmas voltam por causa de alguma coisa pessoal.
Kişisel bir mesele değil.
Não é pessoal.
Bu da kişisel demektir.
É pessoal.
Yasayı kişisel duygularımın üstünde tutmak benim görevim.
O meu trabalho é preservá-la, independentemente dos meus sentimentos.
of unfortunate "circumstances" Son bahsimizde kişisel olarak müdahalem oldu.
Parece haver uma lista crescente de circunstâncias infelizes a volta da sua Casa.
Kişisel bir müdahale, yani demekki... ortaya çıkmaması gereken sensin.
Preciso garantir que ele permaneça descomprometido.
Ben de evlatlığım, hayır bunu konuşmayacağız ama evet bu konuda kişisel duygularım var ve bu fikir Wes'in zırvası olmasa duygularımı ayrı tutmayı düşünebilirim.
Eu sou adoptada, e não, não estamos a falar disso, mas sim, significa que eu tenho sentimentos pessoais sobre este problema, os quais eu podia considerar deixar de lado Se eu não soubesse que é apenas o Wes e a sua loucura.
Bu üç yıl öncesine kadar giden kişisel harcamalarının bir kopyası.
É uma cópia das finanças pessoais dele desde há três anos atrás.
Kişisel olmaya da bilir.
Ou pode não ser pessoal de todo.
Bu olay onun için kişisel bir hâl aldı.
Pois, para ele isto é pessoal.
Bu kişisel bir şey değil, sadece iş.
Não é pessoal, são apenas negócios.
Çok fena dövülmüş, kişisel olabilir.
Bem, claramente, isto não foi um assalto. Deram-lhe uma sova e peras.
Doğru, tek saldırgan olsa kişisel mesele derdim ama iki olunca... Bence iş meselesi.
Pois, se fosse um único agressor, aceitaria que foi algo pessoal, mas dois?
Onlar Don Carlos'un Avusturya'dan kişisel eşyaları.
São os pertences de Dom Carlos, vindos da Áustria.
Polisin onun kişisel eşyalarını size geri getirmesini sağlarım.
E gostava de ver objectos que a Polícia lhe tenha devolvido.
Sana kişisel bir soru soracağım, tıbbi bir soru.
Tenho de lhe fazer uma pergunta médica.
Kişisel bir yorum yapayım ben olsam biraz daha korku üzerinde çalışırdım.
Um pequeno conselho pessoal : Eu subiria apenas um pouco mais no factor medo.
Evet Naz, kendi kişisel düşüncelerinde ne demek istersen diyebilirsin.
- e tu chamas-lhe de QG? - Sim, Naz podes chamar-lhe do que quiseres na privacidade dos teus pensamentos.
Kişisel bir mesele olduğunu düşünüyorum.
Acho que é pessoal.
Kişisel olduğunu sen söyledin.
Tu é que estás a dizer que é pessoal.
Kendi korumaları olmadan asla seyahat etmez genellikle kişisel güvenlik cihazlarını da getirir. Yanına yaklaşmak çok zordur.
Nunca viaja sem os seus guardas, muitas vezes traz os seus próprios dispositivos de segurança.
Madaky'nin kişisel güvenlik teçhizatı ile gezmeyi sevdiğini söylediğimizi hatırlayın.
Lembras-te que dissemos que o Madaky gosta de viajar com acessórios de segurança pessoal?
Kişisel bir şey değil.
Isto não é pessoal.
- Olumsuz. Happy bana Süper Eğlenceli Adam çizgi romanlarım için kişisel saklama kutusu yaptı.
- Não, a Happy construiu este aparelho para a minha banda desenhada.
Birçok kez. Sana kişisel tecrübemden,... insanların birçok farklı sebepten terk ettiklerini söyleyebilirim.
Muitas vezes e posso dizer-te por experiência pessoal que as pessoas acabam por razões diferentes.
Kelly, müvekkilimin kişisel bilgilerini araştırmamı ve ifşa etmemi istiyorsun.
Kelly, estás a pedir-me para vasculhar e passar informações pessoais do meu cliente.
Giderken arkasında bırakmış olabileceği kişisel bilgi olup olmadığını araştırmamıza izin verirsin diye umuyorduk.
Esperávamos que pudesse deixar-nos procurar por algum pertence que ele possa ter esquecido.
Kişisel bir şey değil.
Não é nada pessoal.
Onlar, bugünkü olayda seninle ayni kisisel...
Mas eles não partilham do mesmo investimento pessoal
- Kişisel olabilir.
Pode ser pessoal.
Bebeğin babası Başçavuşun mu? Bu kişisel bir mesele. Konuşmamayı tercih ederim.
Trata-se de um assunto pessoal, Prefiro não discuti-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]