English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Kişisel bir şey

Kişisel bir şey Çeviri Portekizce

969 parallel translation
Bay de Winter, her ne kadar acı verici olsa da size çok kişisel bir şey sormak zorundayım.
Sr. de Winter, por mais doloroso que seja, Preciso lhe perguntar algo muito pessoal.
Sadece kişisel bir şey.
É uma coisa pessoal.
Kişisel bir şey değil. Sadece...
Não é nada pessoal, é só que...
Kişisel bir şey değil Bay Parrish... ama aramıza katılıp da özel meselelerini halletmek için... yasalardan yararlanmaya çalışan yabancılara pek sıcak bakmıyoruz.
Não é nada de pessoal, Sr. Parrish, mas nós não aceitamos muito bem que venham forasteiros... tentar usar a nossa lei para resolver os seus rancores privados.
Haydi ama. Bunda kişisel bir şey yok.
Ora, isto não é pessoal.
Kişisel bir şey değil.
Näo é nada de pessoal.
Durun bakalım. Bu kişisel bir şey değil.
Vá lá, não tome isto como pessoal.
Bu kişisel bir şey, bizimle Ike Clanton arasında.
Isto é pessoal, entre nós e o Ike Clanton.
Özür dilerim. Kişisel bir şey kastetmedim.
Não é nada pessoal.
Kişisel bir şey değil, sadece... bir şeylere alışacaksın..
Bom, não é nada pessoal, só que... Um homem habitua-se às coisas.
Kişisel bir şey yoktu.
Não é nada pessoal.
- Kişisel bir şey değil
Não leve a peito. - Luz vermelha no sistema EPS.
Kayıtlarınızla ilgili kişisel bir şey.
Algo pessoal, a ver com o seu currículo.
- Yani, kişisel bir şey değildi. - Mmm.
Quer dizer, não era nada de pessoal.
Çok kişisel bir şey.
É algo de muito pessoal.
Spock böyle bir meditasyonun kişisel bir şey olduğunu, özellikle de
O Spock confirmar-lhe-á que esta meditação é uma experiência pessoal, que não deve ser discutida.
Spock böyle bir meditasyonun kişisel bir şey olduğunu, özellikle de Dünyalılarla konuşulmayacağını söyleyecektir.
O Spock dir-lhe-á que tal meditação é uma experiência pessoal, que não deve ser discutida com terráqueos.
Ama kişisel bir şey değil.
Eu estou a chamar-te bebé, mas não é nada pessoal. Senta-te.
- Kişisel bir şey değil tabi.
- Nada de pessoal, claro.
Kişisel bir şey değil.
Não é nada de pessoal.
Kişisel bir şey değil.
Nada de pessoal...
Kişisel bir şey değil.
Não teno nada contra ti.
Kişisel bir şey değildi.
Não teno nada contra ele.
Sana kişisel bir şey söyleyebilir miyim?
Posso dizer algo... pessoal?
Kişisel bir şey söylememin sakıncası var mı?
- Posso dizer algo pessoal?
Kişisel bir şey değil.
Não é nada pessoal.
" Bu kişisel bir şey değil, anlarsın, ama yapılmak zorunda.
"Não é nada pessoal, entendes? Mas tem de ser feito".
Kişisel bir şey.
- Algo pessoal.
Kişisel bir şey.
Razões pessoais.
- Kişisel bir şey.
- Isto é muito pessoal.
Kişisel bir şey mi canım?
É algo pessoal, querida?
Ama benim için önemli olabilecek bir şey arıyorum. Kişisel bir şey.
Estou à procura de algo que possa ser importante para mim.
Richard, Sana kişisel bir şey sormam gerek.
Richard, tenho de lhe perguntar algo muito pessoal.
Kişisel bir şey soracağım. Bunu yaptığına şaşırdın mı?
Ficou surpreendido com o que ele fez?
Kişisel bir şey değil.
Nada pessoal.
Bu çok kişisel bir şey.
Isto é algo muito pessoal.
Kişisel bir şey.
Lsso é pessoal.
- O, kişisel bir şey kanıtlamaya çalışıyor.
Ele tem algo a provar.
Kişisel bir şey.
Isso é pessoal.
Kişisel olarak söyleyecek hiçbir şeyim yok çünkü bir şey bilmiyorum,
- Sim, senhor. Anote seu depoimento.
- Bu kişisel bir şey değil.
- Não é nada pessoal.
Kişisel eşyalarınız dışında bir şey götürüyor musunuz?
Trazem alguma coisa para além dos haveres pessoais?
kişisel olarak Rocky Marciano'dan farklı bir şey yapmalıydım.
Pessoalmente, era mais fácil conseguir algo do Rocky Marciano. * * ( Um famoso campeão de Boxe )
Şey... Kişisel bir konu.
Bem... é pessoal.
Bu iki bencil, zalim, merhametsiz ihtiyarın kişisel kan davasından başka bir şey değil.
Isto não passa de uma rixa... pessoal entre velhos maldosos, impiedosos e frios.
Kişisel olarak algılamıyorum, Albay Travis... Elimden başka bir şey gelmiyor, size iyi günler diliyorum.
Não tomo como insulto pessoal, Coronel Travis, se não seria forçado a agir para além de dar os bons dias.
Birkaç kişisel şey, mesela bir fil tüfeği!
Objetos pessoais? Uma arma de caçar elefante?
- Bu kişisel olmayan bir şey.
- Podia ser uma coisa impessoal.
Seninle kişisel ilgisi olmayan bir iş olduğunda her şey yolunda ama ne zaman seninle ilgili özel bir şey sorduğumda ya da öğrenmek istediğimde ya beni tersliyor ya da kahve almaya gidiyorsun.
Enquanto estamos a falar nos seus termos... está tudo bem, mas no minuto em que lhe faço uma pergunta ou que pretendo saber algo mais especifico sobre si, ou você ignora-me ou saímos para tomar café.
Zannederim ki yapacağın şey doğrudan ona gitmek ve " J.D. gecikme için üzgünüm ama,... sekreterimin acil bir kişisel problemi vardı demek.
O que podias fazer era dirigir-te a ele e dizer : "J.D., desculpa o atraso, mas a minha secretária tinha um problema pessoal."
Bu kişisel bir şey değil.
Não é nada pessoal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]