Kişisel olarak Çeviri Portekizce
1,274 parallel translation
Başbakan adına, bu karmaşa için kişisel olarak özür dilerim.
Em nome do presidente, eu quero me desculpar pessoalmente por esta bagunça.
Çok kişisel olarak algılamışlar. Evet.
Eles levam isso muito a peito.
Bu da beni duygusal yaptı. Kişisel olarak algılamamalıydın.
Tu não o devias ter levado tão a peito -
Senin iyi bir avukata ihtiyacın var. Çünkü kişisel olarak zarar gördün.
Tu precisas de um advogado de danos... porque foste lesado pessoalmente.
eğer kişisel olarak yapabiliyorsanız, gelişime ihtiyacınız yoktur.
Se o fizessem sozinhos, não precisaram de ajuda!
Kişisel olarak kalabalıkla iletişime geçen tek kişi, Jim'di.
Quando se torna tão perto que é já pessoal, aí está Jim.
Kişisel olarak algılama Rev. Önce bir adın olduğunu fark etmesi gerek. Sonra belki kullanmaya karar verir.
não leve para o lado pessoal, Rev, você tem a fama então pode começar a usa-la.
Ya kişisel olarak?
E em termos pessoais?
Evet, kişisel olarak, bunu mahvetmek isteyen herhangi bir iblise gününü gösteririm.
Sim, e eu espancarei qualquer demónio que te tente arruinar o dia.
Yoldaşlarımızı kaybederek de olsa anladık ki cadıları kişisel olarak üzerimize almamalıyız.
Provamos com a perda dos nossos falecidos camaradas que não podemos derrotar as bruxas individualmente.
Bunu kişisel olarak algılama.
Não leve para o lado pessoal.
Kişisel olarak düşünme ama ; çık dışarı.
Não leves a mal, mas sai daqui.
Kişisel olarak ben de sizinkinde.
Pessoalmente, eu também não gosto de si.
Eğer kendin gelecek olursan, kişisel olarak sana çok minnettar kalırım.
Consideraria um favor pessoal, se você mesma fizer, Tenente.
Kişisel olarak, herşeyi olduğu gibi bırakmaktan hoşlanırım.
Pessoalmente, gosto das coisas como estão.
- Kişisel olarak, buna karşıyım.
Pessoalmente, sou contra.
Eski arkadaşız.Kişisel olarak görüşücez.
Somos velhos amigo. Viemos para o ver em pessoa.
Yani kişisel olarak mı kullanacaksınız?
Um míssil pessoal?
Kişisel olarak, ben her zaman salyaları akan bir köpek değilimdir bir Internet bankacılığı danışmanı küçük zilini çalar.
Pessoalmente, não sou um cão que se baba cada vez que um consultor de um banco toca a sua pequena campainha.
Her kuralın bir istisnası vardır. Kişisel olarak, bu görüşümü asla ayağa kalkıp yüksek sesle paylaşmadım. Hey ahbap, harika birisin.
Eu acho que existe sempre uma excepção à regra mas pessoalmente, nunca estive sentado numa cadeira a gritar "tu, és mesmo muito bonito".
Ayrıca kişisel olarak şunu belirtmeliyim ki ; ... bu, okulda vermiş olduğum en zor karar.
Pessoalmente, esta é a decisão mais difícil que já tive de tomar.
Kişisel olarak değil fakat, 2.
Não pessoalmente, não, sir.
Onu kişisel olarak tanımıyordum.
Não pessoalmente.
Gitmem kişisel olarak senin için zor olmuş olabilir ama senin de buna karşı koyduğun söylenemez.
Deves ter sofrido quando eu fui embora, mas nem deste luta.
- Neden bunu kişisel olarak üzerine alıyorsun?
- Porque levas isto tão a peito?
Onunla kişisel olarak ilgileneceğim.
Vou cuidar dele pessoalmente.
Bana Biederbeck'in cinayeti ne şekilde işlemiş olabileceğini anlatırsın, ve ben de sana bu izni kişisel olarak ulaştırırım.
Diga-me como é que o Biederbeck conseguiu cometer o crime, e eu entregar-lhe-ei pessoalmente o mandato.
Tüm testleri kişisel olarak yapmanı istiyorum, ve doğrudan bana rapor vereceksin.
Quero que trate pessoalmente de todos os testes e que reporte a mim.
Ve kişisel olarak?
E em termos pessoais?
Kişisel olarak uzaylı bir ırkla ilk defa karşılaşmak üzereyiz.
Vamos conhecer uma raça extraterrestre em pessoa, pela primeira vez.
Kişisel olarak, böyle bir deha ile tanışmak için sabırsızlanıyorum.
Pessoalmente, mal posso esperar para conhecer um homem assim.
Teal'c'in başına gelebileceklerden kişisel olarak seni sorumlu tutuyorum.
Vou responsabilizar-te pelo que acontecer ao Teal'c.
Bu evlilik teklifinde bir fayda gördüğüne eminim... kendi güvenliğini kişisel olarak riske attığına göre.
Presumo que concordas com esta proposta de casamento. Já que esqueces a tua segurança para entregá-la pessoalmente. Casamento e risco.
Kötü bir bilimsellik ama kişisel olarak tatmin edici.
Talvez seja mau para a ciência, mas pessoalmente é gratificante.
Bu evlilik teklifinde bir fayda gördüğüne eminim... kendi güvenliğini kişisel olarak riske attığına göre.
Presumo que concordando com esta proposta de casamento... desde então você abandona sua própria segurança para entregá-la pessoalmente.
Ben, kişisel olarak her şeyin çaresine bakacağım.
Eu mesmo trato de tudo.
Bazı alanlar var ki... böyle kişisel bağlarının olmaması bir avantaj olarak kabul edilebilir.
Há certos empreendimentos... em que a falta de ligação pessoal é considerada uma vantagem.
Her zaman olan bir şeydi. Ama Cukor olayı kişisel bir mesele olarak gördü.
Decorridas três cenas, ela rasgou-o... e filmou sem nada vestido.
Marilyn, kelimelerle yürüttüğü savaşa ek olarak kişisel tanıtım kampanyasını fotoğraflarla da sürdürüyordu.
Era por isso que queria o artigo. Agarrou-o com unhas e dentes.
Bunu Stalin ve kendisi arasında kişisel bir sorun olarak görüyor.
Fez disto uma questão pessoal entre Estaline e ele.
Kişisel olarak alma.
Não leves a título pessoal
Her zaman açık kanal üzerinden gönderselerdi... kişisel işaretli olarak bizde onu yanlız bırakırdık ama yapmadılar, şifrelediler, bizde onu gizlice izlemeye başladık.
Só tinham de a enviar por canais regulares, assinalar que era pessoal e nós não ligávamos, mas não, tinham de a encriptar, obrigar-me a meter o nariz.
Ama bunu yaparken de gözlerimizi ve iradelerimizi elimizden alarak bizi kendisinin kişisel koruyucuları olarak tutsak etti.
Mas ao fazê-lo, roubou-nos a visão e a mente, escravizando-nos para seus guardas pessoais.
Dünyaya dönmeden önce sana bir kere dans ettirmeyi kişisel bir görev olarak görüyorum.
vou fazer a minha missão pessoal... que ao menos dance um pouco, antes de que cheguemos à Terra.
Kişisel hediyem olarak bir set ister misin?
Queres um par, como meu presente pessoal?
Doğrusu, uh, Bayan Whitaker, Sanırım en doğrusu... kocanızın ve benim karşılıklı olarak özel kişisel konuşmamız olacak.
Na verdade, Mrs. Whitaker, penso que talvez seria melhor... se o seu marido e eu conversássemos em privado. - Em privado.
Bunu kişisel bir iyilik olarak düşün.
Encara isto como um favor pessoal.
Neden bunu kişisel bir mesela olarak alıyorsun?
Porque é que estás a levar isto tão a peito?
Bir kulak, kulak, kulak, burun, boğaz doktoru olarak kişisel görüşüm şu ana kadar doğmuş olan en az mutasyona uğramış kız çocuğu.
Na minha opinião, como médica de ouvido, ouvidos, nariz e garganta, ela é a mutante com menos mutações que já nasceu.
KonuSmaya baSlamadan once, kiSiSel olarak.. iyi ki dogdun.
Oxalá possa fazer uma boa prova sem a ajuda do Igor.
- Kişisel bir şey olarak algılamıyorum.
- Não te preocupes que eu não tenho orgulho nisso.