English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Küs

Küs Çeviri Portekizce

240 parallel translation
- Şansına küs.
- Azar, defesa.
Şansına küs Pfiffer.
Azar.
Haklıysan, şansına küs.
Se estiver certo, azar o seu.
Kaderine küs.
Sofre as consequências.
O zaman talihine küs.
Então o que quer fazer?
O halde şansına küs.
Pior para ti...
Ama diğer türlü boş gezen de kendisine küs olduğu içindir.
Mas há outro tipo o homem que é apático por despeito a si próprio.
Ama silah dolu değilse, şansına küs.
Se não estiver carregada, é o que chamo, o seu azar.
- Bana küs olduğunu sanıyordum.
- Disseste que já não falavas comigo.
- Şansına küs, Corry.
- Você está sem sorte, Corry.
Pislik! Şansına küs!
Pior para você!
- Şansına küs.
- Que pena.
Benimle küs müsün? Hayır.
Está aborrecido comigo?
Niye küs olayım ki?
- Por que havia de estar?
- Şansına küs.
- Azar!
Şansına küs, denizci.
Pouca sorte, marujo.
Şansına küs, Karl.
Bem, pouca sorte, Karl.
Neden? Küs müyüz?
Porque não, ratazana de esgoto?
Şansına küs, Eugene.
Estás com azar, Eugene!
Şansına küs, Karl. Cevap Westham United.
É, de facto, do West Ham United.
Daha başlamadan rolü kapmıştı o. Şansına küs Julie.
Ela já tinha o papel destinado desde o início.
Kaderine küs.
Lamento.
Şansına küs, kurtçuk.
Bud, número um :
Ah-ah-ah-ah. Şansına küs, Al.
Apanhei o assassino em má hora para vocês?
Şansına küs.
Esquece.
Şansına küs, Swensen!
- Bolhinhas pelo nariz acima, Swensen.
Affedersin. Steve ile aramızdaki ilişkide, küs olmamız dışında beni rahatsız eden bir şey daha var.
Acho que o que me incomoda no Steve é que não só não falamos, como é a primeira vez na nossa relação que tenho segredos para ele.
Yoldalar ve gittikleri yerde telefon yok, şansına küs.
Eles estão a caminho, e onde eles vão, não há telefones, por isso estás sem pinga de sorte.
Hayır. Şansına küs, çocuk.
Então, não pode!
Diyelim ki Central Park'a gidip ördeklerle oynamak istiyorsun. Talihine küs.
Se queria ir ao Central Park, brincar com os patos, não tinha muita sorte.
- Şansına küs. Anlaşma anlaşmadır.
O prometido, é devido.
İki kadından boşanmış ve kızıyla küs olan bir adamdan... kocalık tavsiyesi alma.
Não peça conselhos matrimoniais a um tipo com duas ex-esposas... e uma filha que não lhe fala.
Acil bir durum olursa şansına küs.
Se houver uma emergência, azar o seu.
Bugünden itibaren annenle ya da babanla küs kalacaksın.
A partir de hoje, serás uma estranha para um dos teus pais.
"Negatif enerji" ne küs, Mulder.
É pena a tua energia negativa.
Şansına küs, çenesiz.
Azarito, ó sem queixo!
- Sen şansına küs. - Haydi ama dostum.
- Voce nao serve.
Talihine küs küçük hanım!
Má sorte, senhorita!
Şansına küs Angelus.
Que pena, Angelus.
Şansına küs.
Não tens hipóteses.
Şansına küs.
Não tens sorte.
Sana asla küs kalamam, Moe.
Nunca poderia ficar zangado contigo, Moe.
Eee, küs değilsin değil mi?
Então, sem ressentimentos?
O halde kaderine küs!
Então estás perdido!
Şansına küs!
Está com sorte!
İyi haber Artık küs değiliz, seni affettim.
Já não estamos chateados, porque eu te perdoei.
- Küs değiliz.
- Esquece isso.
İnanıyorum ki artık küs değiliz.
Então, acho... que estamos quites.
- Şansına küs.
- Deixar-te em paz, nem penses.
Şansına küs.
Nem penses.
Şansına küs, amigo.
Temos pena, amigo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]