Lerı Çeviri Portekizce
22,861 parallel translation
Okuyabildiğinin farkındayım George.
Sei que sabes ler, George.
Shakespeare okumuyorsun, neden ülkenin en büyük, ve etkileyici yazarlarından birini okuyasın ki?
Se não lês Shakespeare, porque é que irias ler um dos maiores e mais influentes escritores americanos?
Okumalısın.
Deverias ler isso.
Birlikte okuyabileceğimizi düşündüm. - Missy!
Pensei que poderíamos ler juntas.
Hayalin nedir?
Temos pouco tempo. O que é que te apetece ler?
Okuma yazmayı bana da öğretir misin?
Podes-me, por favor, ensinar a ler?
Bunu bulduğum zaman kendime dedim ki ölmeden önce bir sayfa da olsa okumayı öğreneceğim.
Quando encontrei isto, disse a mim mesmo, "Antes de morrer, irei, pelo menos, aprender a ler uma página."
Çocuk okuyabildiğini biliyor mu?
O rapaz sabe que consegues ler?
Okumak benim savaşçı olma, içimde özgür olma biçimim.
Ler é a minha forma de ser uma guerreira. De ser livre cá dentro.
Ayrıca görünüşe göre birileri de ona okuma yazma öğretmiş!
Não, não, isso não pode ser verdade. Sim, parece que alguém andou a ensiná-la a ler e escrever!
- Gruba Kheper'ler adını vermiş.
Ele chamou-os de Khepers.
Arap Baharı'nda Hank ve Kheper'ler için fotoğraf çekerken gaza maruz kalmaktan yıllarca acı çektiğini yazmış.
Fala sobre como sofreu durante anos pela exposição ao gás enquanto fotografava a Primavera Árabe para o Hank e para os "Khepers".
O şeyleri okumayı bırakmalısın.
Tens de parar de ler essas coisas.
O zaman teorik olarak, eğer telefon hatlarını kesersek telsizlerini durdurup istasyondan gelen bütün iletişimleri okuyabiliriz.
Então, teoricamente se cortarmos as linhas podemos interceptar os rádios e ler as comunicações vindas da estação deles.
Bunu size okumak istedim.
Queria ler isto para si.
Fakirlere okuma ve yazma öğrettiğini duydum.
Ouvi dizer que tens andado a ensinar os pobres a ler e escrever.
Bir plan, Majesteleri Paris'in en yoksul vatandaşlarını okuma ve yazma öğrenmesi için teşvik etmek.
Um plano, Majestade, para encorajar até os cidadãos mais pobres de Paris a ler e escrever.
Ya asillerden daha iyi okuma yazma öğrenirlerse?
E se eles começarem a ler melhor do que a nobreza?
Klasik mühendis günlükleri okumayı severim, onların tasarımları da beygir gücünü arttırmakla ilgili yani sanırım işi ustalarından öğreniyorum.
Gostava de ler revistas de engenheiros clássicos. A sua conceção dos motores, como aumentar a potência. E aprender com o melhor, acho eu...
Evet boş zamanlarımda çok fazla okuma yapıyorum.
Estive a ler muitas coisas no meu tempo livre.
Ama Bay Waxcap, asla okumayacağım.
Sr. Waxcap, eu nunca o vou ler.
Ama yazılı ifadeyi okumak istiyorum.
Deixa-me ler o depoimento.
Satır aralarını okumang gerek Quentin.
Tem de ler nas entrelinhas.
Sence Penny'nin en değerli varlığı Adderall'ler mi?
É isto. Achas que o bem mais precioso dele é o Adderall?
Yoksa cesedinin çukurun birinde bulunduğu haberini gazetelerden mi okuyacak?
Vai ter de ler no jornal que foste encontrado morto numa vala qualquer?
Pell davasını okuyorum da, aklıma birkaç fikir geldi.
Bom, estive a ler o caso Pell e tenho algumas ideias sobre ele.
Ama asıl okumak istediğimiz Underwoodlar hakkında yazdığın kitap.
Mas o que adoraríamos ler é o seu livro sobre os Underwoods.
İçinde iki yüzyıllık hayaletler önceki tüm Başkan ve First Lady'ler.
Nela estavam dois séculos de fantasmas, todos os presidentes e primeiras-damas antes deles.
John Cheever'dan beri okumaya değer bir şey çıktığını düşünmüyorum.
Acho que tudo o que se seguiu ao John Cheever não vale a pena ler.
Bana mi okutacaksin?
Vais obrigar-me a ler isso?
Özel sohbetleri okumak kullanıcı sözleşmesinin ihlali.
Ler chats privados é uma violação do acordo de utilizador.
Ben, her açıdan, sizin cahilce Hack'ler dediğiniz grubun lideriyim.
Eu sou, para todos os efeitos e propósitos, o líder do que ignorantemente chamam de Hacks.
... Bunu asla okuman gerekmeyeceğini umuyorum.
" Só posso rezar que nunca tenhas que ler isto.
Ama bunu okuyorsan bunun sebebi... "
"Mas, se estás a ler isto, é porque..."
- Yani, bazılarını görmelisin. Okumam gereken saçmalık.
- Quero dizer, devias ver algumas das porcarias que tenho de ler.
Merkezdeki tüccarlar rakip çeteler olan Quantum'lar ve Hack'ler arasında çıkabilecek savaşı düşünerek en kötü senaryoya hazırlanıyorlar.
Os comerciantes do centro estão a preparar-se para o pior, em antecipação a uma guerra total entre gangues rivais, os Quantums e os Hacks.
Hack'ler, Quantum'lar, ödeşme peşinde koşan hangi adi varsa.
Os Hacks, Quantums e quem mais que precise de acertar contas.
Quantum'lar ve Hack'ler şehri devraldı.
Os Quantums e os Hacks tomaram conta da cidade.
Robert tüm hizmetçileri kovmadan önce Dudley'ler aynı gün tartışıyorlarmış.
Ouviram os Dudley a discutir nesse dia, antes de o Robert ter dispensado todos os servos.
Okumak için çok yardıma ihtiyacın var.
Precisas de ajuda para ler.
Okumaktan nefret ediyorum.
Odeio ler.
Efendim ben Urduca okuyamıyorum.
Eu não sei ler Urdu senhor.
Baba Urduca biliyor musun?
Sabe ler Urdu pai?
Hintçe yazılı bir oku huzur bulacksın.
Ter alguma coisa pra ler dá-me paz se estiver escrito em Hindi
Seelie'ler yalan söyleyemez ya.
Os Seelies não mentem.
Benim için taradığın dosyalara bakılırsa Mossier'ler Boulanger aile ağacının kurumuş piç dalını oluşturuyor.
De acordo com estes ficheiros que digitalizaste, o clã Mossier é como um ramo bastardo fulminante da árvore genealógica da família Boulanger.
Ama Mossier'ler ya da hala hayatta olanların Paris'in kenar bölgelerinde beş ayrı arazisi var.
Mas os Mossiers... Ou o que resta deles... Eles tem cinco edifícios em diferentes locais na periferia de Paris.
Kim kum saatini okumayı biliyor ki?
Quem sabe ler uma ampulheta?
Hayır.
- Consegues ler-lhe a mente?
Hâlâ hakkında yazılanları mı okuyorsun?
Ainda estás a ler sobre ti?
Normal Geçit'ler kişiyi sadece önceden bulunduğu yerlere götürebilir.
Os Portais normais só nos levam a sítios onde já estivemos.