English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Nasıisın

Nasıisın Çeviri Portekizce

1,016 parallel translation
NasıIsın Payte?
Viva, Payte.
Doktor, nasıIsın?
Doutor, como te sentes?
Nino nasıIsın?
Como estás, Nino?
Sarsıntıdan kilit sıkışmış. NasıIsın, canım?
O embate deve ter encravado a fechadura.
NasıIsın, bebeğim?
Como estás, minha pobre filha?
- Günaydın bayım, nasıIsınız?
Bom dia, senhor. Como está?
Sen nasıIsın?
Como te sentes?
"Selam, nasıIsın?" "İyiyim."
"Então, como está?" "Estou bem."
- NasıIsın, adamım?
- Como é, meu?
- NasıIsınız?
- Sim, isso depende do que são.
- Bugün nasıIsın?
- Como estás?
- Sen nasıIsın? İyi misin?
- E tu, Dimmy, estás mesmo bem?
NasıIsın?
Como está?
- NasıIsın?
- Como vai?
NasıIsınız?
Como estão hoje?
NasıIsınız?
Como vai?
NasıIsınız, Majesteleri?
- Como está, Sua Alteza?
- NasıIsınız?
- Como está? - E você?
- NasıIsınız?
- Como está?
NasıIsınız Bay Hagedorn?
Como está, Sr. Hagedorn?
NasıIsın evlat?
- Olá, Ryan.
NasıIsın Sidney?
- Olá, Abbie. É bom rever-te. - Que tal vai isso, Sidney?
O şartlarda böyle bir iş yapmaya zorlandığınızı düşünsenize.
Imaginem serem obrigados a construir aquilo nas condições em que estão.
İş gezilerinde gider hesabını nasıI denkleştireceğini öğrettim ona. Ama gel gör ki hala 3 yıldızlı otellerde kalıyor!
Quando ela fazia a província, expliquei-lhe... como meter a unha nas notas de despesas, mas ela ia sempre para hotéis de cinco estrelas.
Genel olarak, her ikiniz de iş hayatınızda ahlaklı... sosyal ilişkilerinizde de kesinlikle uzak görüşlüsünüz.
No conjunto, tens ética em questões de negócio e... és bem astuto nas relações sociais.
Eksantrikliğin her türlü anlayışın ötesinde. Zither müziği fonografları getirip öğlen boyunca çalıyorsun. Yılbaşı şarkıcıları kiralayıp en meşgul saatlerde iş yerinde şarkı söylettiriyorsun...
Você traz discos de música de cítara para ouvir durante as tardes, contrata cânticos de Natal e trá-los ao escritório nas horas mais ocupadas
Bu odanın içiyle ilgili sihri nasıl yapıyorsunuz bilmiyorum ama iş evrende başka bir yerde olmaya gelince...
Olhe, não sei como faz a magia no interior desta sala, mas quanto a estar em qualquer lugar no universo...
Broderick'le nasıl uğraşacaksın, o senin bileceğin iş.
Não quero saber como vai lidar com o Broderick. Cumpra o seu dever.
Yıllardan beri sana bu kadar iş verdikten sonra bunu bana nasıl yaptın anlamıyorum.
Não sei como me podes fazer isto, Tom Witherspoon, depois de todo o negócio que te dei ao longo dos anos.
- NasıIsınız, şef?
- Como vai, Chefe?
NasıIsın?
Como estás?
Ne iş yaptığını kontrol edeceğim, bakalım nasıl bir para önerecek.
Vou checar o que ele fez, o dinheiro que está oferecendo.
Silindirik bir objenin de bu iş için nasıl kullanıldığını gösterdim.
Demonstro até como um objecto cilíndrico pode ser usado.
Bir gün tarihe nasıl yazılacağını düşündüğümde bir imparatorluğun kararlarının sadece açgözlü iş adamları dalavereci generaller, ve görmemezlikten gelen siyasetçiler tarafından alınmasını...
Quando penso como a história vai um dia lembrar que as decisões de um império foram tomadas por negociantes gananciosos, conspirações de generais e políticos traiçoeiros...
Kimsenin arkamdan iş çevirip beni iyi göstermek için paraya boğmasını istemiyorum.
Não quero gente que, nas minhas costas aposte dinheiro em mim para me dar bom ar.
Isıtıcı ve onları nasıl kullanacağını öğretecek bir birlik istiyorsun.
Quer canhões, e depois vai querer... tropas para...
NasıIsınız?
- Posso fazer-lhe duas perguntas?
Sence nasıl bir iş için vasıflısın?
Para que tipo de trabalho achas que estás qualificado?
Bu iş nasıl biterse bitsin bütün yaptıklarınız için size teşekkür etmek istiyorum ve benimle dönmek konusunda fikrinizi değiştirirseniz...
Não importa como as coisas acabem... Quero agradecer-lhe por tudo o que fez e... Se mudar de ideias sobre regressar comigo...
Bono satıcısının nasıl oluyor da iş adamlarıyla yemeğe parası yetiyor?
Tem posses para almoçar com homens de negócios?
Düşündüğümden de fazla ödeme yapacağınız bu iş nasıl bir şey olabilir ki?
qual é o caso, ou o trabalho, segundo o Sr. que devo fazer?
NasıIsın?
- Sim.
Işık hızını geçmeyi nasıl başardınız?
Como conseguiram viajar mais depressa do que a luz?
İş sadece kağıt dağıtmakla bitmiyor, ne zaman pas geçeceğini, desteyi nasıl toplayacağını, eli ne zaman yakacağını, markaları almayı, kasadan pay vermeyi falan da bilmen gerekiyor.
Não é só dar as cartas precisa saber quando parar... como lavar o baralho e quando queimá-lo. Apanhar as fichas, dividir a caixa, coisas assim.
Sayın bakanım, bu insanların hayatlarında hiç tuğla veya çimentoyla iş yapmadıklarını bilmenizi isterim.
Bem,'madame'Ministro, tem de compreender... que estes homens nunca antes seguraram num tijolo, num num bloco de cimento nas suas mãos.
NasıIsınız.
Como está?
Face, bunu nasıl yaptın bilmiyorum ama gerçekten çok iyi iş başardın.
Caras, não sei como fazes, mas fazes bem.
Şu an tüm yapmam gereken iş tekerleğin nasıl durduğunu ve bunu kimin yaptığını bulmak.
Agora, só tenho de perceber como é que a roda ficou imobilizada e quem é que foi.
- İkinci iş olarak kokain satan bir üniversite hocasını... bir kilo mal ile çırasını yakmak üzereler. Belki onlar size parayı verebilir. - Nasıl?
- Talvez elas vos dêem o dinheiro.
NasıIsınız?
Como está, Ginnie?
Küçük bir iş bulacaksın... Bir suçlunun bulabileceği türden,....... kafeteryada tepsi temizlemek ya da tuvaletleri fırçalamak gibi bir iş.
Com cadastro criminal, só arranjas trabalho nas limpezas, ou num café.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]