Parlamento Çeviri Portekizce
893 parallel translation
Başka bir deyişle, müstakbel Parlemento üyeniz.. .. adayınız Bay..
O vosso futuro Membro do Parlamento vosso candidato, o Sr...
Meclis'te tartışmalar oldu.
Houve perguntas no Parlamento e investigações.
Beyefendinin görev anlayisi bu mudur acaba?
É esta a concepçäo da natureza de todo este parlamento?
Kendisinin görevine karsi saygisi sonsuzdur.
Tem o maior respeito por este parlamento.
ABD anayasasini, iç ve dis bütün düsmanlara karsi... koruyup savunacaginiza... ona inançla sadik kalacaginiza... bu yükümlülügü etki altinda kalmadan, hür iradenizle kabul ettiginize... ve su anda üstlenmek üzere oldugunuz görevi... sadakatle yerine getireceginize yemin eder misiniz?
Jura apoiar e defender a constituiçäo dos EUA, contra todos os inimigos, estrangeiros e domésticos, e que terá boa fé e cumprirá o mesmo? Que aceita esta obrigaçäo sem reservas e que irá cumprir os deveres do parlamento no qual vai entrar, assim Deus o ajude?
Şurası Hükümet Binası.
Ali estão as casas do Parlamento.
Bir parlamenter olduğunuzu tamamen unutmuşum.
Tinha-me esquecido que é um membro do parlamento.
18 Ekim 1950'de İngiliz Parlamentosu'nun bir üyesi, Avam Kamarası'nda söz alarak... Dış İşleri Bakanı'na bir soru yöneltti.
Em 18 de Outubro de 1950 um Membro do Parlamento Britânico fez uma pergunta ao Secretário dos Negócios Estrangeiros.
Bu parlamento prosedürü.
Procedimento parlamentar.
Bir gün Meclis'te Pierre'i dinliyordum.
Um dia, no parlamento, eu estava a ouvir o Pierre.
Hükümet Binasında bize inanacaklarını sanmam, eğer her şeyi teybe kaydetmesydik.
Não me parece que acreditassem em nós, no Parlamento, se não tivéssemos gravado tudo.
Bugün yarın, Parlamento idam cezasına son verecek bir yasayı geçirecek.
Bem, brevemente, o Parlamento irá aprovar uma lei para pôr fim à pena de morte.
- Evet! O halde sen, Matthew Harrison Brady, hitabet, parlamento gibi şeylerle dünyanın geri kalanına Tanrının emirlerini iletiyorsun!
Então é assim que Matthew Harrison Brady, através da sua palavra e da legislação...
Parnell Bevis, İngiliz parlamenter yerel yönetim için aşılmaz zorluklarla mücadele etti.
Parnell Bevis, um membro do Parlamento Britânico que lutou contra as probabilidades insuperáveis para a autonomia política.
Parlamentonuz mu olacak?
Um parlamento?
Kırbaçlanırsam ne yaparım, biliyor musun? O zaman bütün polisleri, yöneticileri,.. ... ordu mensuplarını, lüks düşkünlerini ve parlamento üyelerini tutar şu duvara yapıştırır ve kırbaçlarım,..
Apanhava todos os bófias, directores, putas chiques, oficiais do exército e deputados e colocava-os contra essa parede, e meteria o tal chicote neles.
PARLAMENTO ÜYESİ
MEMBRO DO PARLAMENTO
Bir kaç ay sonra Torino parlamentosunda milletvekili olacak.
Dentro de poucos meses será deputado no Parlamento de Turim.
Roma Papasına ettiğiniz sözde bağlılık yeminini... derhal reddetmenizi... ve parlamentodan geçirilmiş bulunan...
"Sua Majestade requer que renuncieis de imediato à vossa pretensa... " fidelidade à Sé de Roma... " e aceiteis a lei aprovada pelo parlamento...
Parlamento yasasıyla Kral, İngiltere Kilisesi'nin Başı kabul edildi.
O Rei tornou-se, através do parlamento, Chefe Supremo da lgreja em Inglaterra.
Farkında mısınız bilmem, şimdi bile Kilise'yle, üniversitelerle... Lordlar ve Avam Kamaralarıyla fikir birliğine varsanız... Majesteleri sizden hiçbir şerefi esirgemez.
Mas sabeis que, mesmo agora, se admitísseis... concordar com a lgreja, universidades, o parlamento... não haveria honra que Sua Majestade pudesse negar-vos?
Geçen yıl 3 Nisan'da bu salonda oylamaya konan bu mesele... burada, parlamentoda toplanmış bulunan Avam Kamarasının... ele alması gereken bir konudur.
Votado nesta casa a 3 de Abril do ano passado, o assunto é muito apropriado para os Comuns, aqui reunidos... no parlamento, tomarem em mãos.
Baba, parlamentodan yeni bir kanun geçiriyorlar.
Vão passar uma nova lei no parlamento.
Kralın parlamentodan geçen kararı böyle.
O Rei no parlamento diz-me que são.
Ona şöyle dedim : " Diyelim ki parlamentodan bir kanun geçti.
Disse-lhe : " Supondo que havia uma lei no parlamento...
"Tanrı'nın Tanrı olmadığını belirten bir parlamento kararı çıksaydı ne olurdu?"
"Como, se existisse uma lei do parlamento, sustentar que Deus não pode ser Deus?"
" Parlamento Kralımızı Kilise'nin başı yaptı.
" O parlamento fez do Rei Chefe da lgreja.
"Parlamentonun bunu yapmaya gücü yoktu."
"O parlamento não tinha poder para tal."
"Parlamentonun buna yetkisi yoktu."
"O Parlamento não tinha competência."
Suç ilamı, bir parlamento kararına dayandırılmış... ki bu karar, Tanrı'nın kanunlarına... ve Kutsal Kilise'sine tamamen aykırı.
A acusação é baseada numa lei do parlamento... que é simplesmente repugnante... à lei de Deus e da Sua Santa Igreja.
Ya o, parlamentoya ne diyecek?
O que é que ele vai dizer ao Parlamento?
Parlamento yönetimine karşı çıkan biri varsa... o da senin şu şansölyen.
Se há alguém que não precisa de parlamento para nos governar, é o teu chanceler.
Parlamento Üyesi ise programdan önce 7 içki piskopos ise toplam 3 içki hakkı var.
A menos que seja deputado, caso em que poderá tomar sete bebidas antes do programa, ou um bispo, que pode tomar só três bebidas no total.
O bir Mason ve bir Tory milletvekili.
Ele é da maçonaria e aspirante a membro do Parlamento pelos Tory.
Bu devam ederken şimdi de Westminster'dan insanlar için bir parlamento haberi.
Enquanto isso está a decorrer, daqui, de Westminster, segue um relato parlamentar para os humanos.
PARLAMENTODA BUGÜN
HOJE NO PARLAMENTO
Kenya Tarım Bakanı Nairobi'de parlamento tartışması sırasında 20 km kadar düştü fakat bu doğrulanmadı.
Depois, o ministro queniano da Agricultura e das Pescas caiu quase 19 km, durante um debate no Parlamento de Nairobi, embora não tenha sido confirmado.
Kendisi Farmason ve muhafazakâr bir M.P.
Ele pertence à maçonaria e é membro da bancada conservadora do parlamento.
İngilizlerin parlamentosu var.
Os ingleses têm Parlamento.
Çar buraya gelsin ama bırakın, hak ve yetkileri olan bu parlamento yaşasın.
Que exista um czar mas também um Parlamento com direitos e poderes.
Sizin Parlamentonuza pek benzemiyor.
Não é como no seu Parlamento.
Ancak şu anda belli olan şu ki ; parlamento da, basın da bir şamaroğlanı aramakta.
Mas, agora, o que se pode dizer é que o Parlamento e a imprensa estão a tentar arranjar um culpado.
Parlamento 11 : 30'da ara verdi ve karanlık koridordan geçerek kapıyı kırdı, misafir odasını boyadı. Önümüzdeki hafta sonu oğlanın odasına başlayabilecekler. Amy ile Roger ise iki gün Londra'da gizemli Bay Grenville'i görecek.
O Parlamento fechou a sessão às 11h30 e, rastejando por uma passagem escura até à reitoria arrombou a porta, pintou a sala que sobrava e, no próximo fim-de-semana, poderão começar o quarto do rapaz, enquanto Amy e Roger, em Londres por dois dias,
PARLAMENTODA BUGÜN KLASİK DİZİ OLDU
HOJE NO PARLAMENTO TORNOU-SE UMA SÉRIE CLÁSSICA
Mevcut parlamento üyeleri : 103
Deputados presentes : 103.
64'de Goulart herkesi devirdi. Ordu içindeki görevlileri de. Parlamentoyu kapattı.
Em 1964, Goulart é derrubado pelos militares, que suprimem o Parlamento, os partidos, a liberdade de imprensa, os sindicatos.
Tek olasılık göstermelik bir kararname, parlamentodan genel af.
A única possibilidade é apresentar um decreto de anistia ao Parlamento.
Bence parlamentoda çoğunluklardır ve genel affa karşı oy verdiler.
Na minha opinião, a maioria do Parlamento aproveitará para votar contra a anistia.
Bu heyetin dediklerini biraz hatırlatmak istiyorum. Temsilciler de bu konuda düzeltmeler yaptılar. Parlamentoda sunuldu.
Lembrem-se que esta Comissão é composta por representantes de todos os partidos presentes no Parlamento.
Şey, ben senin kardeşinim.
Já fez três mandatos no parlamento, enquanto eu sou apenas teu irmão.
Parnell Bevis, parlamentoda bir başına, inandığı şeyleri haykırır...
Parnell Bevis, no parlamento pronunciando as suas convicções.