Pışmanlık Çeviri Portekizce
18 parallel translation
Kazadan beri birazcık bile pışmanlık belirtisi göstermedi.
- Ele não mostrou ter remorsos.
Bu doğruysa sadece pışmanlık duyan bırınden bahsetmıyoruz.
Bem, se isso for verdade, então não estamos apenas a falar sobre alguém com remorsos.
Ara sıra bir iki davaya danışmanlık yapıp filancayı falancadan boşuyorum.
Cuido de mandados judiciais.
Siz çıkıp çözene kadar, davada danışmanlık yapıyordu.
Ele estava a investigar o caso antes de ter aparecido e resolvido o caso.
Yani P. R. Danışmanlık, baba.
De relações públicas, pai.
Onun için burada bulunman gerekmiyor. Başka bir iş alıp onlara güvenli telefon hattından danışmanlık edebilirsin.
Você não precisa estar aqui para isso, você facilmente pode pegar outra posição... e prestar consultoria à eles de uma linha telefônica segura.
Yardımcım George da valiz hazırlayıp trene koyacak zaman bulmuş. Poirot, burada kalıp size danışmanlık yapmaktan memnun olacak.
Não estou ocupado de momento e George, o meu criado, tem tempo para enviar uma mala pelo comboio e Poirot teria todo o gosto em ficar aqui e aconselhá-la.
Sen, benim kazanıp senin kaybetmen konusunda danışmanlık aldın mı?
E tu já pediste ajuda por eu ter ganho e tu não?
Soruşturmanıza danışmanlık yapıp, görüşlerimi belirtebilirim isterseniz.
Podia prestar consultoria e dar a minha opinião.
Belki de geri adım atıp daha çok danışmanlık rolü yapabilirim.
Talvez eu possa passar a ter um papel de consultor.
Yedi başkana manevi danışmanlık yapan Marvin Drake kriz zamanlarında tüm Amerikalılara tüm dünya vatandaşlarına bıkıp usanmadan doğamızın iyi meleklerine kulak vermemiz gerektiğini hatırlattı.
O Marvin Drake deu conselhos espirituais, a sete presidentes. Em tempo de crise, ele era um lembrança para todos os americanos, todos os cidadãos do mundo, para ver os anjos que existem dentro de nós.
Yedi başkana manevi danışmanlık yapan Marvin Drake kriz zamanlarında tüm Amerikalılara tüm dünya vatandaşlarına bıkıp usanmadan doğamızın iyi meleklerine kulak vermemiz gerektiğini hatırlattı.
Deu conselhos espirituais para sete presidentes. Em épocas de crise, ele era uma lembrança para cada cidadão do mundo, para ver os anjos que existem dentro de nós. Com a sua partida, fica claro para todos nós...
Bu sabah beni arayıp, yataklarında öldürülen iki çocuk ve bir kadının davasına danışmanlık yapmamı istediler.
Admite. Fui chamado esta manhã para ser consultado sobre uma esposa e dois filhos que foram mortos nas suas camas.
Bu sabah beni arayıp, yataklarında öldürülen iki çocuk ve bir kadının davasına danışmanlık yapmamı istediler.
Ligaram-me esta manhã para me consultarem sobre, uma mulher e dois filhos que foram assassinados nas suas próprias camas.
Firmalara biraz danışmanlık sağlayıp serbest çalışıyorum.
Faço uns freelancers para firmas que pedem consultoria.
Hükümete biraz danışmanlık yapıp Çin'le ilgili birkaç kitap yayınlamış.
Fez alguma consultadoria para o Governo, escreveu uns livros sobre a China.
O Santa Fe'deki yerin dışarıdan danışmanlık arayıp aramadığını biliyor musun?
Queria saber se sabes se o Santa Fe Place procura novos advogados.
Size danışmanlık yapıp yapmadığımı anlamak için.
Para ver se eu estava a aconselhá-la.