Savaş tanrısı Çeviri Portekizce
206 parallel translation
Savaş Tanrısı üzerine yemin ederim ki :
Em nome do Deus da Guerra!
Savaş tanrısına!
Ao deus das batalhas!
8. ve 9.yüzyıl Avrupa'sında Vikingler pagan savaş tanrısı Odin'e tapıyorlardı.
Os vikings, na Europa dos séculos Vlll e IX, adoravam Odin, o deus pagão da guerra.
Sonra da savaş tanrısı olur çıkarsın.
Mas então, a cabeça vai parecer com "O Deus Da Guerra".
- Savaş tanrısı seni yok edecek!
- O deus da batalha irá destruir - te!
"Ateş ve huzursuz savaş Tanrısı sizi küçük düşürecektir."
"Que o fogo e o precipitado deus da guerra ao inferno vos levará."
- Savaş tanrısı.
- Deus da Guerra.
Savaş tanrısı Ares'in ziyafeti var tanrıların sofralarını donatmak için Ares'in rahipleri yarışsınlar.
Rivalizemos com os sacerdotes de Marte com feitos que ornamentem os leitos dos deuses!
Babil savaş tanrısının ismi verilen Nergal Vadisi 1000 kilometre uzunluğunda ve bir milyar yaşında.
O Vale de Nergal, nome do Deus da Guerra Babilónico, tem 1000 quilómetros de longo e mil milhões de anos.
Savaş tanrısını ne cesaretle kesersin!
Como é que se atrevem de cortar o Deus da Guerra?
Savaş Tanrısına hep dua ederdim : "Benim hayatımdan tırpanlayıp onunkine eklemen..." "... pahasına da olsa, bırak en azından yüz sene yaşasın! "
Peço sempre ao Deus da Guerra para que viva 100 anos, mesmo que tenha de vos oferecer anos da minha vida.
Mars, kanlı savaş tanrısı, hala ana hakim.
Isso ainda se aplica aos dias de hoje. Marte, o deus da guerra sangrenta, ainda domina o tempo.
- O bir tür savaş tanrısı.
- Um tipo de divindade da guerra.
Dehşet verici müşteri Xtapolapocetl'miş, savaş tanrısı.
Esta horrível cabeça é do Xtapolapocetl, o Deus da guerra.
Bu mu etkileyecek savaş tanrısını?
Pensas que isso impressionará o Deus da Guerra?
O çiftçiler, barışçıl hayatlarıyla savaş tanrısının adını lekeliyorlar.
Esses fazendeiros desonram o Deus da Guerra com os seus modos pacíficos. Mata-os.
Savaş tanrısı Ares'in adına yemin ederim ki, gün batımına kadar bu vadiyi terk edeceğim.
Juro, por Ares, Deus da Guerra abandonar o vale antes de anoitecer.
Hayır, kim olduğunu biliyorum... Ares, savaş tanrısı.
Não, sei quem és Ares, o Deus da Guerra.
Ben Ares'im, savaş tanrısı.
Sou Ares, Deus da Guerra.
Ne kadar sık Savaş Tanrısı'ndan kişisel bir davet alıyorsun?
Quantas vezes é que recebeste um convite pessoal de um Deus da Guerra?
Savaş Tanrısı tatile çıktığı zaman ne olduğunu görüyor musun?
Vês o que acontece quando o Deus da Guerra vai de férias?
Ama kendine saygısı olan Savaş Tanrısı bunu yapar mı?
Mas que respeitante Deus da guerra faria isto?
Ve Savaş Tanrısı'nın işe geri dönmesine izin vermeyi planlamıyorum.
As minhas acções sim e não tenciono deixar um Deus da Guerra voltar ao trabalho.
Yerinde oturmayan bir Savaş Tanrısı'yla, barışçıl insanlar öfkelerini kontrol edecek öz disiplinlerini kaybediyorlar.
Sem o Deus da Guerra no seu trono, as pessoas calmas perderam a disciplina de controlarem a raiva.
Kim Savaş Tanrısı'nı harcayarak şöhret kazanmak istemez ki?
Quem é que não queria aumentar a sua reputação a matar um deus da guerra?
Ya da eski Savaş Tanrısı'nı... ya da herneyse.
Ou ex, ou o que quer que seja?
Evet... içinizden biri... yeni... Savaş Tanrısı olacak.
Sim, um de vocês será o novo Deus da Guerra.
Hala diyorum ki... neden Savaş Tanrısı silahlarımızı çıkarttırsın ki?
Eu ainda digo, porque é que o Deus da Guerra nos tirou as armas?
Yeni Savaş Tanrısı'nı tedarik etme karşılığında, bana da... ölümsüzlük ihsan edilecek.
Em troca de promover o novo Deus da Guerra, ele deverá garantir-me a imortalidade.
Daha nazik, daha ılımlı bir Savaş Tanrısı mı?
Um Deus de Guerra, mais gentil e simpático?
İkiniz birden yeni Savaş Tanrısı olamazsınız.
Os dois não podem ser o Deus da Guerra.
Joxer'la tanışın... yeni Savaş Tanrısı! Eğilebilirsin.
Conheçam o Joxer o novo Deus da Guerra!
- Nago mu? Şu kocaman savaş tanrısı.
- "Quem é Nago?" O gigantesco Deus Javalí.
Bu gezegenin adını savaş tanrısından aldığını biliyor muydun?
Sabia que atribuíram a este lugar o nome do Deus da guerra?
Oh... tabiki... senide durduramazlar demek, Savaş Tanrısı.
Claro, que isso quer dizer que nada te pára, Deus da Guerra.
Savaş Tanrısı'na karşı gitmek delilik.
Ir contra o Deus da Guerra é de doidos.
Evet, evet, ben Callisto gibi değilim. Kendim ilerleyebilirim, Savaş Tanrısı.
Sim, não sou como a Callisto... posso ir por mim, Deus da Guerra.
Hayır, hayır, hayır, hayır, Savaş Tanrısı... kimse Zeyna'ya gerektiğinden az değer vermiyor.
Não, Deus da Guerra... ninguém subestimou a Xena.
Benim için güzel, Savaş Tanrısı.
Tudo bem por mim, Deus da Guerra.
Ares, savaş Tanrısı'nın bizim yargımıza ihtiyacı var.
Ares, o Deus da Guerra, precisa do nosso julgamento.
Baban Savaş Tanrısı'na kendini çok adamıştı.
O teu pai era muito devoto ao Deus da Guerra.
Ben, Ares, Savaş Tanrısı... bu kefaretin hareketinde bulunmanızı istiyorum!
Eu, Ares, Deus da Guerra exijo a vossa presença neste ato de redenção!
Savaşın genç altın tanrısı. Belkide...
Talvez... quando o dourado se tiver sumido um pouco...
Oh, şey, savaş boyunca Tabip Sınıfında görev yaptım, ve orada, sizin ifade ettiğiniz biçimde iğnenin ucunda... Tanrı'nın merhametini bulan... kaç tane ölü ve yaralı insan gördüğümü sizlere anlatamam.
Oh, bem, eu servi na equipe médica durante a guerra, e não posso dizer-lhe quanta morte e homens feridos encontraram a clemência de Deus no fim da tal agulha que você descreveu.
O sefil Cylonlara nasıl savaşılacağını göstereceğiz! evet, Kobol'un Tanrısı adına,
Vamos mostrar àqueles idiotas Cylons o que é um combate.
Tanrım! Bache'nin 3. Dünya Savaşı'nı başlatacak cephanesi varmış.
O Bache tem armamento suficiente para começar a 3ª Guerra Mundial.
Ama öfke içindeki tanrılar çeliğin sırrını almayı unutup onu savaş meydanında bıraktılar.
Mas na sua ira, os deuses esqueceram o segredo do aço e deixaram-no no campo de batalha.
Tanrı bilir nasıl ama Abdullah'ı savaşın dışında tutabilirseniz kurtuluşumuz olabilir.
Deus sabe como... se você conseguisse manter Abdullah fora da guerra... talvez isso nos salvasse.
Tanrı'ya göre, bütün güzel insanlar buraya toplandığına göre bu, modaya uygun bir savaş olmalıymış!
O Senhor diz que esta deve ser uma luta elegante. Atraiu os melhores.
Ben meydan savaşına hazır bir Başkan görüyorum... öyle bir Başkan ki, Tanrı'ya yakın olmak gibi bir düşüncesi yok... ama kendisini dikkatle izleyen basına yakın olmak istiyor... şu anda çok sıkıntı içinde... ve tarihte bir iz bırakmayı amaçlıyor.
Vejo um presidente preparado para a batalha no momento... e um presidente que se baseia, não em estar próximo a Ele mas próximo à imprensa, que o vigia com atenção... estando agora muito injuriado... e certamente um homem que quer deixar sua marca.
Tanrım Laura, bu bir barış şahidi olacaktı. Savaş ve Barış değil.
Laura, isto são testemunhos para Paz, não Guerra e Paz.
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaşacağım 16
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaş sırasında 28
savaşacağım 16
savaş başladı 22
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaş sırasında 28