English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sen verdin

Sen verdin Çeviri Portekizce

1,775 parallel translation
Onlara sen verdin bu fikri.
Convenceste-os.
Ona silahı sen verdin.
Tu é que lhe deste a arma.
D'Haranlara bu isimleri sen verdin.
Tu deste aos D'Harans estes nomes.
O zaman sen verdin ama ben aldım.
Então, tu dás mas eu estou com disposição para tirar.
Bunu o zaman sen verdin Bette.
Deste-me isso, Bette, a sério.
Onu bana sen verdin.
Foste tu que me a deste.
- Aisha Ward'u bize sen verdin.
- Desististe da Aisha Ward.
Parasını sen verdin.
Foste tu que pagaste por elas.
Sona Cezaevi'nden kaçış emrini sen mi verdin?
Você deu a ordem de fuga da Sona?
Normalde yaşayanlarla konuşamıyoruz ve birden sen çıkıverdin, gerisini biliyorsun.
Normalmente, não podemos falar com os vivos e, de repente, apareces tu, e podes imaginar.
Ve sen de bensiz gitmesine izin mi verdin? Otursana James.
E deixaste-a ir sem mim?
Çünkü Frank yıllar boyu sen bana sen bana o güzel kelimelerinle ilham verdin, ve içimdeki...
Porque, Frank, durante muito anos inspiraste-me com as tuas maravilhosas palavras, e sinto que...
Kaçmasına sen izin verdin, değil mi?
Deixaste-a sair, não foi?
Neyse sonra devam ederiz.Kilo verdin sen
Fica com a minha sandes. Não tenho fome. - Tu perdeste peso.
- Bu araç için federal tutuklama emrini sen mi verdin?
- Diz-me tu. Emitiste um mandado federal para este veículo?
Onun hayatı için sana güvendim, ve sen onun ölmesine izin verdin?
Eu confiei-lhe a vida dela e você deixou-a morrer?
Bana sen izin verdin.
- Deixou-me entrar.
Sen de onu ezmeye karar verdin.
Por isso, decidiu abatê-lo.
Sen de karşılık verdin :
E tu estavas lá atrás.
Sen neden o kadar az olduğu halde suyunu bana verdin?
Porque me deste a tua água quando já tinhas tão pouca?
Sen kararını verdin bile, Frank.
Já tomaste a tua decisão, Frank.
Sen söz verdin. Bizim adımıza, Gizem Takımı adına.
Em nosso nome, a Equipa Mistério.
Ve sen de gitmesine izin verdin? Evet, verdim.
Disse que estava preparado para pilotar e disse-me para não lhe lixar a vida.
Ama sen sana saygısızlık yapıyor gibi hissettin ve böyle tepki verdin.
Mas achou que o estava a desrespeitar e reagiu a isso.
Peki sen buna nasıl cevap verdin?
Como respondeu a isso?
Yani sen... Sen gitmeye karar verdin mi?
Então, você... decidiu mudar-se.
Sen bana "sen yalnızsın, ben yalnızım" ı verdin.
Vieste com aquela do "estás sozinho, eu estou sozinha".
Tüm ekibi bayılttı ve sen onun gitmesine izin verdin.
Ele derrubou a nossa equipa toda e tu deixaste-o ir.
Ve biz de tesadüfen gerçekleşen olaylardan anlam çıkarttığımız için sen de bir daha o kadar vurdumduymaz olmamaya karar verdin.
E, como estamos programados para encontrar significado em situações semialeatórias, decidiste não voltar a ser negligente.
Tek bir çekmece kıyafetin bir çekmece fazla geldiğine karar verdin fakat ona söyleyecek cesaretin yok, bu yüzden sen de gerçekten ayrılmak yerine, duygusal olarak ayrılıyorsun. Ki bu da aptalca çünkü bunlardan sadece birisi kalbine iyi gelir.
Decidiste que a única gaveta das meias deles é uma gaveta a mais e não tens coragem para lhe dizer, por isso afastas-te emocionalmente, em vez de fisicamente, o que é estúpido, porque só uma das opções é que faz bem ao coração.
Ve buna sen bir son verdin.
E colocou um fim nisso.
Sen Ejderha avcısıydın Ve onların yanmasına izin verdin.
És o caçador de dragões e deixaste que ele incendiasse a nossa casa.
Sen bana gömleğimi geri verdin, ben ise aldığımı vermedim.
Sim, devolveste-me a camisola e eu nunca te dei a que me emprestaste.
Onu geri çevirirsem her şeyi bitireceğini söylüyordu. - Sen de ona umut mu verdin?
Sabe como é, parecem...
Ve sen, neden herhalükârda yiyeceğim bir zıkkımı verdin bana?
E por que te importas com o que como?
Sen sad - - Sen sadece kendininkine bir isim verdin.
Tu só... tu só deste à tua um nome.
- Sen de bana söz verdin.
- E deste-me a tua palavra.
Sana uyuşturucu laboratuvarını verdim, - ama sen Darby'ye izin verdin.
Dei-te o laboratório de metanfetaminas e tu fizeste vista grossa com o Darby.
Ona sen rüşvet verdin.
Tu subornaste o Red para perder a luta.
Ve sen Frank'in kontrolü eline almasına izin verdin.
E tu deixaste que o Frank controlasse o nosso projecto.
Sen öyle olmasına izin verdin.
É o que tu deixares ser.
Sen ise onlara kendi şarkılarından birini verdin.
Foram ouvir o Jude Hays e cantou uma canção sua.
Sen... Yalan söyleyebilmesi için ilaç mı verdin?
Drogaste-a para ela poder mentir?
Sen gerçekten ona değer verdin, öyle mi?
Importavas-te mesmo com ele?
Kararını verdin sen, Saygı duyuyoruz.
Você tomou sua decisão e vamos respeitá-la.
Ya da sen onlara bir şey verdin.
- Ou talvez deste algo em troca.
Bu gidip gelmelerinin tek sebebi korkman ama sen çoktan kararını verdin.
Estes avanços e recuos são só medo. Mas tu já tomaste a decisão.
Bir kavga ettik ve sen İrlanda'ya dönmeye mi karar verdin?
Tivemos uma discussão e decides voltar para a Irlanda?
Sen ceza almadın. Ama öğleden sonranı Powell denen çocukla ceza sınıfında geçirmeye karar verdin.
Não foste castigado, decidiste passar a tarde na sala de castigo, com este miúdo, Powell.
Sen bana 30 gün verdin.
- Tu é que me deste 30 dias.
Partiye polisleri çağırmaya sen karar verdin.
Decidis-te chamar os polícias à festa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]