Sen ve o Çeviri Portekizce
22,610 parallel translation
Evet, çünkü sen ve o çok yakındınız. (!
Sim, porque tu e ela eram muito próximos.
Sen ve ortağın Levi Sosa için uyuşturucu dağıttığını zaten biliyoruz.
Acho que conheces. Sabes... nós já sabemos que ele anda a traficar droga para ti e o teu parceiro, Levi Sosa.
Eğer onu sağ salim bulamazsak, sen suçlanacaksın ve idam edileceksin.
Se não o encontrarmos vivo e bem, sereis culpado e chacinado.
Acı çektiğini biliyorum, ama belki de sen ve Pedro biraz ara vermelisiniz.
Sei que está magoado. Mas você e o Pedro podiam fazer uma pausa.
Günah kazanıyor ve sen kaybediyorsun.
O pecado vence, e o Senhor está a perder.
Sen ve NOB'un Max'e yaptığı her şey.
É tudo o que tu e o DOE estão a fazer com o Max.
Kendi avukat ordusu, onu iki dakika serbest bıraktırırdı ve bunu sen de iyi biliyorsun.
O seu exército de advogados teriam-no ilibado em 2 minutos... e tu sabes disso.
Sen farklısın, bir pencere gibi ve seninle farklı bir dünya gördüm.
Como uma janela. Vi o mundo de forma diferente através de ti.
Bunda... Bunda... Sen ve rehberin, ikiniz bir oluyorsunuz.
Ele... ele... tu e o teu guia, tornam-se unos.
- Ve sen onu öldürdün.
E você assassinou-o.
Sen ve Hank...
Tu e o Hank...
Ve ben o durumdayken, sen bana hiçbir zaman vazgeçmememi söyledin.
E disseste-me para não desistir.
Çocuklarım, ailemin yönetimi ve sen değerli dostum.
Os meus filhos, o reinado da minha família. E vós, minha querida amiga.
Babam annemin kafasını kesti. Kız kardeşim yönetimine bir tehdit olarak beni hapse attı. Ve sen kralın piç bir oğluna sahipsin.
O meu pai mandou decapitar a minha mãe, a minha irmã mandou prender-me por ser uma ameaça ao reinado dela, e o vosso filho é um rei bastardo.
Kardeşin Purgatory'de tutsakken sen bir kız ve köpeği ile birlikteydin.
Quando o teu irmão estava preso no Purgatório, estavas aqui com uma rapariga e um cão.
Duyduğuma göre sizin çocuklar büyük bir saldırı yapmışlar ve sen bunu kaçırmışsın.
Ouvi dizer que... Ouvi dizer que vocês miúdos tentaram ganhar o titulo, mas que falharam.
Yani ev arkadaşın öldürüldü ve sen hiçbir şey hatırlamıyorsun?
O seu colega de quarto foi morto e não se lembra de nada?
Ve sen... Aynı şeyleri hissetmiyorsun.
E... podes não sentir o mesmo.
Ve burada olmamı istediyse sen neden aynısını yapmıyorsun?
Se ele queria que eu estivesse aqui então porque não podes tu fazer o mesmo?
O zaman hiçbir şey yapmam. Eğer sen ve ben ayrılacaksak...
Então não o farei, se isso significa que tu e eu...
- Charles hâlâ sen ve Johnny'i bilmiyor.
O Charles ainda não sabe acerca de si e do Johnny.
- Sen ve Johnny bulamayacaklar demiştiniz.
Tu e o Johnny disseram que não o encontrariam.
Sen ve Johnny yakınsınız.
Coates. A senhora e o Johnny são chegados.
Sence, sen ve kardeşin demiryolu yapabilir misiniz?
Acha que consegue construir uma via-férrea... o senhor e o seu irmão?
sen de kutsan ve takdis ol. Tanrı'nın sana bahşettiği halkı yönetmek
sede vós também ungida, abençoada e consagrada rainha dos povos que o Senhor vosso Deus
- Sadece sen, ben, Margaret ve Peter.
Só você, eu, Margaret e Peter. O quê?
Eve geldiğimde kimse yoktu ve yatak o kadar güzel görünüyordu ki, ayı ailesinin evine giden küçük kıza döndüm, sen Reagan olmalısın!
Ninguém estava aqui quando cheguei em casa, e a cama parecia tão boa, eu fui... Chiça penico, e você deve ser Reagan!
Sen ve Nick, anlat bakalım.
Tu e o Nick, conta-me tudo.
Bak, benim hayallerimde ilk dansımız..... sadece sen, ben ve hayatımızın en güzel anlarını yaşamamızla ilgiliydi.
Olha, eu sempre imaginei que a nossa primeira dança seria apenas você e eu tendo o momento de nossas vidas.
Sen ve Gary televizyonda harikaydınız.
Tu e o Gary estiveram bem na televisão.
Sen, ben, Linus ve Cameron bu akşam dışarı çıkıp biraz kafa dağıtalım, ne dersin?
Que tal tu, eu, o Linus, e o Cameron sairmos esta noite e descontrair um pouco?
Marketteyken sen ve market sahibi.
Tu e o gerente do supermercado.
- ve sen anı mahvettin.
- E tu estragaste o momento.
Zaman'ın bilinç sahibi olduğunu ve düşünmek için Jennifer gibi Önemliler'e ihtiyaç duyduğunu sen söylemiştin.
Disse-nos que o tempo é consciente que precisa de Primários como a Jennifer para pensar.
James Cole bir yanlışa bile sadıktır. Sen ve Deacon mı?
O James Cole é excecionalmente leal.
Eski kocan, en büyük müşterinin yük gemisini kuşatıyor, ona dava açabilmek için. Ve sen hiç kuşkulanmadın öyle mi?
O teu ex está a fechar o cerco de modo a processar o teu maior cliente, e tu não fazes a porra da menor ideia?
Dinle beni, ben bir bahane uyduracağım ve sen de...
Vou inventar uma desculpa, e o que tu...
Arkadaşlar, sen ve Mills öylesine atış yapıyorsunuz değil mi Mills?
Rapazes, tu ou o Mills, andaram aos tiros. Não foi Mills?
Sen Karen Allen'sın ve ben masanın altında sızan şişman Nepalli adamım.
És a Karen Allen e eu sou o nepalês gordo que acaba debaixo de mesa.
Benim yakışıklı, kusursuz ve muhteşem oğluma bak sen.
Cá está o meu filho bonito, perfeito e incrível!
Sen tanıdığım kendine en güvenen çocuksun ve bu her zaman çok seksi gelen bir şeydir.
És o miúdo mais auto-confiante que já conheci, e isso é sempre sexy.
Bu, sen ve Steve'le ilgili.
Isto é sobre você e o Steve.
En başta sen ve Pilcher'ı destekleselerdi iş bu noktaya gelmezdi.
Se eles vos tivessem seguido, a ti e ao Pilcher, desde o início, isto nunca teria chegado a este ponto.
Tatlım ben bu işi sen Ken ve Barbie'nin cinsel organları var mı diye düşünürken bile yapıyordum.
Querida, eu já andava a fazer estas merdas quando tu ainda pensavas porquê o Ken e a Barbie não tinham órgãos sexuais.
Ve sen de öğrenim kredin ve büyük annenin sağlık masrafları ile - zar zor geçiniyordun.
Entre pagar o empréstimo de aluno e as contas médicas da sua avó, mal se safava.
Sen de şüphelendin ve onu araştırması için Duene'ni işe aldın.
Suspeitou de algo e contratou-o para a investigar. Isso não é ilegal.
Demek istediğim yanında bir araba varken, araba hoplayıp duruyor ve sen sesler duyuyorsun.
Queres dizer que não gostas quando o carro perto do teu vai para cima e para baixo e ouves alguns gemidos?
Sen ve Henry hafta sonu için hazırlandınız mı?
Tu e o Henry combinam ainda para o fim-de-semana?
Ve sen hala o havlamaların, köpek gözyaşlarının gerçekliğine mi inanıyorsun.
E continuas a acreditar que esse rafeiro foi dado.
Sen ve Leslie ne kadardır beraberdiniz?
O senhor e a Leslie estiveram juntos quanto tempo?
Gilda # Rita, Major ile yatmış sen bunu öğrendin, yüzleştiniz tartıştınız, tartıştınız, tartıştınız ve Gilda kovuldu.
A Gilda barra Rita dormiu com o Major, tu descobriste, confronto, discussão, discussão, discussão, Gilda para a rua.
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
sen ve sen 59
sen verdin 16
sen ve 22
ve onun 18
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve o 216
sen ve ben mi 22
sen ve sen 59
sen verdin 16
sen ve 22
ve onun 18
ve ona 35
ve onu 25
ve onlar 24
ve o 216
ve ondan sonra 16
ve o da 33
ve orada 42
ve ölüm 16
ve o zaman 18
okay 54
opera 37
önce 471
ömer 50
orleans 20
ve o da 33
ve orada 42
ve ölüm 16
ve o zaman 18
okay 54
opera 37
önce 471
ömer 50
orleans 20