Superficial Çeviri Portekizce
839 parallel translation
- Ufak bir sıyrık sadece.
- É só superficial.
Yarası ağır değil.
- Não, a ferida é superficial.
Yara kötü değil.
É superficial.
Yüzeysel bir şekilde.
De uma forma superficial.
Hepsi yarım yamalak bir eğitim alır.
Têm uma educação tão superficial.
Dere tepe kazar dururlar sonra nefes nefese buraya koşarlar, ellerinde de pırıl pırıl külçeler olur.
Arrancam a terra superficial a 10 colinas sinuosas, depois chegam aqui ofegantes, carregados de pepitas... grandes, brilhantes e luzidias.
Yüzeysel birşey.
É superficial.
Her türlü sulu duygusalığa kapılmayı reddederim.
Recuso-me a entrar em qualquer tipo de sentimentalismo superficial.
- Ama bu fevkalade.
Extraordinário. Superficial.
Hayır. Yüzeysel bir şeklide eğlendirmek konusunda yetenekli... Ama gerçekten yetenekli mi, hayır.
Talento divertido e superficial, sim, mas profundo e importante, não.
O çok sığ biri.
Ele é superficial demais.
Bu tesise şöyle bir bakınca bile ormana en yakın barakaların 104 ve 105 numara olduğu görülüyor.
Um olhar superficial sobre o composto mostra-nos que as cabines 104 e 5 estão mais perto do bosque.
- Ufacık bir tırmık canım.
- É só uma ferida superficial, céus.
- Kurşun sadece sıyırıp geçmiş.
- Foi superficial.
Ama bilin ki bu yüzeysel.
Mas, sabem, é superficial.
- Hayır, ciddi bir şey yok, sadece bir sıyrık.
- Não, nada de mais, é superficial.
Ölümleri sadece yüzeysel.
A morte deles é apenas superficial.
- Çok yüzeysel bir tavır takınıyorsun.
- És tão superficial.
Sol taşakta sıyrık var.
Abrasão superficial do testículo esquerdo.
Sadece bir yara.
É só uma ferida superficial.
- Ben çok sığ ve boş kafalıyım hiçbir konuda fikrim ve söyleyecek ilginç bir şeyim yoktur.
Eu sou muito superficial e oca, não tenho ideias e nada de interessante para dizer.
... bir stok sayıcısın!
e superficial!
- Aslına bakacak olursan çok yüzeysel biri.
- Lá bem no fundo, ele é muito superficial.
Yüzeysel bir yara, önemli değil.
É uma ferida superficial, nada mais.
Doktor yüzeysel bir yara olduğunu söyledi.
O doutor disse que é uma ferida superficial. - Que bom!
Yüzeysel bir yara.
Ferida superficial.
Mars'ın toplam yüz ölçümü Dünya'nın karasal yüz ölçümü ile aynıdır.
A área superficial de Marte é exactamente, igual à área continental da Terra.
Bu yıldızlar bize en yakın yıldız kümelerinin en parlak üyelerini kapsar.
O que vemos à noite é apenas uma mera visão superficial, das estrelas mais próximas, e o brilhar distante de algumas estrelas mais afastadas.
Kurşunları mucizevi yaralarla atlatan başkan birazdan halka seslenecek.
O Presidente, que sobreviveu às balas só com uma ferida superficial, fará um comunicado à nação daqui a pouco.
# Denizin en dış kısmıdır ve rüzgarın tokadını yer durur.
É a parte mais superficial desse oceano, agitado pelo vento.
Frank Sinatra "Benim Yolum" u söylerken, sen "Hadi Gelişigüzel Bir Şey Yapalım" ı söylüyordun.
Frank Sinatra cantou "My Way... e tu cantas" Vamos fazer algo barato e superficial. "
"Kişisel görüntüye önem vermek yapmacılıktan da öte."
"Cuidar do aspecto pessoal não é apenas superficial,"
Ve Richard'ın tüm şehir kulüpleri, ev projeleri, iş meseleleri yüzeysel konular.
E a vida do Richard country clubs, decoração de interior e jantares é demasiado superficial.
Sadece bir sıyrık, ama dikkatli olmak gerek, çabucak uzaklaşalım.
- Fizeste os possíveis, John. - O ferimento é grave? - E superficial.
Evet, bebek, sıyırdı geçti.
- Claro. Foi superficial.
Sığ kalmak istiyorsan Amanda Jones'u ara.
Se queres algo superficial, chama a Amanda Jones.
Doktor haklıydı. Ben sığ bir adamım.
Então a doutora tinha razão, eu sou um homem superficial.
Solunumu yüzeyel, nabzı düzensiz, ama daha fazla erteleyemeyiz.
Respiração superficial, batimento irregular, mas não podemos adiar.
Elbette güzelliğin görüntüden ibaret olduğunu herkes bilir.
claro que toda a gente sabe que a beleza é superficial. As aparências não são eternas.
Gülümsemem sadece yüzümde.
O meu sorriso é só superficial.
Eninde sonunda, bizim için nelerin gerçek, derin ve kalıcı olduğunu ve nelerin anlık keyiflerden ibaret olduğunu idrak ederiz.
Percebemos o que é verdadeiro, profundo e duradouro... e o que é um prazer superficial do momento.
Bu derin kişilik anlamına gelmez ki. Yani, temelde, ben mutlu bir insanım.
Isso não quer dizer que não sejas superficial.
Hayır, hayır, Wendy, onlar yüzeysel.
- Não, Wendy, é superficial.
Yüzeysel bir yara.
Uma ferida superficial.
Büyük resim ile ilgili, ilişkimizin ne kadar yüzeysel olduğu ile ilgili.
Sobre o plano geral. Como nossa relação é superficial.
Maalesef çok yüzeysel bir toplumda yaşıyoruz.
Infelizmente vivemos numa sociedade muito superficial.
Eger burada yüzeysel ya da maddeci oldugumu düsünen varsa gitsin McDonald's'da is bulsun. Çünkü ait oldugu yer orasi!
E se alguém aqui pensa que sou superficial e materialista... vá arranjar um emprego no McDonalds, porque é onde vocês deviam estar!
Numara yaptığında söylememi istemiştin hani. Yapıyorsun.
Pediste-me para te avisar quando fosses superficial.
Ulusal Bilim Akademisinden gelen en sonuncusu basbayağı taslak.
Nacional de Ciências, são todos um bocado superficial.
Sorun yok, derin değil.
- Está tudo bem, é superficial.
Pekala, sadece bir sıyrık, sarsıntı yavaş yavaş yok oluyor.
É superficial e o inchaço vai acabar por desaparecer.