Tamamen öyle Çeviri Portekizce
270 parallel translation
- Tamamen öyle!
- Exacto.
Tamamen öyle.
Foi isso.
- Tamamen öyle.
- Claro.
Sanırım yanıldım yanlış kapıdan girince... Tamamen öyle, efendim.
Acho que me enganei na porta.
Tamamen öyle.
Exactamente.
Tamamen öyle, dedektif.
Sem dúvida, Inspector.
- Tamamen öyle.
Bastante.
- Tamamen öyle.
- Isso mesmo.
- Tamamen öyle.
Exactamente.
Bence tamamen öyle değil.
Não necessariamente.
Tamamen öyle.
É isso mesmo.
Evet, tamamen öyle.
É o que parece.
Soğuk olduğunu söylemezsin ki. Bu tamamen öyle olmadığını gösterir.
Não podes dizer que estás "descontraída." Isso nega logo tudo.
Tamamen öyle.
Com certeza.
Hayır, tamamen öyle değil abi.
Espera, não é assim por nada, irmão mais velho.
- Tamamen öyle.
- Exacto.
- Öyle mi söyledi? - Seni tamamen unutacağını söylemiştim.
O Horace esteve longe de ti durante uns tempos?
Benim için hiçbir anlamı yoktu en azından öyle sanıyordum. Bütün olayı tamamen unutmuştum.
Esqueci-me por completo do assunto.
O öyle biri ki kesinlikle... Demek istediğim tamamen kendi ayakları üstünde durabilen biri.
Ele é uma pessoa totalmente... totalmente independente.
Fakat titreyen eller etkiyi tamamen yok ediyor, öyle düşünmüyor musun?
Mas as mãos a tremer, contradizem isso, não achas?
Yani sizin bildiğinize göre, bu adam tamamen normal genç bir adam, öyle mi?
Ao que sabe, este é um jovem normal?
Tamamen durana kadar öyle kalacak.
E ficará assim até falhar.
Tamamen dürüst olmam gerekirse, ruhu olan kadınları severim. Öyle mi?
Para ser sincero, Sra. Fawlty, gosto de uma mulher com personalidade.
Mevcut koşullar altında, çok geçmeden... uzun süredir ödenmemiş borçlardan dolayı size karşı... sayısız ilam çıkarılacaktır. Elinizdeki kaynaklar tamamen tükenmiş durumda... öyle ki... bir şilininiz bile yok.
Pois dadas as circunstâncias presentes... não faltarão queixas contra vós... por dívidas há muito por pagar... e o vosso crédito anda tão por baixo... que não podereis... pedir nem um xelim.
Öyle bir şey yok tabii. Tamamen farazi bir olay.
- Não, mas é puramente hipotético.
BU yaptığım tamamen yasa dışı. Öyle bir ruh halindeyim ki, her türlü mantığa karşı koyabiliyorum.
Não era regra, mas estava em um estado mental que excluía qualquer tipo de lógica.
O tamamen emin ellerde, öyle değil mi, KITT?
É claro que ela vai estar em boas mãos, não é, KITT?
Öyle görülebilir ama tamamen güvensizdi.
É, podia parecer ser assim. No entanto era uma pessoa terrivelmente insegura.
Şey, tamamen yanlış mixlendi, öyle değil mi?
Embora, claro, seja verdade. - Foi mal misturado.
Hayır.Yani, hayır demiyorum.Tamamen değil, öyle demiyorum.
De todo. Não estou a dizer isso. Warren.
Evet, öyle. - Pekala, ben tamamen iyiyim.
- Bem, já tenho seguros.
Pekala, onu yeryüzünden tamamen silmek, öyle mi?
Muito bem, tire-o da face da Terra, certo?
Öyleyse artık tamamen ileriye bakıyorsunuz. - Öyle umuyoruz.
Então, o futuro é a todo o vapor?
- Bu tamamen sana bağlı, Jesse, öyle değil mi?
Bem, isso depende só de você Jesse, não é?
Yani, tamamen hazırsın, öyle mi Aubrey?
Então, está tudo pronto, Aubrey?
"Süper hızlandırıcı" adını verdikleri çığır açan bir cihaz kullanıyorlar. Ancak, halkın protestoları öyle büyüktü ki Hükümet bugün bu projeyi tamamen kapatma emri verdi.
Eles estão a usar um superacelerador moderníssimo... mas o protesto da opinião pública foi tão grande... que o governo decidiu hoje interromper o projeto.
- İşleri tamamen yoluna koydun, öyle mi?
- Já tens as tuas jogadas planeadas?
Öyle görünüyor ki, tamamen farklı değiliz nihayetinde.
Parece que não somos tão completamente diferentes, depois disso.
Bu ondan beni Tahitiye göndermesini veya öyle bir şey istemek gibi değil ki... bu tamamen iş.
Não lhe estou a pedir que me mande para o Tahiti. Isto é apenas trabalho.
Köpek Adası tamamen güvenli olmasına rağmen Londra'nın çevresi maalesef öyle değil.
Embora a Isle of Dogs seja totalmente segura, os arredores de Londres não são.
Tamamen korkusuzdu ve benim de öyle olmamı istiyordu.
Um homem absolutamente destemido e queria que eu fosse como ele.
Bazı günler öyle hassas oluyorum ki her şeyi hissedebiliyorum. Bazen de tamamen hissizleşiyorum.
Há dias em que estou absolutamente vulnerável, em que posso sentir tudo, e outros, torno-me insensível.
İlişkimiz tamamen profesyonel anlamda, ve öyle de kalacak.
A nossa relação é e continuará a ser estritamente profissional.
Bunun bilinciyle bir şans için daha öyle çok dua ettim ki ölümün aydınlığıyla yaşam önüme serildi, tamamen değil ama sönük anılara karışmış kırıntılarla.
E nesse feito, uma oração tão sincera se ergueu, rogando mais uma oportunidade, O instinto mais bem iluminado pela morte, Que a vida foi obliterada, não inteiramente,
diyorlar ki, farkında olmalıymışsınız bu bir oyun ve siz de bu söz konusu oyuna kendi isteğinizle katılıyorsunuz öyle ya da böyle, garanti ediyoruz ki, ücret tamamen kardeşinizin size bir hediyesidir ve sizin memnuniyetinize bağlıdır.
Diz aí ter conhecimento da existência do "Jogo" e participar voluntariamente. E por aí fora. A nossa garantia :
Eğer öyle olmasa goldolcu dengesini tamamen kaybeder ve denize yuvarlanırdı.
Se não fosse, o gondoleiro perderia o equilibrio e caíria.
Adli Tıp Kurumunda Willow'un yaptığı ihlal tamamen kanuni, öyle değil mi?
A invasão da Willow ao sistema do Médico Legista, é completamente legal? - Claro.
Muhtemelen öyle olmasa bile o gemi silahlarını yüklediğin inanarak tamamen çizgiyi aştım.
Eu estava completamente fora de mim até mesmo se eu acreditasse que a outra nave estivesse carregando as armas, e que provavelmente não estavam.
Ve polisler tamamen kurallara uygun olarak... kendilerini korudukları halde mahkemeye çıkarıldılar. Bence kasette hiç öyle bir şey yoktu.
Penso que o vídeo não mostrou nada disso.
Ve görecek ki, şaşırtıcı şekilde tamamen özgün, en azından öyle gözükecek.
E vai descobrir, para seu espanto, que é verdadeira, ou pelo menos assim aparenta.
Öyle görünüyor ki, gizemli adamının işi batırmasından, tamamen sen sorumlusun.
E parece que és directamente responsável por ele. O teu homem misterioso fez asneira.
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyledir 296
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öylesiniz 29
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öylesiniz 29