Tüm istediğim Çeviri Portekizce
810 parallel translation
Biliyorum. Ama, Profesör, tüm istediğim Mina'yı bunların hepsinden uzaklaştırmak.
Eu sei, mas, Professor, tudo o que quero é levar a Mina para longe de tudo isto.
Tüm istediğim iyi bir iş, iyi bir gelecek ve benimle karıma yetecek büyüklükte bir ev.
Só quero um trabalho, um futuro e uma casa para mim e para a minha mulher.
Tüm istediğim Geiger'ın Sternwoodlarla ne alıp, veremediğini öğrenmek.
Só quero saber o que sabia o Geiger dos Sternwood.
Tüm istediğim, iyi zamanlar.
Bons tempos. É isso que eu quero.
Tüm istediğim onun yaşaması ki savaş eşit olsun.
Só peço que ela viva para que a luta seja justa.
Tüm istediğim bu.
Isto é tudo que eu peço.
Tüm istediğim de buydu.
Era só o que eu queria.
Tüm istediğim şey, gerçeğin ta kendisi.
Só quero a verdade.
Bunu dert etme. Sadece bir adamın ödemesini sağla, tüm istediğim bu.
Näo te preocupes, arranja um homem que pague, é tudo o que peço.
- Tüm istediğim adil bir dava.
- Só quero um julgamento justo. - Eu também.
Tüm istediğim bu.
É só isso que quero.
- Tüm istediğim şu Lektor.
- Tudo o que quero é a Lektor.
- Tüm istediğim...
- Tudo o que peço...
Tüm istediğim kolumu çıkarmadan tasmayla yürümeyi öğrenmesi.
Tudo o que quero que ele faça é aprender como andar com esta coleira... sem me arrancar o braço.
Şu mavi kurdelayı almaya yetecek kadar Dr... tüm istediğim bu.
Apenas o tempo suficiente para ganhar aquela fita azul, Dr... É tudo o que quero.
Tüm istediğim bana olan borçları.
Tudo o que quero é o que me devem.
Tüm istediğim paramı alana kadar beni rahat bırakmanız.
Só o que quero é que voçês me deixem em paz até eu chegar lá.
- Tüm istediğim bir yedi dakika daha.
Só preciso dos próximos 7 minutos.
"Tüm istediğim koca bir gemi" yi bilir miydin?
Sabe aquela... "Tudo quanto peço é um veleiro"?
Tüm istediğim koca bir gemi Uzaktan bakılacak bir yıldız
"Tudo quanto peço é um veleiro e uma estrela para o navegar."
Tüm istediğim viski içmek.
Só quero whisky.
Tüm istediğim geçici bir kimlik.
Só quero uma identificação temporária.
Tüm istediğim bu, Paul.
É tudo o que peço, Paul.
Tüm istediğim yeğenimin mutluluğu.
Só quero a felicidade da minha sobrinha.
Tüm istediğim bu.
É tudo o que peço.
Tüm istediğim özel yaşamdı. İmparator olmayı istemedim aslında, ama mecbur kaldım.
Tudo o que eu queria era uma vida privada... eu realmente não queria ser imperador, mas tive de ser.
Tüm istediğim hep buydu.
Isso é tudo o que sempre quis ser.
Tüm istediğim basit bir açıklama.
A sério. Tudo o que peço é uma explicação.
Tüm istediğim onunla bir saat geçirmek.
Só preciso de uma hora.
- Tüm görmek istediğim buydu.
- Era o que eu queria ver.
Tüm raporlar elime geçti ama sormak istediğim birkaç sorum daha vardı.
Obrigado. Tenho todos os relatórios... mas há mais alguma perguntas que gostaria de perguntar.
Pekala, tüm bilmek istediğim buydu.
Bem, é tudo o que queria saber. Obrigado.
- Tüm duymak istediğim buydu. - Biliyor musun, belki de yanıldım ve şans da aşk gibidir.
Só queria ouvir isso.
Tüm bilmek istedigim, emin olup olmadigin.
So quero saber se tens a certeza.
Tüm bir günü hep yapmayı istediğim şeyleri yaparak geçirdiniz.
Passou o dia todo a fazer as coisas que eu sempre quis fazer.
Bay Kelson... Onları almam sizce ne kadar sürer, önce... Yani demek istediğim, tüm bu bürokrasiden sonra.
Sr. Kelson... quanto tempo acredita que tomará... digo, depois de toda a papelada?
Sana tüm söylemek istediğim bu.
Isso é tudo que queria te dizer.
Bu dünyadaki tüm otellerden çıkış saatim... Çıkmak istediğim andır.
Não sabe que só os quadradões bebem gin Martinis com azeitonas?
- Tüm bilmek istediğim bir şey.
- Uma coisa, é tudo o que quero saber.
Tüm bilmek istediğim gerizekalı embesilin nerede olduğu.
Maldição. Só queria saber onde se meteu aquele imbecil.
- Opal Ann, tüm söylemek istediğim...
- Opal Ann, só queria dizer...
Adamlar adına vali yardımcısına ve size ifade etmek istediğim şey, müdür bey, ve öğretmene, ve diğer seçkin konuklara... ve oradaki tüm yasalara sadık insanlara... bütün bunların biz buradkiler için ne çok şey ifade ettiği.
Em nome dos homens, gostava de expressar ao vice-governador... e para si, diretor, e para a professora... e aos outros ilustres convidados... e a todos os cidadãos respeitadores da lei lá por fora... o quanto tudo isto significa para nós, aqui dentro.
Hayır, demek istediğim sana anlattığım tüm bu şey.
Não, depois destas coisas que te contei.
Tüm bilmek istediğim, gitmeye hazır olup olmadığımız!
Quero saber se, quando tivermos a tripulação, podemos avançar?
Hipnozla tüm yapabildiğim bazı insanları kendi isteklerine karşı davranmaya zorlamak demek istediğim yalnızca bazı insanları.
A hipnose só permite forçar certas pessoas a actuarem contra sua vontade. E só certas pessoas.
- Tüm bilmek istediğim bu.
- Era só o que eu queria saber.
Tüm bilmek istediğim de buydu, Oliver.
Isso é tudo que precisava saber.
- Bir litre petrol, tüm istediğim.
- Pelo menos, um balde de petróleo.
Şimdi tüm bilmek istediğim hangi ünlü film yıldızının adının "C" ile başladığı?
Tudo o que quero saber... é qual a estrela de cinema cujo nome começa por "C"?
Tüm istediğim bu.
É apenas isso que quero.
Demek istediğim burada oturup tüm bunları dinledik ama sen... bir tek kelimesini bile ispatlayamıyor musun?
Ouvimos tudo isto e não existe qualquer prova?