Tıpkı eski günlerdeki gibi Çeviri Portekizce
178 parallel translation
- tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Você e eu, como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Bem, parece-se com os antigos dias de trabalho.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, uçaklar arasında yakalıyorum seni.
Como nos velhos tempos, trocando de aviões.
Pancho, tıpkı eski günlerdeki gibi bir kez daha yardımını istiyorum.
Pancho, isto é como nos velhos tempos. Mais uma vez peço a tua ajuda.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece que isto voltou aos velhos tempos.
Tekrar beraber olmak çok güzel tıpkı eski günlerdeki gibi, ve kendimi şimdi çok daha iyi hissediyorum.
É estupendo voltarmos a estar as três juntas como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha?
Tal como nos velhos tempos, não?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como nos bons velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos.
Gelmemiş olurlarsa, sadece sen ve ben kalırız tıpkı eski günlerdeki gibi.
Se não chegarem, comemos sozinhos. Como nos velhos tempos...
Tıpkı eski günlerdeki gibi, öyle değil mi, Tigh?
Tal como nos velhos tempos, não é, Tigh?
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
É como nos velhos tempos.
Dışişleri Bakanlığı tıpkı eski günlerdeki gibi halinden çok memnundur.
Estrangeiros anda satisfeitíssimo, parecem os velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Será como nos velhos tempos.
" Tıpkı eski günlerdeki gibi.
" Foi como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Será como nos velhos tempos.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece ótimo!
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Se não é a semana dos regressos a casa...
Hepimiz bir yöne gidersek tıpkı eski günlerdeki gibi olur.
Se cada um for para seu lado será como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi!
É como nos velhos tempos!
Kolay olacak. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Será como nos velhos tempos.
Gördün mü, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Vês, é como nos velhos tempos.
O zaman tıpkı eski günlerdeki gibi olurdu.
Seria como nos velhos tempos.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Tal e qual como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Será como antigamente.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Tal como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como outrora tanto fizera
* Hey, birazcık "böl ve fethet" yapmaya ne dersin... * * tıpkı eski günlerdeki gibi?
Hei, o que você me diz sobre fazermos um pouco de "dividir e conquistar"...
Gideriz, tıpkı eski günlerdeki gibi...
Nós vamos, tal como antigamente...
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece mesmo os velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi değil mi?
Tal como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi konuştun.
pareces-te com a antiga Xena.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
Tal como antigamente.
Yine bir aradayız, tıpkı eski günlerdeki gibi.
- Cá estamos nós. Tal como os velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
É mesmo como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi Michael.
É como nos velhos tempos, Michael.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como os velhos tempos!
Tıpkı eski günlerdeki gibi. Ameliyat giysileri içinde, kesip biçiyorsun.
Tal como nos velhos tempos - tu de bata, a cortar e talhar.
Yardıma geldik. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Estamos aqui para ajudar, como nos velhos tempos.
Roy yine bir yol buldu. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Parece que o velho Roy se safou outra vez, como nos bons velhos tempos.
Evet, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Sim! - Como nos velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, Martin.
É como nos velhos tempos, Martinho.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Como nos velhos tempos!
Tıpkı eski günlerdeki gibi değil mi?
É como nos velhos tempos, não?
Eski günlerdeki gibi tıpkı yaptığım gibi, öğrendiğim gibi.
Tal como nos velhos tempos, como costumava, como fui ensinado.
Tıpkı... eski günlerdeki gibi.
Como nos bons velhos tempos.
Tıpkı eski günlerdeki gibi, ha? Nasıl gidiyor be?
Como nos velhos tempo, heim?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
Como nos velhos tempos, não é?
Eddie, tıpkı eski günlerdeki gibi huh?
Eddie, não parece os velhos tempos?
Sen. ben, annem Jake ve hindi. Tıpkı eski güzel günlerdeki gibi.
Tu sabes, tu, eu, a mãe, o peru, tal como nos velhos tempos.