Yaramaz Çeviri Portekizce
9,741 parallel translation
Biliyorsun, mürekkebi olmadan işe yaramaz.
- É inútil sem a tinha.
O artık işe yaramaz.
Isso já não vai funcionar.
Bahse girerim ağzından çıkanlarla grup evinde çok dikkat çekmişsindir, ama burada işe yaramaz.
Aposto que essa boca chamou muita atenção na família de acolhimento. Mas aqui isso não funciona.
Bu hiçbir işe yaramaz.
É inútil.
Hayır, işe yaramaz.
Não, isso não vai funcionar.
Eğer tel giyiyorsan artık işe yaramaz.
Se estiveres a usar uma escuta, é inútil agora.
- İşe yaramaz şeyleriz
- É tudo uma podridão
Kanyonda parçaladığımız ses yalıtımını onarmadan Achilles işimize yaramaz.
O "Achilles" é inútil para nós, até conseguirmos reparar o revestimento sonoro que estragamos nos desfiladeiros subaquáticos.
Bu ülkemde işe yaramaz.
- Não resultava no meu país.
Güçlerin burada bir işe yaramaz.
Os vossos poderes nada significam aqui.
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 yaramaz keskin nişancı beni öldürmek için hazırda bekliyor.
Quer dizer, há oito atiradores marotos prontos para matar-me.
- Beklemen bir işe yaramaz.
- Não vai funcionar.
Çünkü şu anda Avengers'daki Karadul gibi işe yaramaz birisin.
Porque neste momento és tão inútil quanto a Viúva Negra é para os Vingadores.
Hiç bir işe yaramaz bu.
tudo isto teria sido em vão.
Onun güçleri bizim üzerimizde işe yaramaz, biliyorsun.
Seus poderes não funcionam em nós, Sabes isso.
Buraya yaramaz çocukların uğradığını duymuştum.
Ouvi dizer que há muita rapaziada malcomportada por aqui.
Yaramaz çocuklara bayılırım. Özellikle de kendi insanım olunca.
Adoro rapaziada malcomportada, especialmente quando são o meu povo.
İşe yaramaz, Trent.
Não vai colar, Trent.
"Çok fazla işe yarar şeyin imalatı..." "... çok fazla işe yaramaz insanın ortaya çıkmasıyla sonuçlanır. "
"A produção de demasiadas coisas úteis tem como resultado haver demasiadas pessoas inúteis."
- Bu taramalar işe yaramaz.
- As imagens são inúteis.
Hayır, hayır. Aletler işe yaramaz.
Não, eles são maus.
Ama bir Humanich seni yakalarsa, hiçbir işe yaramaz.
Mas não vai fazer nada se um Humanich te ver.
Harita işe yaramaz!
O mapa é inútil.
İşe yaramaz.
Inútil.
Senin bu işe yaramaz patronunun işe yaramaz kokaini, işe yaramaz burnuyla çekmesi nasıl benim kabahatim oluyor ya?
É culpa minha se o teu chefe idiota enfia o nariz em cocaína?
yani kesinlikle Hail Mary olacağız, belki işe yaramaz, ama kardeşim hayatı için herşeyi yaparım, o zaman... eski usule bir şans tanıyacağız.
mas faço qualquer coisa para salvar a vida da minha irmã, então... vamos dar a velha tentativa.
İşe yaramaz.
Isso não ajuda.
- Yani o kadar da işe yaramaz değilmişim.
Sirvo para alguma coisa. Adeus, Tom.
- Edebilirsin. Ama bu hiçbir işe yaramaz.
- Muito bem, mas isso nada altera.
Bazen etrafından dolanmak işe yaramaz. Soruya cevap vermekten kaçınmak gerekir.
Às vezes, não pode contornar, então, fuja completamente à questão.
- Ya da yaramaz!
- Ou não!
- Adı Frank Sakamoto ve bu ülkenin en akademik kriptologu ve tamamen işe yaramaz biri.
O seu nome é Frank Sakamoto, é o principal criptologista académico do País, e tem sido completamente inútil.
Evet, beyinler aslında pek o işe yaramaz ama...
Não é exactamente para isso que servem os cérebros, mas...
Çok güzel harika birşey ama işe yaramaz.
É encantador e grandioso, e tal, mas não vai servir.
Finch, kanunlar her zaman işe yaramaz.
Finch, a lei não funciona sempre.
O demir makasları hiçbir işe yaramaz.
E esses cortadores de voltagem são inúties.
Bu sefer var ya... - Yaramaz bir şeyler olacak.
Desta vez, vem algo maroto na minha direção.
Kahretsin, bu nasıl işe yaramaz?
Raios. Como é que não funcionou?
- Bu bir işe yaramaz ki.
- Isso não ajuda nada.
Bu nasıl işe yaramaz?
Como é que isso não funcionou?
Ölü hali işlerine yaramaz.
Não serve para eles.
O artık bir işe yaramaz.
Isso já não é suficiente.
İşe yaramaz mı bu?
Conveniente, não acham? Pelo amor de Deus!
Bu süveter hiçbir işe yaramaz.
O colete de malha é literalmente inútil.
Bu şey üzerinde işe yaramaz!
Não vai funcionar nesta coisa!
- İşe yaramaz.
São calças.
- İşe yaramaz lanet şey!
Esta coisa é inútil.
İşe yaramaz.
Foi mal.
Sorgu odası işe yaramaz.
Um interrogatório não funciona.
Adam tam bir işe yaramaz.
É um desastre completo.
Bu işe yaramaz.
Isso não vai resultar.