English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ç ] / Çıktım

Çıktım Çeviri Portekizce

15,552 parallel translation
Oraya çıktım, başardım ve artık Olimpiyat şampiyonuyum.
Fui lá, cumpri e agora sou campeão olímpico.
İşten erken çıktım.
Saí mais cedo do trabalho.
Işıkları kapadım, Dışarı çıktım.
Eu não vou mentir, assustei-me.
Ben de değerli her şeyi alıp evden çıktım.
Então agarrei tudo o que tinha valor e consegui sair de lá.
Keşke sana yardımcı olabilsem dedektif fakat ben o oyundan çıktım artık.
Gostava de poder ajudá-lo, Detective, mas estou fora desse jogo.
O kadar aceleyle çıktım ki kimliğimi yanıma almayı unutmuşum.
Receio que tenha saído à pressa e esqueci-me da minha identidade.
Yürüyüşe çıktım.
Fui fazer uma caminhada.
Dalgalar çok büyüktü, altına girdim, o kadar karanlık, siyah ve soğuktu ki... ama birden bedenimin dışına çıktım.
Eram demasiado grandes e senti-me a afundar e tornou-se muito escuro, negro e frio, e de repente eu estava fora do meu corpo.
Onlardan önce çıktım ama gelmeleri uzun sürmez.
Consegui um bom avanço, mas não vai durar muito.
Bakalım. Cal'ın ofisinden saat 21'de çıktım. Güvenlik eve 22'de gidiyor.
Vejamos, saí do escritório do Cal às 21h, o segurança sai às 22h.
Her zaman senin ulaşmak istediğin hedefe giden yolda önüne çıktım.
Em tudo o que quiseste fazer eu meti-me no meio.
İçmediğini sanmıştım ve onunla çıktım ama öyle değilmiş.
Pensei que ele estava sóbrio e saímos, mas não estava.
Bir yıl önce ciddi bir ilişkiden çıktım ve o zamandan beri ara sıra öylesine birkaç kadınla çıktığım oldu.
Acabei de sair de uma relação séria há cerca de um ano e desde então tenho saído casualmente com algumas mulheres.
Ayrıca çıktılarım nerde?
Onde estão as minhas cópias impressas?
Uzmanlarımız da o çatıya çıktılar ve bulamadılar.
Os nossos especialistas estiveram no telhado e não os encontraram.
Tüm bu Yahudi Soykırımı hikayesini çok bıktırıcı buluyorum.
Acho que o conjunto da história do Holocausto é totalmente chato.
Ona sormadım bile, okulda merdivenlerden çıktığını gördüm.
Nem lhe perguntei. Fui à escola, vi-o subir as escadas.
Herkes çıkıp tepenin oraya gitmişti ve babamla baş başa kaldık, yumruğumu sıktım, o bunu gördü bana daha çok kızdı, "Bana vuracak mısın?" dedi.
Todos saíram e foram para o lado do monte. Eu e o meu pai ficámos frente a frente. Fechei os punhos e ele viu.
Bitirdim. Sporda yapacaklarım için çıktığım bu yolu bitirdim.
Fiz o que me propus no desporto.
Öfkeleri acıları ile büyüdü ve bu protesto sembolü, her yerde karşımıza çıktı.
Então, não és uma má aluna, apenas, uma tutora medíocre.
Birisi için yaptığımı nereden çıktın?
O que te leva a pensar que estou a construí-la para alguém?
En son kahve içmeye çıktığımda, McDonald's'ın arkasında oral yapmıştım.
A última vez que fui a um café, fui fodida no lado de fora do McDonald's
Dışarı çıktığımda, Bir sürü çığlık duymaya başladım.
Disse : " Sai da merda da cama. Sai...
Kutuda 57 tane el çıktım vardı.
Devia ter deixado o Batman violar-te. " Eu disse isso.
Dışarı çıktığımızda, yaşlı insan şeyleri yaparız. Ben ve arkadaşlarım bir salona gittiğimizde, bakın bu gerçek hikaye.
O meu amigo Joey diz : "Têm sorte por não termos uma mesa de pingue-pongue, porque se tivéssemos, eu dava cabo de vocês todos."
Dedim, "Teşekkürler." Hızlıca çıktım. Tek bir şey söylemedim.
Um dos momentos mais desconfortáveis da minha vida foi quando tive de passar por 13 pessoas que foram informadas de que iam morrer e eu fui escolhido para viver.
"Aynı sizin gibi." ve yürüdüm çıktım.
Tenho imensas histórias destas.
"Çıktığında seninle resim çekilmek istiyorum." Anında ayağımı kaldırdım.
"Se não conseguir ver os meus pés, ele vai-se embora."
Kaza raporlarından bir şey çıktı mı?
Agora, encontraste alguma coisa nesses relatórios de acidentes?
Ne uğruna? Bu ülke için nelerimi feda ettiğimi biliyor musunuz? Her gün dışarı çıktığımda aldığım riskleri biliyor musunuz?
Sabe o que tenho dado a este país, os riscos que corro todos os dias quando estou lá fora?
Samaritan ajanları birden karşımıza çıktı.
Os agentes do Samaritano, apareceram do nada.
Yakın zamanda yurtdışına çıktın mı?
Viajou para fora do país recentemente?
- Bir şey çıktı mı?
Conseguiste alguma coisa?
Yola çıktığımızda sakinleşti.
Acalmou-se na viagem.
Ne sorunun çıktı emin değilim ama ben takmazdım.
Não sei porque te preocupas.
- Patlamadan sağ mı çıktı diyorsun?
- Acha que ela sobreviveu à explosão?
Çıktığım herkes burada.
Estão cá todos com quem andei.
- Yola çıktığımızda Tarım İstasyonu bunun üç katı sayıdaydı.
- 63. A Estação de Agricultura saiu de órbita com o triplo do número.
Meclisin önüne çıktığım halimden bile iyi şu an.
Ainda é melhor do que eu era antes do meu conclave.
Emindin. Becca uzaya çıktığında sabit kalmıştım.
Sabia que a Becca tinha ido ao espaço.
Becca uzaya çıktığında sabit kalmıştım.
Tenho a certeza que a Becca foi para o espaço.
Kalabalıkla çıktın sandım.
Pensei que tivesses saído.
Önerilere açığım ama tüm ipuçlarımız boş çıktı ve o çocuklar tanıkları kurtarabilecek bir şey biliyorsa, peynirli makarnayı ocağa koyup şu evcilik oyununu başlatalım derim.
Estou aberto a sugestões, mas as nossas pistas arrefeceram e se estes miúdos sabem de algo que possa salvar aquelas testemunhas, ponhamos a carne toda no assador e que comece a festa.
Bilgisayardan bir ipucu çıktı mı?
Alguma pista no computador dele?
Önemli olan, onlarla nasıl başa çıktığımız.
O que interessa é como lidamos com eles.
Senden istediğim Greg Knox'un telefon izinden bir şey çıktı mı?
Queria saber se encontraste algo na busca ao telemóvel do Greg Knox.
Baban, o gün balığa çıktığımızda.
O teu pai, quando fomos pescar com ele.
Hayır, erken çıktım.
Não.
Bu çok ilginç olurdu. Ama enfeksiyon testi yaptım ve sonuç negatif çıktı.
Isso seria interessante, mas fiz-lhe o teste e deu negativo.
Onu tanımıyorduk ama iyi biri çıktı.
Não a conhecíamos e até é uma boa pessoa.
Ağzına tıktığınız şeyi çıkarmanız lazım.
Tirem-lhe a mordaça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]