Çıktın Çeviri Portekizce
16,606 parallel translation
Ben onları taşıdıktan üç gün sonra ortaya çıktın.
Apareceste três dias depois de eu os ter mudado.
Fakat sonra siz ortaya çıktınız ve şok dalgası atabilen kanlı canlı bir ucube görmüş olduk.
Mas, depois, todos vocês estavam lá. E podemos ver uma aberração verdadeira a disparar uma onda de choque.
Odandan nasıl çıktın?
Como saíste da tua cela?
- Odadan çıktın yani?
- Portanto, saíste do quarto?
Çetin müşteri çıktın.
Não é fácil de contentar...
Nasıl çıktın buraya?
Como fizeste isso?
- Çetin ceviz çıktın, Audrey.
És uma cabra durona, Audrey.
25 yıldan beri hapishanenin karşılaştığı en zor günde çıktın gittin.
Abandonaram o trabalho no dia mais importante da prisão em 25 anos.
Duvarın dışına kaç kez çıktın?
Já saíste quantas vezes para lá dos muros?
Hava almaya mı çıktın?
- Vais passear?
Orduya katıldın, yurtdışına çıktın.
Tu entraste para o exército, estiveste no ultramar.
Hiç ülke dışına çıktın mı?
Já saíste do país?
sevgili Bayan Ross, beni dışarıda bırakmak istediniz, ve "Venere Bella" aryası başlamadan aceleyle çıktınız,
Minha querida, Mna. Ross, você tentou prender-me, e depois, deixou o espectáculo imediatamente antes da "Bella Venere", a ária muito antecipada de Cleópatra.
Amma taşaklı çıktın.
Rapaz, tu tens coragem.
Bir anda deli gibi çıktın gittin tıpkı günü kurtaracak bir süper kahraman gibiydin.
Saíste daqui como um louco, como se fosses um super-herói.
Sara'dan daha bebek çıktın sen de.
És mais bebé do que a Sara.
Siz sulular kontrolden çıktınız.
Vocês galinhas tontas estão fora de controlo.
Laboratuvardaki çocuklar sıkı çalıştı, sonra bir de patlamadan siz çıktınız.
O laboratório fez horas extra para isso. E achámo-los no meio da explosão.
Nereden çıktın Cole?
De onde é que vem, Cole?
- Çıktığını bilmiyorduk.
- Não sabíamos que tinha saído.
Bu hepimizin aynı yerden çıktığını sembolize ediyor eşcinsel, transseksüel, siyah, beyaz, mor falan filan işte.
O facto de virmos todos do mesmo sítio é simbólico. Gays, heterossexuais, transexuais, brancos, pretos, roxos, sabes?
Herkesin herhalde merak ettiği bu fırtınaların niye şimdi çıktığı.
Todos devem estar a perguntar-se por que essas tempestades estão a acontecer.
Beş yıldan beri ilk köpsırganın çıktığı Presscott, Arizona'daki Astro-X merkezinden canlı yayındayız.
Estamos ao vivo na sede da Astro-X, em Prescott, Arizona, onde ocorreu o primeiro ataque de Sharknado há 5 anos.
Stafford'ın kalkan hesapları nasıl çıktı?
E os cálculos do escudo térmico do Stafford?
Adamın söylediği herşey doğru çıktı.
Tudo aquilo que o homem me disse acabou por ser verdade.
Emma'nın üvey kardeşi olduğu ortaya çıktı.
Descobriu-se que ela afinal era meia-irmã da Emma.
Hatta İkinci Cins'teki birçok yeni yorum sonradan oluştu. Bu yorumlar çalışmaları geleneksel ikili cinsiyet anlayışını güçlendiren meslektaşına karşı olarak çıktı.
No máximo, a semiótica concebida em "O Segundo Sexo", foi formulada depois, em oposição a um colega, cujo trabalho reforçava o binarismo de género tradicional.
Olmaz. Nereye çıktığını bile bilmiyorsun.
Nem sequer sabes para onde isso vai.
Sen... -... pek bir ısrarcı çıktın be.
Tu és persistente.
Polis zabıtlarına göre görgü tanıkları çığlıkları duymuşlar, ama kimsenin odadan çıktığını görmemişler.
Segundo o relatório da Polícia, as testemunhas ouviram gritos, mas não viram ninguém a sair do quarto...
Elbette, ama adamın hiç iz bırakmadan nasıl o odadan çıktığına açıklık getiremezsek bunun bize bir faydası olmaz.
Certo, mas de nada serve se não explicarmos como saiu do quarto sem deixar rasto.
Her şey gerçekten onun başının altından çıktıysa buna karşılık, sizin o çocuğu kurtarmak isteyeceğinizi düşünüyor insan.
Se tivesse sido ela a instigadora, você teria provavelmente salvo o rapaz.
Tünel konusunda haklı çıktığını söyle.
Apenas diz-lhe que ele estava certo sobre os túneis.
Scott'a haklı çıktığını söyle.
Diz ao Scott que ele estava certo.
Haklı çıktığını söyledi.
Ela disse que estavas certo.
Çıktığımız zaman da herkes sistemin voltaj düşüklüğü yüzünden yeniden başladığını düşünecek.
E quando nós sairmos de lá, todos vão apenas pensar que foi um reiniciar do sistema de segurança por causa de uma falha de energia.
Evet, kız arkadaşın,... "Ölümcül silah" diye Kaplumbağa'ya 1'den 4'e kadar saymaya karar verince, işler biraz yolundan çıktı.
As coisas desandaram quando a tua namorada decidiu dar uma de'Lethal Weapon'contra o Turtle.
Nasıl çıktığını hatırlıyor musun?
Consegues lembrar-te como saíste de lá?
Pişman olacağım tek şey, senin ne kadar kontrol dışına çıktığını geç farketmem ve terk ettiğini unutman.
A única coisa que lamento foi não perceber quão descontrolada estavas. E podes esquecer a ideia de ir embora.
Ameliyattan çıktığın an buradaydım ben.
Eu estava aqui no momento em que te trouxeram da cirurgia.
Thea Felicity'nin ameliyattan çıktığını söyledi.
A Thea disse que a Felicity saiu da cirurgia.
Yemeğe çağırmak için üst kata çıktığımda orada olmadığını gördüm.
Subi as escadas para trazê-lo para jantar, e ele desapareceu. Desapareceu.
Bu inanılmaz bir teknoloji kendi ses dalgalarını okuyor ve onları, çok kanallı dijital bir çıktı olarak işliyor.
Essa tecnologia é extraordinária. Lê a tua emissão de voz e então processa-a numa saída digital.
Dinle. Reiter'ın adamları sayıca üstün. Silahımız var, ama onların da silahları var bu yüzden oraya çıktığımızda öldürmekte tereddüt edemeyiz, anladın mı?
Somos poucos contra muitos, temos armas, eles também, quando formos lá, não podemos hesitar em matar, percebeste?
Günün birinde, bana buraya nasıl girip çıktığını anlatacaksın.
Um dia destes, vais dizer-me como entras e sais daqui.
Bay Seldon, ne iradesiz bir pislik çıktın sen de.
Seldon, seu verme fraco.
Adamlarım çaldığınız malları ormanda aramaya çıktılar fakat siz arkadaşlarınızla ölmeyi tercih etmediniz.
Os meus homens estão à procura das minhas propriedades, mas escolheste não morrer com eles.
Thea'nın sevgilisiyle birlikte şehir dışında çıktığını söylemiştin hani?
Achei que tinham.
Üzgünüm, cevabınız yanlış çıktı. Yarıştığınız için teşekkür ederiz.
Lamento, está incorrecto.
Dışarı çıktığınızda Beklerken servisin gelmesini
E quando saírem Para esperar pelo autocarro
Captain Bay Seavers'ın kan tahlilinden silikatlı mineraller çıktı.
Capitão, a análise ao sangue da Mna. Seavers revela traços de silicato.