English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ş ] / Şuradaki

Şuradaki Çeviri Portekizce

5,735 parallel translation
Şuradaki Mart'ın sağ kolu.
Aquele deve ser o braço direito do Mart.
Şuradaki güzel bir parçaymış.
Que peça maravilhosa.
Şuradaki kadın, dün gece barda çalışmış.
A mulher ali trabalhou no bar, ontem à noite.
Rudy, şuradaki Bay Mutlu konusunda endişelenmem gereken bir şey var mı? Bir de bilirsin, DRN'ların yetkisinin -
Rudy, tenho de me preocupar com o sr. Feliz, e o motivo que os DRNs foram...
- Şuradaki galiba.
- Acho que é aquela.
Koyun derileri şuradaki ahırda.
A pele das ovelhas está em cima do alpendre.
Biliyor musun, şuradaki rastalıyla iyi geçinirdim bence ama futbol topunu tutan tam bir pislik gibi.
Eu dava-me bem com aquela dos dreadlocks, mas a que tem a bola de futebol parece uma estúpida.
Şuradaki mor renk olan.
É aquela roxa.
Şuradaki monitörde efendim.
É neste monitor, senhor.
Şuradaki beyefendiyi görüyor musun?
Estás a ver aquele senhor ali fora?
Şuradaki MRF-1080.
Esta é a MRF-1080.
Şuradaki tabelayı okuyabilir misiniz?
Consegue ler o que está ali?
Nispeten şuradaki Marty gibi değilim.
Comparativamente falando... não sou como o Marty ali.
Bir tanesi tavan penceresinden, bir tanesi şu adamın ekranından gelerek şuradaki Bay Şanslı'ya isabet etmiş ki şuradaki duvara isabet etmiş sonra.
Um pela clarabóia, um pela tela daquele rapaz, e outro no Sr. sortudo aqui, que fragmentou na parede.
Yani diyorsun ki tek bir mermi şuradaki tavan penceresinden gelmiş metro boyunca bir şekilde sekmiş, sonra da mucizevi bir şekilde, tanıklara göre "Beni öldürecekler." diye bağırıp bir yandan çığlık atarak kaçan adamın göğsünde bir delik mi açmış?
Estás a sugerir que uma bala entrou pela clarabóia, fez ricochete pelo metro e milagrosamente acertou um tipo no peito, que, segundo testemunhas, corria enquanto gritava "vão me matar"?
Şuradaki adam için mi çalışıyorsunuz?
Você trabalha para aquele indivíduo?
Şuradaki kanı biraz çekin.
Preciso de alguma aspiração aqui. Como é que está a pressão?
Şuradaki bana benziyor.
Este é parecido comigo.
Şuradaki odaları kontrol edin.
Procurem naquelas salas ali.
Şuradaki tepeler var ya.
É muito bom? Aquelas montanhas ali...
Bunlar şuradaki maymun dostumuza enjekte ettiğim sana ait reseptörler.
Estes são os teus receptores, os quais injectei ali no nosso amigo primata.
Bu taş, şuradaki dev krateri yaratan göktaşının ufak bir parçası, idealdi.
Este é um dos fragmentos daquele que fez esta cratera gigante... É o ideal.
Şuradaki küçük kırmızı yağ lekelerini su çıkartamamış.
Este óleo com respingos vermelhos? Não saiu com a água.
Çünkü silahların gecikmesinden sorumlu olan o. O. Şuradaki yaşlı kadın. Kaşları çatık kalmış olan.
- Ela, aquela mulher mais velha com o olhar severo.
Ben, şuradaki ikisi ve buradaki Bige da kuzen.
Eu, aqueles dois, e o Bige é nosso primo.
Şuradaki de benim. Kendimi de koydum.
Sou eu, também pus aqui a minha foto.
- Şuradaki kızın senin vampir olmanla alakalı konuştuğunu duydum.
- Ouvi aquela rapariga falar que tinhas dito ser um vampiro.
Peşinde olduğu çocuk kim? - Şuradaki.
Agora, qual foi o rapaz que ele estava à procura?
Efendim, şuradaki beyle bir oyun oynayabilir miyim?
Sr. posso fazer um jogo com aqueles cavalheiros ali?
Şuradaki tepeleri görüyor musun?
Estás a ver os picos ali?
Şuradaki para bile sizi üç haftalığına idare eder Kont'un üç hafta verdiğinden çok daha fazla.
Aquilo ali vai dar para viveres por três semanas, Isso é três semanas à mais que o Conde te oferece.
Adresi şuradaki yazdığım mektupların üzerinde var.
O endereço está em alguma das cartas que escrevi.
Şuradaki baraka.
É aquela bem ali.
Şuradaki beyefendi.
Eu ouço 40 dólares!
Şuradaki özel masamıza oturmaya ne dersin?
Que tal sentarmos ali na mesa especial?
Çıkış yolunu biliyorum, şuradaki kapağın altından bir delikten geçerek.
Conheço uma saída. É por baixo daquele alçapão ali, por um buraco.
Bence şuradaki Boo Radley kulağını kesmeye çok yakınmış.
Acho que ali o Boo Radley está a um passo de ficar sem as orelhas.
Şuradaki onun arabası.
Ali está o carro dele.
Şuradaki yıldızları görüyor musun?
Vês aquelas estrelas?
- Ama şuradaki sizsiniz, değil mi?
- Não! Mas este é você, não é?
Burada kalmak için her şeyi yapabilecek kişi sayısını 3'e kadar indirmiştim. İlk adam şuradaki.
Bem, reduzi a lista a três tipos que fariam tudo para ficar aqui.
Şuradaki ise Teğmen William Drischler.
E ali. O Tenente William Drischler.
Kıyafetlerini şuradaki sandalyeye çıkarabilirsin.
Põe as roupas naquela cadeira.
- Şuradaki kadına ne dersin?
E ela?
Şuradaki listeyi imzalayın lütfen.
É só assinarem naquela lista ali.
- Seni okula suradaki biraksin.
A tua boleia... está ali.
Çünkü suradaki eleman dans istiyormus gibi duruyor.
Porque ali o homem parece que quer uma dança.
Şuradaki adamın sorunu ne?
Qual é o problema daquele tipo?
- Şuradaki mi?
Justiça para eles é talvez lutar contra as pessoas que estão a tira-los as terras.
Şunu görüyor musunuz? Buradaki ve şuradaki dokuları?
Este tecido aqui e aqui.
Sana bir ornekle aciklayayim.. Suradaki adami goruyormusun?
Vou dar-te uma demonstração.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]