Altı gün Çeviri Rusça
787 parallel translation
Adı, güzelliği, hikayesi... altı gün için günde beş sent değerindeydi.
Ее имя, ее лицо, ее история... продавались по пять центов в течение шести дней.
Altı gün sonra seni bir kahraman yapacağım.
Шесть дней - и я сделаю из вас героя.
"Gazeteci bir İnsanı Bile-Bile Altı Gün Toprak Altında Tuttu!"
Слушай. 'Репортер продержал человека под землей 6 дней! "
- Beş, altı gün.
- 4 или 5 дней.
Mahkemede altı gün oturup ifadeleri dinledim.
Я шесть дней сидел в суде, слушал и сопоставлял улики.
Hayato Yazaki ile münasebetim altı gün önceydi.
Моя встреча с Хаято Язаки... состоялась шесть дней назад.
Beş ya da altı gün.
– На пять-шесть дней.
- Beş, büyük ihtimalle altı gün.
Через пять, возможно, шесть дней.
- Altı gün.
- Шесть дней.
Ne olduğunu bile bilmiyordum, sonra Plaza'da harika altı gün geçirdim ve ne oldu?
Я не знала, что это значит. Но потом я провела шесть дней в отеле "Плаза", и знаешь, что?
Plazadaki altı gün neydi?
А те шесть дней в "Плазе"?
Altı gün bir hafta yapmaz.
Это меньше недели.
Altı gün bir hafta yapmaz mı?
Шесть дней. Меньше недели.
Altı gün içerisinde, Teksas'a dönebilirsiniz.
Вы... сможете... вернуться... в... Техас... через... шесть... дней.
Tam altı gün sonra.
Осталось всего шесть дней.
Bana ne, istersen altı gün doldur istersen Milano-Sanremo yarışı yap.
Да плевать, хоть 6 дней если хочешь Милан-Санремо, или что там еще придет в голову!
O gün altı adamımızı kaybetmiştik.
Мы тогда потеряли шестерых.
O gün bana yatağın altına koyulacak şeyi vereceklerdi.
Тогда бы мне и дали предмет.
Ertesi gün, onu temize çıkartmak için ayni şeyi ayni şartlar altında yapmak fikri aklıma geldi.
На следующий день, чтобы очистить его имя... Я догадался сделать то же самое при тех же обстоятельствах.
Ve bir gün dolandırmak senin aklına gelir ve zekice yaparsın, çünkü rulet tahtası ellerinin altındadır.
А однажды сам начинаешь думать, как мог бы оставить заведение с носом.
Her gün onu aramaya çıkıyorum. O lanet dağın neredeyse altını üstüne getirdim.
Я ищу его каждый день, уже всю гору истоптал вдоль и поперек.
Memleketimiz boyunduruk altında ezilip kan ağlıyor, her gün yara üstüne yara alıyor, biliyorum.
Наш край, я знаю, страждет под ярмом, Вопит, исходит кровью ; каждый день Приносит раны новые.
Pity, bunu perdeler açıkken parlak günışığının altında yapamazdık.
Жаль, мы не смогли это сделать с открытыми шторами, при ярком свете.
Bütün gün güneşin altında susuz nasıl gidebildiğini merak ediyorum.
Чего я не пойму, так это как он может идти целый день без глотка воды.
Tüm gün, güneşin altında peşlerinde koşturmaktan başka bir işim olmayacak.
Буду гоняться за ними под солнцем.
Anne, insanlar her gün kamyonların altında kalıp ölüyor.
Грузовики давят людей каждый день.
Altı, belki yedi gün.
Шесть или семь дней.
Bir gün kalkıp bir sabah gazetesi okursan, belki küçük haberler, halkın ilgisini çeken bazı yazıları farkedersin de, bu da seni biraz evvel bana attığın türden altına bulanmış, allanıp pullanmış palavralar atmana engel olur.
Советую пораньше просыпаться и хотя бы изредка читать утренние газеты. там можно обнаружить массу интересного... Может, тогда ты не будешь так гнусно, мелко и неубедительно врать мне.
Tüm gün suyun altında kaldı.
Так-так.
Kömür şu anda ayaklarımız altında şekillenip oluşuyor. İnsanlar bir gün buraya gelecek.
Потому что со временем все эти странные деревья превратятся в уголь.
Evet dört hafta, iki gün, altı saattir içki içmiyorum.
Да, я не пью уже четыре недели Два дня и шесть часов
İkinci gün, tarih böyle yazıyor, ben uydurmuyorum,... ikinci gün... bir takım hayvanlar türemiş toprağın,... küllerin altından.
На второй день, рассказывают, - я не выдумываю - со второго дня определенные виды животных выползли из глубин земли и пепла.
Çünkü pazarın gelmesine daha altı kocaman gün var, değil mi?
Потому что до следующего воскресенья ещё шесть дней, вот!
Her gün polisleri alt edemiyoruz.
Берт, отодвинь это.
On altıncı gün, kendini Orly'deki iskelede bulur.
На шестнадцатый день он на смотровой площадке в Орли. Никого нет.
On gün içinde altınla döneceğim.
Через десять дней я вернусь с золотом.
Bir gün, sabahın yedisinde bir polis memuru, Meçhul Asker Anıtının altında körkütük sarhoş yatan bir genç bulur.
В один прекрасный день, в 7 часов утра, полицейский обнаруживает глубоко спящего мертвецки пьяного молодого человека, лежащего на Могиле Неизвестного Солдата.
Yani Bay Scarnati sadece altı gün yaşar öyle mi?
Скажитечестно,... проживет мистер Скарнатиещё6 дней?
Gövde altındaki her şeyi kontrol ettim ve ben uçacaksam bu motoru bu gün test edeceğim.
Я проверил всемеханизмы от А до Я. И раз я должен пилотировать его, то проверюмотор сегодня!
Saldırıdan iki gün sonra... askeri yetkililer, salgın hastalıkları önlemek amacıyla... darbe almış olan Rochester'da 3 km karelik bir alanı kordon altına aldı. Hayatta kalan polisler, cesetlerin yakma işleminden önce... akrabaları tarafından taşınmasını... gerekirse güç kullanarak engellemek için silahlandırıIdı.
Спустя два дня после нападения, военные власти, чтобы предотвратить возможное распространение болезней, окружили две квадратных мили пострадавшей области, которая была Рочестером и вооружили выживших полицейских, чтобы не пустить в случае необходимости с применением силы родственников погибших к местам сожжения тел.
Her gün ve her an sürekli gözetim altında bulunuyor.
Он находится под ежедневным, ежеминутным наблюдением.
Altı üstü 110 kilometrecik. Gün batımına sadece 8.5 saat kaldı.
Всего восемь с половиной часов до заката.
Peki altıncı gün neden bizi yarattı?
Зачем же на шестой день он сотворил нас?
Dört gün sonra en büyük altın miktarını götürecek.
Через 4 дня будет самая большая поставка золота с этих земель.
- İyi bir gün dilerim, Altı Numara.
- Какой номер? Шесть.
- Altı yıl, dört ay ve birkaç gün.
Шесть лет, четыре месяца и много дней.
Ablasının kocası, Shinkansen'de trenin altına atladığı o gün bu manastırda canavarca duygularla bir şeyler yapmış olmalılar.
Тем вечером, когда его зять прыгнул под "Щинкансэн"... они наверняка совершили что-то чудовищное в этом монастыре.
İstediğim, o hapishane gibi fabrikada o askeri hapishanede tüm gün kilit altında tutulan tüm insanlar için bir çığlık, bir haykırış.
Мне нужен этот вопль, потому что все эти люди заперты на фабрике-тюрьме весь день... заперты в той военной тюрьме.
Soğuk taş altında 31 gün yatmış kurbağa.
Жаба в трещине камней Пухнувшаятридцать дней.
Hayatınız her gün tehlike altında olacak. Ve karakteriniz de.
Каждый день вы будете рисковать своей жизнью, но также и своей честью.
Yer altı mezarlarının önünde dolanıp duruyorsun gidip Eyfel Kulesi'nin önünde dikiliyorsun birkaç anıtı ziyaret ediyorsun tüm köprülerden geçiyor, rıhtımın önünde yürüyor, Keşif Sarayı'nı Trocadero Akvaryumunu, tüm müzeleri ziyaret ediyor Bagatelle'in Gül Bahçesi'ni, geceleyin Montmartre'ı günün ilk ışıklarında Les Halles'ı en yoğun saatlerinde Saint-Lazare garını 15 Ağustos'un gün ortasında Concorde Meydanı'nı izliyorsun.
Ты прошёл мимо входа в Катакомбы, постоял под Эйфелевой башней, взобрался на кое-какие памятники, перешёл через все мосты, прошёл по всем набережным, зашёл во все музеи, во Дворец открытий и изобретений и в Аквариум Трокадеро, посмотрел на розы в парке Багатель, ночной Монмартр, Ле-Аль на рассвете, вокзал Сен-Лазар в час пик, площадь Согласия в полдень 15-го августа.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192