O kadar Çeviri Rusça
57,240 parallel translation
Yol boyunca sür bizi görürsün ve Cass ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.
Езжай по шоссе и увидишь нас. И, Кас... поторопись, у нас мало времени.
Birden şeytan ve annesi o kadar kötü gelmedi.
Демон и его мамочка уже кажутся не такими плохими.
Eğer o kadar iyiysem Bon Jovi grup üyelerinin isimlerini söyle.
Если ты в норме, перечисли имена Бон Джови.
Silah koleksiyonu yaptığınızı öğrendik. Ne kadar eski ve gizemli ise o kadar iyi.
Говорят, вы коллекционируете оружие - древнее и загадочное.
O kadar heyecanlandım ki tam ters yöne gittim.
Я так разволновался, что посмотрел не туда.
- Bu o kadar ciddi miydi?
- Ты серьёзно?
Ne sadece o kadar mı?
Что, и это все?
Ne kadar çok bilirsek o kadar iyi.
Нам нужны все возможные детали.
İfadesini ne kadar erken verirse dava süreci için o kadar iyi.
Если она смогла бы дать показания как можно скорее, это было бы нам очень на руку.
Ne kadar çabuk o kadar iyi.
Чем раньше, тем лучше.
O kadar da kötü değildi.
Неплохо получилось.
- Sadece on dakika, o kadar.
- Десять минут. И все.
Hayır o kadar uzak değil.
Возле Флинткомба? Нет, не так далеко.
Yemek pişirdim o kadar.
Я готовила.
Ne kadar çok yerden yardım alırsan atlatması senin için o kadar kolay olur.
Чем больше помощи ты получишь, тем легче тебе будет.
- Yapma o kadar da kötü değil.
- Да ну. Все не так плохо.
Hadi ama, o kadar geldim yardım etmeyecek misin şimdi?
Ну же. Ты поможешь мне или как?
O kadar çok...
Это не дорого...
- O kadar da kötü değilsin.
- Не настолько ты уж и плох.
Minik piçler Bambi'nin o kadar çok kanını emmişti ki, hayvan nalları dikti.
Маленькие засранцы просто высосали столько крови из Бэмби. Что Бэмби окочурился.
Sadece işi bitiremedin, o kadar.
Ты просто не закончил.
O kadar güzel ki onca yeteneğinin üzerine bir de modadan da anlıyorsun.
Как же чудесно, что вдобавок ко многим вашим талантам, у вас такой тонкий вкус.
- Elbette sizin, o kadarını anladım.
- Конечно, босс, я понимаю, что ваша.
Gelmenize o kadar sevindim ki kuş dili bile konuşsam olur yani.
Вот почему я так воодушевлен вашим появлением, что могу иногда говорить тарабарщиной.
O kadarını da yapamazsınız.
Вы не посмеете.
Çocuklar, sizinle sinemaya geldiğim için o kadar mutluyum ki.
Знаете, дети, я так рад посмотреть фильм в вашей компании.
- Evet. O kadar da şaşırmadı.
Она не слишком удивилась.
- Göbeğe bak, ben o kadar şişko değilim.
- Очень упитанный. Я ведь не такой.
Yani kendimden biliyorum yalan ne kadar büyük olursa, kurtulması da o kadar zor olur.
Знаешь, по моему опыту, чем больше лжи, тем сложнее выбраться.
Ne kadar uzakta olursa etki edebilmesi için o kadar güçlü bir kaynak gerekli.
Чем дальше расположен источник, тем сильнее он должен быть, чтобы эффект был заметен.
Bence o kadar basit değil.
Я думаю, дело немного серьёзнее.
Kulakları öyle ayrı tutmak o kadar zor ki.
Но очень трудно сделать так, чтобы ушки не сливались.
Evet, o kadar çok anlattı ki.
Да. Он много раз говорил мне об этом.
Hayır, o kadar sancıyı uzaklaştırmanın ilk gününde her şeyden vazgeçmek için çekmedik.
Нет, мы прошли через всё это не для того, чтобы бросить всё достигнутое после одного дня отстранения.
Reklamı arıyorlarmış, o kadar da kötü olamaz.
Ну тебе же звонят, значит она не так уж плоха.
O kadar, o kadar muhteşemdi ki.
Просто очень-очень... -... великолепно.
- Ama Bay Goodman daha çok reklam fikri çok güzel ama o kadarına gelemem.
- Мистер Гудман, сама идея снять больше роликов мне нравится. Но я просто не могу.
Ama o zamana kadar ikimize de bir iyilik yap.
А пока... Сделай нам обеим одолжение, прими ванну.
- Bu kadar üzgünsen neden yaptın o halde?
Если тебе так жаль?
Hiç olmadığım kadar o insanım şu an.
Я еще более "та" чем когда-либо.
Trish'in üzerinden alınan örneklerde uyuşan tek DNA da kendisine ait. Her ne kadar o sabah onunla birlikte olmuş olsa da.
И он по прежнему единственный подозреваемый, чье ДНК нашли на Триш, даже если оно и осталось с утра.
O zaman kadar, içimde sesler vardı.
И к тому времени голоса были внутри меня.
O güne kadar lazım değiller.
До того от них никакой пользы.
O odanın düzenini, osteoporoz kertenkelenin kemik yapısı kadar iyi biliyorum ben. O lambanın, o pencerenin yakınında olması imkânsız.
Я знаю обстановку той комнаты, так же хорошо, как строение костей остеопорозной ящерицы, и лампа ни коим образом не могла оказаться у окна.
O zamana kadar ne olacak?
А то и семь? Тогда?
Sana ihtiyacım var ama bu konuda sana ne kadar güvenebileceğimi bilmiyorum. O yüzden nasıl devam edeceğime emin değilim.
Мне нужна твоя помощь, но я не уверен, что могу тебе доверять, поэтому не знаю, с чего начать.
Cenazemde ayağa kalkıp hakkımda anlamlı şeyler söyleyeceksin. Ama o zamana kadar... Seninle işim bitmiştir.
Ты скажешь на моих похоронах про меня много важных слов.
Tüm dünyan yıkılana kadar o izi çekiştirmeye devam edeceğim.
Я потяну за эту ниточку и буду тянуть, пока весь твой мир к херам не размотается.
O zaman sandviç de yapayım. Akşama kadar sürer.
Ну, тогда я сделаю сэндвичи, потому что это растянется на целый день.
Ama emin olduğum tek bir şey varsa, o da hukukun oynanmayacak kadar önemli olmasıdır.
Но я убежден, что закон - слишком важен, чтобы им играть.
Eğer batırırsa, ki ne denli muhtemel olduğunu biliyoruz PPD'si geçersiz olacak ve o bir yıl sonsuza kadar uzanacak.
И если он облажается, что как мы знаем, весьма вероятно, его сделка потеряет силу, и этот год обернётся вечностью.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar da önemli değil 19