A gift for me translate Turkish
202 parallel translation
Wasn't it a gift for me?
Benim için bir hediye değil miydi o?
If you have a gift for me, Andy, do not understand why you give no mo in there where everyone can see it.
Bana bir hediyen varsa, Andy neden herkesin göreceği bir yerde vermediğini anlamıyorum.
A gift for me?
Bana hediye mi ediyorsun?
That dress was a gift for me. Uncover her.
Üstünü açın.
You got a... a gift for me?
Bana... bana hediye mi aldınız?
Oh, damn, cool, a gift for me?
Kahretsin, bana mı hediye ediyorsun?
It's a gift for me.
O bana hediye.
- A gift for me?
- Bana bir hediye mi?
In my dream, Fry said he hid a gift for me in his locker.
Rüyamda Fry bana dolabında bir hediyesi olduğunu söyledi.
Was there a gift for me?
- Aralarında bana bir hediye var mıydı?
No, you're paying for a gift for me.
- Benim yerime armağan alacaksın.
"He gave me this necklace as a gift for you!"
"Bana bu gerdanlığı size hediye olarak verdi!"
I have a magnificent roast waiting for me, a rare wine, a gift from my publisher.
Beni bekleyen harika bir rosto, nadir bir şarap ve yayımcımdan bir armağan var.
We fought for a little gold ring that had been a gift to me.
Bana hediye edilen küçük altın bir yüzük için dövüşmüştük.
But he managed a gift of cigarettes for me the day before he died.
Fakat ölmeden önceki gün benim için armağan edecek sigaralar buldu.
It is difficult for me to sell to a friend what dear Themistocles himself gave to me as a gift.
Sevgili dostum Demistocle'un bana bizzat verdiği bir şeyi satmak çok zor.
In fact, he told me he has a gift for the newlyweds that he wants to announce.
Hatta şimdi kendi ağzından da duyacağımız gibi, armağanı da var.
I never had a great gift for loving God, and Seamus told me that that was not a drawback as long as I could make myself useful.
Tanrıya olan aşkım için aman aman ödüllendirilmedim ve Seamus bana, yararlı olduğum sürece bunun bir dezavantaj olmadığını söyledi.
Yeah, that sweet man would get me a great gift, and I'll be sitting there like a jerk with nothing for him.
Çünkü eşlerimiz seni evlerimizde istemiyor. Merhaba. bir şeyler kaçırdım mı?
Yeah, that sweet man would get me a great gift, and I'll be sitting there like a jerk with nothing for him.
Evet, o sevimli adam bana güzel bir hediye verecek ve ben de bir aptal gibi ellerim boş oturacağım.
Listen, Al, if Marcie should come by asking for me, would you tell her I went out to buy her a gift, okay?
Marcy gelip beni sorarsa ona hediye almaya gittiğimi söyler misin?
The bastard gave it to me as a gift to make up for losing my case.
Lânet olası herif bunu bana hediye verdi, dâvâmı kaybetmesinin karşılığı olarak.
When I asked the King why he was marrying me to such a fool, he said that you had a great gift for healing.
Kral'a neden beni böyle bir aptalla evlendirdiğini sorduğumda, senin iyileştirmede çok büyük bir yeteneğin olduğunu söylemişti.
For me... this whole thing was a gift... because everything got taken away from me.
Benim için... tüm bu olanlar bir mucizeydi... çünkü elimde hiçbirşey kalmamış durumdaydım.
I don't have a gift for you. Gabrielle, you are a gift to me.
- Bende senin için bir hediye yok.
She begged me not to return to Paris, so I had a very special gift made for her to make the separation easier for both of us. For me?
Paris'e dönmemem için bana yalvarmıştı, bu yüzden, ayrılığımız daha kolay olsun diye ona çok özel bir hediye hazırlattım.
Thank you for the gift of allowing me to be a real Bondo.
Gerçek bir Bondo olmamı sağlayan hediyeye şükürler olsun.
- Pay me for it? It's a gift.
- Parasını mı?
What a magical gift for my mother to leave me.
Annemin bana bıraktığı ne harika bir hediye.
I thought wow wow, at least he's listening to me you know I mean a gift where it says something and a toaster says, I wanna make breakfast for you I wanna spent my life with you
- O kişi, sanırım benim. - Yani ölmeyecek misin? - Üzgünüm.
A gift of what's inside of me so you can see for yourself.
Kendin görebilmen için içimdekilerden bir armağan.
As for me John had to give me a part of himself a gift, the way he saw it so that i could see for myself what Wild Bill had done.
Bana gelince John bana kendisinden bir şeyler verdi onun deyişiyle bir armağan. Vahşi Bill'in neler yaptığını görebilmem için.
Take this warning as a gift from me... in return for your splendid Olympic victory.
Olimpik başarınızı... kullanın ve bir an önce buradan gidin.
Excuse me, sir I was just hoping to trade this for a gift for my girl
Affedersiniz. Bunu verip kız arkadaşıma bir hediye almak istiyordum.
How thankful I am to God for having sent you as gift to me.
Seni bana gönderdiği için Allah'a ne kadar şükretsem azdır.
Yeah, there's a nice gift for me- - two bushels of nose hair.
Evet, bana süper bir hediye iki tomar burun kılı.
OHH! LISTEN... I-I NEED YOU TO PICK UP CHERYL'S ANNIVERSARY GIFT FOR ME
dinle... benim için Cheryl'a Oakbrook'taki alışveriş merkezinden yıldönümü hediyesi alman lazım hangi mağazadan?
But for the rest, I would like to give you each a gift to remember me by.
Ama boş zamanların için, sana beni hatırlatan bir hediye vermek isterim.
Shaman Mnyambo told me that he gave me my gift for a reason.
Şaman Mnyambo bana gücümü vermesinin bir nedeni olduğunu söyledi.
Which reminds me... I have a gift for your daughter.
Aklıma gelmişken... kızına bir hediyem var.
You mean the money I never asked for that you gave me as a gift?
Benim istemediğim, hediye olarak verdiğin parayı mı yani?
A gift... for me?
Bir hediye... benim için mi?
I want the same kind of gift as i get from an actor when he does a scene in a way he hates but which is great for me because it came as if through the machine -
Senden, tıpkı bir oyuncunun rolünden nefret ettiği zaman ortaya koyduğu o ruhsuz performansa benzer bir iş çıkarmanı istiyorum.
I did a job for Tina Agnelli, and she gave me one as a gift.
Tina Agnelli için bir iş yaptım, ve bana hediye olarak birini verdi.
Next on "Walking with Cavemen", a battle for survival in a desperate world, and the mysterious gift that completes you and me.
Seyahatimizin gelecek adımında, umutsuz bir dünyada hayatta kalma savaşı ve sizi ve beni tamamlayan gizemli bir yetenek.
A gift from a client who cares for me.
Beni dikkate alan bir müşteriden hediye.
For insulting me I should get some free gift certificates and a key chain and a hat.
Hakarete uğradığım için, bedava hediye kuponları ve bir anahtarlık ve bir şapka verilmeli.
That trademark flower-band in your hair looks very pretty lt's lshwar's gift, literally. He personally brings one for me everyday ls that all? A measly flowerband?
çok sevimli görünüyorsun saçın çok güzel bandıda öle iswar ın hediyesi bana bugün için aldı değersiz bir saç bandı mı?
I'm sorry to tell you this. This is probably a birthday gift for me.
Ama muhtemelen o benim doğum günü hediyem.
I brought you a beautiful gift for the baby. Yeah, about me being pregnant...
- Benim hamileliğim...
Oh, Lucas got me a gift ; for being the president.
Oh, Lucas başkan olduğum için bana bir hediye aldı.