English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / A lighter

A lighter translate Turkish

952 parallel translation
Have you got a match or a lighter?
Kibrit ya da çakmağınız var mı?
I have a lighter side.
Hoş taraflarım da var.
When I saw his first white hair, I did my housework with a lighter heart
Saçındaki ilk beyazı gördüğümde ev işini daha neşeli yapmıştım.
- But I do have a lighter.
- Ama bir çakmağım var.
Maybe I'd like it a little better if it were a lighter color.
Açık bir renk olsaydı, daha çok hoşuma gidebilirdi.
A lighter color?
Açık bir renk mi?
Were you promised a lighter sentence if you went on the witness stand?
Tanıklık ettiğiniz takdirde daha az ceza alacağınızı mı vaat ettiler?
Sometimes he can get a lighter sentence than for a traffic violation.
Bazen bir trafik cezasından daha hafif bir ceza alabilir.
Hid a lighter, supposedly gold plated.
Bir çakmak saklamış, muhtemelen altın kaplama.
Will a lighter do?
Çakmak olur mu?
If you two admit that Ichi is no longer a family member and that she has been returned, our lord will listen to her plea for a lighter punishment.
İkiniz de İchi'nin artık aileden biri olmadığını kabul ederseniz, biz kaleye geri döner dönmez efendimiz onun isteği doğrultusunda sizi daha hafif bir cezaya çarptıracak.
Better confess, then you'll get a lighter sentence.
İtiraf edersen daha az ceza alırsın.
For instance, if we used a lighter base, then we could use a dark shadow here and it would make a very clean chin line.
Mesela, daha hafif bir ışıkla burada karanlık bir gölge oluşturabiliriz böylece temiz bir çene hattı yakalarız.
And so, this year, we thought we'd like to do something in a lighter vein.
Bu yıl biraz daha hafif bir şey yapalım dedik.
Why not a lighter sentence, impatient man?
Niye indirimi kabul etmiyorsunuz, sabırsız adam?
You will only receive a lighter sentence if you plead guilty and behave well.
Suçu kabul eder, iyi halde bulunursanız belki daha hafif bir ceza alırsınız.
- Hey, that's quite a lighter.
- Oldukça okkalı bir çakmak.
The "painful interrogation" preferably began with a "lighter" torture : The thumbscrew, for example.
Tercihen "Eziyetli sorgulama" ya daha hafif bir işkence yöntemi ile, örneğin baş parmak sıkacağıyla başlanır.
And instead of an intellect, a cigarette lighter which doesn't work.
Ve zeka yerine de çalışmayan bir çakmak.
Comparing my intellect with a cigarette lighter that doesn't work.
Zekamı, çalışmayan bir çakmak ile mukayese etmek.
You wouldn't think of bribing me... with a gold lighter.
Bana altın çakmak rüşveti... teklif etmeyi düşünmüyorsun herhalde.
- It would have been a lot lighter... without that hacksaw you baked in it.
- Daha sonra yine gönderirsiniz, değil mi? Sizin pişirdiğiniz her şeyi yerim.
Except for the hair being a little lighter and the eyebrows heavier, it's Roy.
Parlak saçları ve kalın kaşları dışında bu Roy'un ta kendisi.
- I got that lighter as a present.
- Bu çakmak bana hediye edildi.
- Save me a couple of drops for my lighter.
- Çakmağım için birkaç damla sakla.
something a bit lighter?
biraz daha hafif bir şey.
Not long ago, I saw a ship sailing through the skies of France... supported by a great bag filled with air that was lighter than air.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
He ate nothing at dinner to be lighter, but had a drink to be merry
Ağırlık yapmasın diye yemekte bir şey yemedi, ama keyif versin diye bir şeyler içmişti.
We played a charade that was lighter than air
# Tüy gibi hafif, basit bir oyun oynadık.
Nothing happened to the room. Maybe a little lighter.
Tatyana Sergeyevna, affedin, habersiz geldim.
That lighter was here just a few minutes ago.
O çakmak bir kaç dakika önce buradaydı.
That's a nice lighter.
Güzel bir çakmakmış.
It was such a nice lighter
O güzel bir çakmaktı
- A cigarette lighter as well.
Bir de çakmağım.
- A musical lighter. - That's great.
Bu müzikli çakmak.
I kept a cigarette lighter, a golden one
Bir çakmağım vardı, altın hani.
- A little lighter.
- Biraz düş.
This is a classy lighter!
Çakmağın da harikaymış!
- I use a lighter.
- Çakmak kullanırım.
I have yet to see a table lighter that works.
Neden odalara yanmayan çakmaklar koyarlar ki.
Drunk in charge of a cigarette lighter?
Çakmak görevinde sarhoş olma mı?
They threw one cigarette overboard and made the boat a cigarette lighter.
Bir tanesini kayıktan atmışlar. ve kayığı da çakmak olarak kullanmışlar.
You're tired and discouraged and suddenly in the crowd you meet a human glance and everything's lighter, as it is after Communion.
Yorgunsun ve hayal kırıklığına uğradın ve birden kalabalıkta bir insan bakışıyla karşılaşırsın ve herşey hafifler, Komünyon'dan sonraymış gibi.
Yup. Do you have lighter fuel in a glass bottle?
Cam şişede olan çakmak gazınız var mı?
You'll get a new knife and lighter from me!
Sana yeni bir bıçak ve çakmak armağan edeceğim!
Because he is photographing the safe with a cigarette lighter.
Çünkü çakmağı ile kasanın resmini çekiyor.
Looks like an ordinary cigarette lighter but it is, in fact, a high-intensity laser-beam transmitter.
Ama içinde çok güçlü bir verici vardır bunun.
It was not a revolver, but a cigarette lighter.
Bu bir tabanca değil, bir sigara çakmağı.
Here is a lovely, lovely wing for you, and some dumplings, lighter than air.
Size güzel bir kanat. Biraz da börek. Havadan bile hafifler.
Well, feel a lot lighter now, Millie.
Şimdi çok daha hafifim, Millie.
We were the first townswomen's guild to perform "Camp on Blood Island"... and, of course, last year... we did our extremely popular reenactment of Nazi war atrocities... so this year we thought we'd do something in a much lighter vein.
"Camp on Blood Island" ı canlandıran ilk birlik bizdik. Elbette, geçen sene oldukça popüler olan Nazi mezalimini canlandırdık. Bu sene daha az damardan bir şey canlandırmak istedik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]