A minute ago translate Turkish
696 parallel translation
Because I was feeling pretty pathetic just about a minute ago.
Birkaç dakika önce kendimi zayıf hissetmiştim.
You're acting way too normal for someone who was dying a minute ago.
Az önceye kadar acıdan kıvranan nefes dahi alamayan sen, şu an gayet iyi gözüküyorsun.
Say, boy, it just come to me a minute ago, where I seen that there Thorpe before.
Bir kaç dakika önce... - Thorpe'u nereden gördüğümü hatırladım?
I don't remember what you told me a minute ago.
Biraz önce ne dediğini bile hatırlamıyorum.
Blackie, up to a minute ago, I loved you very dearly.
Blackie bir dakika önce, Seni çok arzulu seviyordum.
It was around here just a minute ago.
Bir dakika önce buradaydı.
- You were a young man a minute ago...
- Daha bir dakika önce genç bir adamdın.
You just saw him there a minute ago?
Bir dakika önce mi gördün?
He just called me a minute ago.
Biraz önce aradı.
Remember us, the fellows who were here a minute ago?
Bizi hatırladın mı, hani bir dakika önce buradaydık?
You think I like you to say that, but I haven't forgotten what you said a minute ago.
Bunu söylemeni istediğimi sanıyorsun ama ben bir dakika önce söylediklerini unutmadım.
Senator Samuel Foley died a minute ago here at St Vincent's.
Senatör Samuel Foley biraz önce St. Vincent'da öldü.
- But it did a minute ago.
Ama az önce öyle oldu.
He was there a minute ago.
Biraz önce oradaydı.
- He was a minute ago.
- Biraz önce öyleydi.
Just a minute ago I was praying to see you.
Biraz önce seni tekrar görmek için dua ediyordum.
- I laid them on the tray a minute ago.
- Bir dakika önce koydum oraya.
Did I hear something said a minute ago about speed?
Hız ile ilgili bir şey söylendiğini mi duydum?
Too bad you wasn't here just a minute ago.
Keşke biraz önce burada olsaydınız.
Just a minute ago, it was open.
Bir dakika öncesine kadar açıktı.
Tina needs me as much now as she did a minute ago.
Tina bir dakika önce ne kadar beni istiyorsa, şimdi de öyle.
It wasn't a minute ago that you read a telegram that Fry sent me.
Sen Fry'ın bana göndermiş olduğu telgrafı okuyalı bir dakika bile olmadı.
A minute ago, you said you had no telephone at all. Didn't you?
Bir dakika önce, telefonunuzun olmadığını söylediniz değil mi?
That's all you ever meant to me... until a minute ago... when I couldn't fire that second shot.
Benim için tek anlamın buydu, bir dakika öncesine kadar. İkinci atışı yapamayıncaya kadar.
Why isn't here, he was with us a minute ago.
Neden burada değil, bir dakika önce bizimle birlikteydi.
You were swell in there a minute ago, Buzz.
Bir dakika önce orada müthiştin, Buzz.
What'd you say just a minute ago? They had to wait and save their money before they even thought of a decent home.
Güzel bir evde yaşamaları için bekleyip para biriktirmeleri mi gerekiyor?
What did you say just a minute ago?
Az önce ne dedin?
A minute ago we were talking about reputations.
Bir dakika önce şöhretten söz ediyorduk.
You almost smiled a minute ago.
Biraz önce nerdeyse gülümsüyordun.
No, and I'd like what I gave you a minute ago.
- Hayır! Ve sana az önce verdiğim şeyi geri ver.
I had it a minute ago.
Şimdi buradaydı.
- Right here, just a minute ago.
- Burada, bir dakika önce.
When you asked a minute ago, it was 5.42.
- Bir dakika önce sorduğunda 5 : 42'ydi.
He just went to the store a minute ago.
Bir kaç dakika önce dükkana gitti.
There was a man here a minute ago and he stopped and he spoke to me.
Burada az önce bir adam vardı. Durup benimle konuşmak istedi.
But there was another very charming girl in here a minute ago, and she asked me to wait.
Ama az önce başka bir güzel kız vardı, benden beklememi istedi.
Hazlitt, a minute ago.
Hazlitt, 1 dakika önce.
I know now because you just told me, but I didn't a minute ago.
Şimdi biliyorum çünkü bana söyledin, ama bir dakika önce bilmiyordum.
A minute ago in the presence of the jury, you made an accusation.
- Anlıyorum. Bir dakika önce jürinin önünde bir suçlama yönelttiniz.
I saw him leave as I was bringing in the milk, a minute ago.
Bir dakika önce süt getirirken çıktığını gördüm.
- I don't know. I heard a yell a minute ago.
Bir dakika önce bir çığlık duydum.
He came galloping in a minute ago looking tired but satisfied.
Bir dakika önce dörtnala geldi, yorgun ama memnun görünüyordu.
He was just talking a minute ago.
Sadece bir dakika önce konuşuyordu.
- She was here a minute ago.
- Bir dakika önce buradaydı.
A minute ago.
Bir dakika önce.
There were three a minute ago.
Daha önce üç taneydi.
A minute ago, you said you didn't care if he drinks.
Daha bir dakika önce içmesi önemli değil dedin.
He was here just a minute ago.
Şimdi buradaydı.
You let him out just a minute ago.
Onu daha birkaç dakika önce dışarı çıkardın.
It seems I was talking to you on the phone just a minute ago.
Öyle görünüyor ki, daha bir dakika önce telefonda seninle konuşuyordum.