A state translate Turkish
10,612 parallel translation
I was hoping to avoid a state visit.
Resmi ziyaretten kaçınmayı umuyordum.
And I'm a state-authorised judge.
Ve ben de devletin yetkili hakimiyim.
I'm a state authorised judge.
Ben devletin yetkili yargıcıyım.
Well, then he would be in a state of quantum superposition like Schrodinger's cat, and as long as I don't...
O zaman Schrodinger'ın kedisi gibi üst üste olan bir kuantum durumunda- -
- Athens just declared a state of emergency.
- Atina az önce acil durum bildirisi gönderdi.
Cuts, bruises... in a state of shock, but he's alive.
Kesikleri, morlukları varmış. Şoktaymış ama yaşıyormuş.
We are in a state of 911.
Acil durumdayız.
But you must agree it's a tough time for making that point, when all of Europe is in a state of emergency.
Ama kabul etmelisiniz ki böyle bir noktaya değinmek için zorlu zamanlardayız hele ki tüm Avrupa'da olağanüstü hal varken.
My hope now is that in time, we can learn to accept each other and, together, restore this town with its residents to a state of peace.
Benim umut şimdi bu süre içinde, bir Birbirimizi kabul öğrenebilirsiniz Ve birlikte, bu kasabayı geri Barış bir devlet olan sakinleri ile.
I was in a state.
Bir mevkideydim.
They'll scare themselves into a state of paralysis, and then it will all fades away.
Korkudan felç geçirecekler. Sonra da her şey unutulup gidecek.
This quote comes from the journal of Robert Fortune, an employee of the British East India Company, at a time when foreigners were barred from entering China, where the complex methods of tea production had been kept a state secret for centuries.
Bu alıntı İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nde çalışan Robert Fortune'nın çay yapımının karmaşık yönteminin ülke sırrı olarak yüzyıllardır saklandığı yer olan Çin'e yabancıların girmesinin yasak olduğu zamanda yaptığı yolculuğundan.
The Javelin is a state-of-the-art spacecraft.
Cirit Bir son teknoloji ürünü uzay aracıdır.
Darling, I was running to the Empire State Building to see you, but I got hit by a car.
Sevgilim, seni görmek için Empire State Binası'na koştururken bir araba bana çarptı.
His son is in a sorry state too, but they'll head off tomorrow.
Oğlu da üzücü durumda fakat yarın yola çıkacaklar.
He wrote letters to the prison board to start a program to grow flowers for the waiting rooms in state hospitals, rest homes.
Eyalet hastanelerindeki ve huzurevlerindeki bekleme salonlarına çiçek yetiştirmek adına bir program başlatmaları için cezaevi kuruluna mektuplar yazdı.
You believe in a two-state system, right?
İki devletli sisteme inanıyorsun, değil mi?
Our village was always backward, in a pathetic state.
Köyümüz her zaman geri kalmıştı, Acınacak bir yerdi.
We put you back in state prison to finish off the last year and a half on your assault beef so it doesn't look like you helped us, and this passport issue just goes away.
Seni bıçaklı kavgadan aldığın cezanın son bir buçuk yılını bitirmek üzere eyalet hapishanesine yollarız. Böylece bize yardım ettiğin anlaşılmaz ve bu pasaport sorunu ortadan kalkar.
We need to find the name of El Gato, a coyote who was active in San Pedro Sula in the mid -'90s and in the tri-state area in 2010.
El Gato nun ismini bulmamız lazım San Pedro Sula da 90ların ortasında aktif bir kaçakçı ve 2010 da bölgeyi üçgene alırsak
Well, it's a big state, plenty of crime.
Biliyorsun büyük devlet, çok suç
"When the brain is deprived of oxygen, " it induces a semi-hallucinogenic state called hypoxia.
Beyin oksijensiz kaldığında hipoksi denen yarı halüsinonejik bir uyarı yapar.
The state has had months to follow up on this using the D.A.'s investigative division or the LAPD, - the third largest police department in the country. - Uh, uh, uh...
Eyaletin bunu takip etmek için ayları vardı, Bölge Savcılığı'nın araştırma birimini ya da ülkedeki en büyük üçüncü polis şubesi olan Los Angeles Emniyeti'ni kullanarak...
But you'll probably be signing a deal with the state negotiated by your lawyer instead of your agent.
- Ama muhtemelen eyaletle menajeriniz yerine avukatınızla görüşülecek bir anlaşma imzalayacaksınız.
From their driveway to 1 / 4 of a mile due south on the other side of the State Park.
Evin yarım kilometre güneyi State Park'ın diğer tarafına çıkıyor.
The Shard within her brought visions. Perhaps it's taken on a more permanent state.
Çömleğin onda bıraktığı etki belki de daha kalıcı bir safhaya geçmiştir.
Your father is in a bit of a... state.
baban.... biraz dağınık
I'm not in a good state right now.
Kafam pek yerine değil.
Enough to pay for a brand-new, state-of-the-art synthetic heart that will be even better than Mr. Smith's pathetic penis.
Bu Bay Smith'in küçük sikinden çok daha iyi adeta bir sanat eseri olan protez bir kalp için yeterli.
Todd, isn't that a job for the State Department?
Todd, bu Dışişleri Bakanlığı'nın işi değil mi?
I mean, obviously there's no panacea, but a two-state solution with an emphasis on human rights feels like a place to begin.
İki devletli bir çözümden başka bir çare olmadığı açık. İnsan haklarını temel alarak tabii.
The State Department is offering a reward of $ 500,000 for any information leading to their capture.
Dışişleri Bakanlığı dolar 500,000 ödül sunuyor. Herhangi bir bilgi kendi esir yol açar.
The Islamic State is preparing a major offensive against the Regime.
IŞİD rejime karşı büyük bir saldırıya hazırlanıyor.
More than a week, less than a fortnight, given the state of putrefaction.
Çürüme durumlarına bakılırsa bir haftadan fazla, iki haftadan az.
It's created a chemically induced state of permanent amnesia.
Kalıcı hafıza bölgelerine kimyasal olarak tesir edilmiş.
The Islamic State ISIS proclaimed itself to be a worldwide caliphate with authority over redraw the map in the Middle East.
İslam Devleti ISIS kendini ilan dünya çapında halifeliği olmak üzerinde... yetki ile... haritasını yeniden çizme Ortadoğu'da.
Is there a scenario in which you could imagine Islamic State fighters getting their hands on any of it?
İslam Devleti savaşçılarının bu kimyasal silahlara ulaşabildiği bir senaryo var mı hiç?
The Islamic State is threatening to hit a European city.
İslam Devleti bir Avrupa şehrine saldırmakla tehdit ediyor.
It's an urban plan for a workable Palestinian state.
Filistin devleti için uygulanabilir bir kent planı çizdim.
You are no good to Mr. Palmer in your current state.
Şuan ki halinle Bay Palmer'a hiç yardımcı olmuyorsun.
Yeah, that's why I looked into it, and we've reserved a place for him at the State Home for Mentals and Bastards.
- Evet, bu yüzden bu broşürü inceledim ve Akıl hastaları ve Piçler için olan Devlet Bakımevi'nden ona bir yer ayırttım.
This is criminal case 0329215, the state of California vs. Dustin Maker.
0329215 numaralı dava, California Eyaleti Dustin Maker'a karşı.
I have considered the influence Mr. Rentman had in planning these crimes, as well as your expression of remorse for what you did. According to the state penal code, the aggravating factors in this case meet the guidelines for the imposition of a sentence of death.
Bay Rentman'ın işlenen suçların planlanmasındaki etkisini ve pişmanlığınızı dile getirmenizi de göz önüne alırsak eyalet ceza kanununa göre bu davadaki ağırlatıcı nedenler idam cezasını gerektiren hallerle örtüşmektedir.
Just take a look at the sorry state of your department. Take a look at your own family.
Mesela, Biriminin üzgün haline bir bak veya ailene bak.
Bumper to bumper traffic already on the golden state freeway, Plus there's a sig-alert on the 405 southbound at crenshaw.
Golden State otoyolunda trafik çoktan sıkıştı, ayrıca Crenshaw'da 405 güney yönünde yoğunluk uyarısı var.
Now, I don't want to state the obvious, but we're in the 36th hour of a code black.
Bildiğin bir şeyi tekrar söylemek istemem ama kod siyahın 36. saatine girdik.
"On the date in question, I, Walter Patrick O'Brien, " was driving negligently as a result of being "in an overly emotional state, and hence, the accident..." That was not me.
"Söz konusu günde ben, Walter Patrick O'Brien aşırı duygusal durumda olmamdan dolayı aracı dikkatsizce kullanıyordum, ve kaza bu sebepten dolayı..." Ben böyle değildim.
That you would have missed if you'd been in a proper state of mind.
- Kafan yerinde olsa bile gözden kaçırmış olabileceğin bir çakal. Sadece hızlı sürüyordum.
♪ Our whole universe was in a hot, dense state ♪
Evrenin her yanı Yoğun ve sıcaktı
He served as a prosecutor for three years, State of New York.
3 yil boyunca, New York Eyaletinde savci olarak görev yapti.
I could talk to the state's attorney, get a federal subpoena for your case files, maybe even get a direct line to your ASAC, but...
Eyalet savcısından dava dosyalarınızı almak için mahkeme emri isteyebilirim. Veya direkt özel kalem müdürünüzle konuşabilirim ama...