A while ago translate Turkish
1,916 parallel translation
Maybe she was taken a while ago.
Belki de bir süre önce kaçırılmıştı.
AND THEN WHEN SHE TOLD ME THAT HER DAD HAD DIED A WHILE AGO.
Bir de bana babasının yakın zamanda öldüğünü söyledi.
I shot him in the face with that rifle you were holding in there a while ago.
Demin elinde tuttuğun tüfekle onu suratından vurdum.
It was a while ago, Ducky.
Epey oldu Ducky.
- A while ago.
- Epey oldu.
They broke up a while ago.
Onlar ayrıldılar bir süre önce.
Sae-hee just left a while ago.
Sae-hee, biraz önce çıktı.
A while ago.
Çok oldu.
Now that you mention it, just a while ago when I met Kana-sama, we talked about this
Sözü açılmışken, bir süre önce Kana-sama ile görüştüm, bu konu hakkında konuştuk.
It looks like the locals cleared out a while ago.
Bölge sakinleri burayı uzun zaman önce terk etmişler gibi görünüyor.
My water broke quite a while ago.
Suyum uzun süre önce geldi.
Headed out back a while ago.
Az önce arkadan çıktı.
you know, it could have been from a while ago.
Baya bir süre önce tanışmış olabilirler mi?
Right, um, a while ago, Billy decided we should start promoting ourselves a little more.
Evet. Bir süre önce Billy kendimizi daha çok tanıtmamız lazım, dedi.
Oh, Charlie, this party got started a while ago.
Oh, Charlie, parti bir süre önce başladı.
And once, a while ago you and I were...
Ve bir süre öncesine kadar, sen ve ben...
She took off a while ago.
Biraz önce çıktı.
And I probably should have talked to you about it a while ago, but
Sana bunu uzun zaman önce söylemeliydim, ama...
I'm the guy who called about the schedule a while ago.
Ben az önce seferlerle ilgili aramıştım hani.
Didn't you tell me a while ago how you deal with adult hostage holders, you trick them and make them eat shit?
Şey diyen siz değil miydiniz? Bu olaylarda işi yapan bir yetişkinse, onu hapse tıkıyorsunuz ve orada çürüyor.
See, a while ago... I messed up. All right?
Bir süre önce her şeyi yüzüme gözüme bulaştırmıştım.
I got divorced a while ago...
Bir süre önce boşandım.
You know I worked as a window cleaner a while ago?
Bir süre önce cam temizleyicisi olarak çalıştığımı biliyorsun.
Just a while ago...
Az önce tam buradan...
I wouldn't have let them shoot me down a while ago.
Bir süre önceye kadar ben de kesinlikle düşürülemeyeceğimi sanırdım.
That dream was quite a while ago.
O rüya çok önceydi çünkü.
She moved to the station restaurant a while ago and flits from Ioverto lover.
Bir süre önce istasyondaki lokantada çalışmaya başladı. Her gün başka bir adamın koynunda.
He came in here a while ago.
Bir süre önce buraya girdi.
I found that a while ago.
Önceden denk geldi, aldım.
That ended a while ago, baby bro.
Adamım, hayır, o Atlanta'ya taşındı, adamım, ve Clyde onu tekrar çağırdığını zannetti. O bir süre önce sona erdi, küçük kardeş.
What you just said to my father a while ago, is no different than being his dog.
Biraz önce babamdan istediğin şeyin, onun köpeği olmaktan bir farkı yok.
Sir, we saw you a short while ago.
Efendim, Kısa bir süre için sizi gördük.
Channel 9's Dawn Velasquez was able to catch up with Suzanne's mother, Cynthia, as she left the coroner's office a short while ago.
Phoenix alış veriş merkezinin park yerinde kaybolmuştu. Kanal 16 habercisi Don Vasquez Suzanne'nin annesi Cythia'yı polis merkezinden ayrılırken yakalamayı başardı.
Two days ago, a woman Named audrey henson Did this to her husband Of 20 years While he was sleeping.
İki gün önce Audrey Henson adında bir kadın 20 yıllık kocasına uyurken bunu yaptı.
I don't have an appointment but I... I do know that when I met Mr. Halbert in Texas just a little while ago, he told me specifically to come see him when I came to New York and that's why I'm here now.
Randevum yok ama Teksas'ta kısa bir süre önce Bay Halbert ile tanıştığımda, bana özellikle New York'a uğradığımda kendisini görmemi söylemişti, işte bu yüzden şu anda buradayım.
They said that you and Jesse dated for a little while about three months ago.
Yaklaşık üç ay önce bir süre Jesse'yle çıktığını söylediler.
Nine years ago while shooting a com mercial, Laura Tibitts fell from a horse.
Dokuz yıl önce bir reklam çekiminde Laura Tibbits attan düşmüştü.
Of course, that was before... A little while ago, I had this... let's called it a near-death experience.
Tabii ki bu bir süre önce ölüme yaklaştığım olaydan önceydi.
So, uh, hank, a short while ago, we opened the safe we retrieved from your office, and guess what.
Pekâlâ, Hank, az önce ofisinizde bulduğumuz bir kasayı açtık. Tahmin edin içinden ne çıktı?
On top of that Two days ago, a man was injured while fighting off a pickpocket.
Buna ek olarak. iki gün önce, bir vatandaş yankesiciyle mücadele ederken bıçakla yaralandı.
Also, he and sarah dated for a while Two years ago.
Aynı zamanda 2 yıl önce Sarah ile bir süreliğine birliktelermiş.
One year ago, a nurse from a volunteer organization was abducted by drug dealers while treating a patient along the Thai Burma border.
Bir sene önce gönüllü bir organizasyondan bir hemşire Tai-Burma sınırında bir hastayı tedavi ederken uyuşturucu satıcıları tarafından kaçırılmış.
You know, when I first came to Vegas, over 20 years ago- - I haven't thought about this in a while- -
Vegas'a ilk geldiğimde, yaklaşık 20 yıl kadar önce,... bunu epey uzun bir süredir hiç düşünmemiştim...
Now, it took a little while to remember because it was so long ago but Raul and I met at Camp Pendleton.
İlk anda hatırlayamadım. Çünkü çok zaman önceydi. Raul ve ben Camp Pendleton'da tanışmıştık.
Anyways, a few weeks ago, Jennifer visited me while I was working there.
Her neyse, birkaç hafta önce Jennifer ben orada çalışırken beni ziyaret etti.
I know you'll probably think this sounds ridiculous, but a little while ago, we accidentally opened a rift in space / time... went through to an alternate version of reality.
Bu sana saçma gelebilir, ama bir süre önce yanlışlıkla uzay / zaman'da bir yarık açtık ve başka bir gerçekliğe gittik.
Yeah, he was on the deck, taking a nap a little while ago.
Evet, güvertedeydi. Sanırım biraz kestiriyordu.
Her day got even worse a little while ago, And she needed some space, so i came here.
Günü daha da kötü geçmeye başlamıştı biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı bende buraya geldim.
Didn't see each other for a while, and then... hooked up one night four years ago, and...
Birbirimizi bir süre görmedik ve sonra 4 yıl önce bir gece takıldık ve...
What we feel is happening now happened a little while ago.
Şimdi oluyor diye hissettiklerimiz aslında biraz daha önce olmuştur.
This story begin a little while ago in a land far, far away. That land called England.
Biraz daha geriye uzanıyor uzaklarda, çok uzaklarda adına İngiltere denilen o ülkede başlıyordu.