Across translate Turkish
25,724 parallel translation
She chased me across this country for a decade, made my life hell.
O, on yıldır bu ülke genelinde beni kovaladı Hayatım cehenneme çevirdi.
Events across in France make the gentry nervous.
Fransa'daki olaylar üst tabakayı endişelendiriyor.
.. then I got up and went bearing east across a plank, half-rotten...
Sonra kalktım ve payanda boyunca doğuya doğru gittim, yarı çürümüştü...
Six foot or more across and we don't yet know how deep.
Altı metre veya daha fazla genişlikte Henüz derinliğini bilmiyoruz.
Who be that, then, coming across the fields?
Tarlanın içinden gelen kim ola ki?
I did not claim to be able to read her penmanship from across the room ; what I observed were her pen strokes.
Ne yazdığını odanın taa karşı tarafından okuduğumu iddia edemem ; sadece kızın kalem hareketlerini gözlemledim.
And, trust me, copper pipes beat galvanized across the board.
İnanın bana, bakır kablolar çinko kaplama boruları havada karada yener.
It's when I open up a patient's chest, I run my finger across the heart every single time.
Bir hastanın göğsünü açtığımda parmaklarımı kalbin üzerinde gezdiririm.
- Um, I think that came across...
- Haddimi aştım sanırım.
Well, the hardware may be from across the pond, but the van itself, that's 100 % American.
Donanım okyanusun öbür ucundan olabilir ama kamyonetin kendisi 100 % Amerikanvari.
We heard the musket fire across the lake, the screaming.
Gölün ötesindeki tüfek seslerini duyduk. Çığlıkları.
[Francine] Now, we're just over 2,000 square feet spread across two floors.
İki kat toplamında 185 metrekaremiz var.
I just saw some of the neighbors across the street, and they didn't wave.
Yolun karşısındaki komşuları gördüm, el sallamadılar.
Full immunity from any prosecution across the board.
Bütün suçlardan tam dokunulmazlık.
We, um, came across this sketch during a research dive.
Araştırmalarımızda bu çizime rastladık.
Well, the problem is That you then dragged her across the yard, And you tossed her into the pool while she was unconscious.
- Sorun şu ki sonrasında onu bahçe boyunca sürüklediniz ve bilinci kapalı olduğu hâlde havuza attınız.
Oh, right across from kenneth hahn park.
Kenneth Hahn Parkı'nın karşısı.
We have Hai's picture in every police vehicle and have alerted every airport and train station across the country.
Hai'nin fotoğrafını tüm polis araçlarına dağıttık ve ülkedeki tüm havaalanlarını ve tren garlarını uyardık.
He pulled me across the table by my hair, and he told me to never ask him where he got anything again. Or I could end up dead.
Beni masanın öbür tarafından saçımdan yakaladı ve bir daha hiçbir şeyi nereden bulduğunu sormamamı yoksa sonumun ölüm olacağını söyledi.
How about we discuss how to get your machine built and into dealerships across the country.
Makinenin nasıI yapıIdığına ve ülke çapında satışına geçelim mi?
And now I have to go all the way across the country to save lives which sounds really noble, like in some movie but actually it just really sucks.
Hayat kurtarmak için ülkenin öbür ucuna gitmek zorundayım. Aynı filmlerdeki gibi ama aslında berbat bir şey.
My ex-wife wants to move across the country and take our daughter, so... yeah.
Eski karım ülkenin diğer ucuna taşınmak ve kızımızı da götürmek istiyor. O yüzden evet.
Um, Steve was the neighbor across the street, helped her start getting treatment, they fell in love, decided to run away together.
Karşı komşuları Steve, ona tedavi için yardım etmeye başlamış, birbirlerine aşık olmuşlar ve birlikte kaçmaya karar vermişler.
Looks like they struggled across the street and made their way over here, where the victim went down.
Sokağın karşısında bir boğuşma olmuş ve kurban buraya kadar gelmiş gibi.
It is popular across all classes.
Bütün sınıflar arasında popüler.
Once she passes the mailbox across the street, leave the duffel on the bench and walk away.
Posta kutusunu geçtikten sonra karşıya geç ve çantayı bırakıp uzaklaş.
But the Boston Joe's across the street gave me this.
Ama, Sokağın karşısındaki Boston Joe'dakiler bana bunu verdi.
So, the thief built a tunnel from outside to the maintenance room, walked across the hall, entered the entrance code to the evidence room, and stole our cutting board.
Hırsız, dışarıdan bakım odasına girecek bir tünel açmış, kanıt odasına girmek için kodu girmiş ve kesme tahtamızı çalmış.
He orchestrated multiple robbery-homicides across the country.
Ülke çapında, çoklu hırsızlık ve cinayetleri planladı.
Well, then I will walk across the street to the deli and get you some.
O zaman caddenin karşısındaki şarküteriye gidip, biraz alayım.
When I was four, you caught me going through Daddy's drawer and you promised not to tell, if I walked across that beam.
Dört yaşındayken beni babamın çekmecesini karıştırırken yakaladın ve söylemeyeceğine söz verdin, tabii... - O huzmenin üzerinde yürürsem.
I walk across with you and my girls are free from this curse.
Seninle birlik olacağım ve kızlarım bu lanetten kurtulacak.
You know... Say... Okay, when you see Sofia kick a ball across the room and you start to daydream about 20 years from now when Sofia scores the winning goal at the Women's World Cup Final and the whole stadium is chanting her name...
Şöyle diyebilirim Sofia'yı topa vururken gördüğünde ve 20 yıl sonrasıyla ilgili hayaller kurmaya başladığında Sofia Kadınlar Dünya Kupası finalinde maçı kazandıran golü attığı zaman bütün stadyum adını haykırırken..... " Torres!
And Luke is at the bar across the street, ready to rumble.
Ve Luke karşı sokaktaki barda, takılmaya hazır.
I've never, like, sat across from someone and said, " Hi.
Tanımadığım birinin yanına oturup " Merhaba, işte ben.
We could fly a hot air balloon across the Sahara.
Sahara çölü üzerinde balonla gezebiliriz.
No, I used counter-propagating surface acoustic waves ; sent them across the piezoelectric substrate.
Hayır, karşı propagandalı yüzey akustik dalgaları kullandım onları piezoelektrik alt tabaka boyunca yolladım.
So how is he moving things that he can't see across a room?
Göremediği hâlde odanın diğer ucundaki şeyleri nasıl hareket ettiriyor?
Get her clear across the country.
Ülkeyi bir uçtan bir uca geçmesine yeter.
And before the women make their next move, we need to fire a shot across their bow.
Kadınlar hamlelerini yapmadan önce onları kendi silahlarıyla vurmalıyız.
They mostly just scold litterbugs and help little old ladies across the street.
Genelde çevreyi kirletenlere kızıp yaşlı teyzelerin karşıdan karşıya geçmelerine yardımcı olurlar.
Look. This message just came in across the line.
Bak bu mesaj yeni geldi.
You think he comes across as predatory?
Yıkıcı bir etki yarattığını mı düşünüyorsun?
I will be across the hall in my apartment where I can be reached if you need anything.
Koridorun karşısında kendi dairemde olacağım... Bir şeye ihtiyacın olursa hemen ulaşabilirsin.
And they're stretched all the way across the Pacific, where you're exterminating whole races of people.
Ve bütün pasifiğe yayılmışlar. Orada bir insan ırkını yok ediyorsunuz.
If we get denied first-round funding across the board, then it'll be impossible to get that stink off no matter what we do next.
Kaynak yaratma işinde daha ilk raundda kaybettiysek ne yaparsak yapalım ayağa kalkmamız biraz zor olacak.
Because you're connecting to people across the country
Çünkü ülkedeki tüm insanlarla bağlantınız olacak. - Tüm bu insanlar...
That's the parking garage across from the restaurant where we were supposed to meet an hour ago.
Restoranın karşısındaki otopark orası Bir saat önce buluşacağımız yer.
Ma'anian children, who are our children, living across a meaningless border drawn by the West.
Ma'an'ın çocukları, bizim çocuklarımız. Batı'nın çizdiği anlamsız bir sınırın ötesinde yaşıyorlar.
The problem of Abuddin is not across our borders. It's right here at home.
Abuddin'deki sorun sınırlarımızda değil burada memleketimizdedir.
Right across. Bam! Oh, we're doing that.
Çok aptalım.