Alright translate Turkish
31,646 parallel translation
- I'm not your fucking property. - Alright, fine!
- Ben senin malın değilim.
It's hooked up, alright?
Arabayı bağladık zaten.
We make a lot of money, Joe. I don't wanna change our lifestyle, alright?
Tonla para kazanıyoruz.
She bounced back after her underage scandal. Alright?
O da böyle bir skandaldan sonra kariyerini kurtardı.
So don't judge me, alright?
O yüzden beni yargılama.
- Very good to meet you, Sean. Alright.
- Çok memnun oldum Sean.
Alright, listen.
- Bendim. - Vay canına.
we can chitchat all night but I just want to get down to the point, alright?
Sabaha kadar sohbet edebiliriz ama ben ufaktan konuya girmek istiyorum artık.
That's it, alright?
İşte o kadar.
Alright, well.
Tamam. Bak.
- "Take it or leave it?" Fuck you! Alright?
- Son teklif mi?
- Alright, well, I'll talk to you soon.
Tekrar konuşuruz. Tamam.
- Alright. Bye.
Hoşça kal.
Oh, my God. - Alright, hey.
Aman Tanrım, sik beni!
Alright, you're usually the one that calls the shots, huh?
Demek genellikle kontrol sende olur.
- Alright.
Tamam.
Alright. Let's talk.
Tamam, konuşalım.
Alright.
Peki.
Alright, alright, alright, don't freak out.
- Ne yapacağız? - Sakın korkma.
Alright. We got that.
Tamam, bu sahneyi de hallettik.
Are you alright?
İyi misiniz?
Well, alright.
Tamam o zaman.
Now, everything is gonna be alright.
Her şey yoluna girecek..
Alright, let me just pull up your family's file here.
Pekâlâ, ailenin dosyasını çıkarayım bakalım.
Alright, who's there?
Pekâlâ, kim var orada?
Alright, let's eat this soggy mess.
Pekâlâ, şu sulu karışık şeyi yiyelim.
Alright, who's hungry?
Pekâlâ, kim acıktı?
Alright, what's for dessert?
Peki, tatlı olarak ne var?
We can, we can go to the shallow end and just try and push it up from there, alright?
Havuzun kenarlarına gidip oradan itmeye çalışırız, tamam mı?
Okay, yeah, alright.
Peki, tamam olur.
''alright, call me, love you.''wow!
Pekâlâ, ara beni, seni seviyorum.
'Alright, so you, you got what you wanted.'you gonna let us out of here or not?
Pekâlâ, istediğini aldın. Bizi buradan çıkaracak mısın?
When she comes back, you follow my lead, alright?
O döndüğünde, benim izimden git, tamam mı?
Alright?
Fena değil.
- No, I'm alright.
- Bir içki ister misin?
Alright, I'm just going to lay my cards on the table here because I don't want to lead you up the garden path.
Pekala, şimdi bütün kartlarımı önüne sereceğim çünkü seni kandırmak istemiyorum.
Alright, look, don't worry about that.
Pekala, bunun için endişelenmeyin.
That's alright.
Sorun değil.
Alright. So I'm just going to lift your top up.
Pekala, şimdi üstünü biraz kaldıracağım.
It's just so that we can see that you're alright... No, no, no.
Sadece bu sayede, senin iyi olduğunu görebiliriz ve...
- You're alright.
- Dinle, haklısın.
- This should be alright.
- Bu iyi olmalı.
Next week I'll get you... are you alright?
Gelecek hafta sana...
Stay there, stay there, don't do a thing, I'm gonna go get you some food, alright?
Burada kal, burada kal. Sakın kımıldama. Yiyecek bir şeyler getireceğim, tamam mı?
Alright. We need a sketch of her to show the people in town.
Pekâlâ, oradakilere göstermek için onun çizimine ihtiyacımız olacak.
Alright. - Yeah.
- Tamam.
Alright, get in there.
Samimi olun.
Alright.
Pekâlâ.
Alright, ease up there A-Rod.
Ağır ol bakalım karavana.
- Find it alright?
Evet.
- Is it alright if I sit down?
- Otursam olur mu?