An ambulance translate Turkish
4,179 parallel translation
Yes. We need an ambulance.
Evet ambulansa ihtiyacımız var.
Roll an ambulance to the El platform on Kinzie and Wells.
Polis tarafından ateş edildi. Kinzie ve Wells'teki tramvay hattına ambulans gönderin.
- Are you in an ambulance?
- Sen bir ambulansta mısın?
Last seen in an ambulance driven by Angie McAlister away from the clinic.
Son görüldüğünde Angie McAlister tarafından sürülen bir ambulansla klinikten uzağa taşınıyordu.
Barbie and I snuck you out of the clinic in an ambulance earlier, but I doubled back and left the ambulance behind a billboard on the road.
Daha önce Barbie ile birlikte seni klinikten ambulansla kaçırdık. Ama ben geri dönüp ambulansı yoldaki reklam panosunun arkasında bıraktım.
Somebody call an ambulance!
Birisi ambulans çağırsın!
He let an ambulance drive through it.
- Ambulansın geçmesine izin verdi.
I think I need an ambulance.
Ambulans gerek.
Met my childhood hero, now I get to ride in an ambulance.
Çocukluk kahramanımla tanıştım şimdi de onunla ambulansa bineceğim.
Hey, bartender, can you call an ambulance?
Hey barmen. Ambulans çağırır mısın?
Next thing I know, I'm waking up in an ambulance.
Sonra hatırladığım tek şey, ambulansta uyandığım.
Hetty, I need an ambulance now.
Hetty, şimdi bir ambulans istiyorum.
Shall we call an ambulance?
Ambulans çağıralım mı?
Perry, get an ambulance, hurry!
Perry, ambulans çağır, çabuk!
Call an ambulance!
Ambulans çağırın.
There are prescription drugs missing off of an ambulance,
Kaypak bir iş değil. Burası sıkıntılı bir istasyon. Reçeteyle alınan ilaçlar ambulanstan kayboluyor cinsel taciz iddiaları vardı.
I need an ambulance.
Ambulansa ihtiyacım var.
All right, anyway, one minute, I'm arguing with my ex-wife, and the next minute, I wake up in an ambulance with some guy asking me who the president is.
Neyse işte, tam eski karımla tartışırken bir de baktım ki bir ambulansta yatıyorum. Tepemde de bana "Başkan kim?" diye soran bir adam vardı.
Call an ambulance.
Ambulans çağır.
Trevor, call an ambulance.
Trevor, ambulans çağır.
Do we just call an ambulance?
Ambulans mı çağıralım? Ya artık çok geçse?
It's just estrange not hearing an ambulance or a bus every two minutes.
İki dakikada bir ambülans veya otobüs sesi duymamak tuhaf geliyor.
I'm pretty sure'cause there's a lot of blood. Did you call an ambulance?
Bundan eminim çünkü her yer kan olmuş.
- Call an ambulance.
- Ambulans çağırın.
Somebody call an ambulance.
Biri ambulans çağırsın.
Call an ambulance.
Ambulans çağırın.
Call an ambulance.
- Ambulans çağır.
Ester... the pilot who killed your mother, who fired indiscriminately on an ambulance that was carrying her to hospital, having just given birth to you, that pilot thought he was a good man, too.
- Ester! Anneni hastaneye götürmeye çalışırken içinde doğduğun ambulansa ayrım yamadan ateş açan pilot da kendini iyi bir insan olarak düşünüyordu.
- Call an ambulance!
- Bir ambulans çağırın!
Call an ambulance.
Ambulansı ara.
They're sending an ambulance.
- Ambulans gönderiyorlar.
Three months ago, someone phoned for an ambulance from the Lost Horizon Apartment Complex, and the call went like this.
Üç ay önce, Kayıp Zamanlar Sitesinden biri bir ambulans çağırmış. Ve ses kaydı şöyle başlıyor.
An ambulance is on its way.
Ambulans yola çıktı.
Call an ambulance!
Ambulans çağır!
Ferg, send an ambulance right away, okay?
Ferg, hemen bir ambulans gönder, tamam mı?
We called for an ambulance, and the police came.
Ambulans çağırdık, polis de geldi.
Call an ambulance ls she on drug?
- Ambulans çağırın. - Bağımlı mı?
Call an ambulance!
Ambulansı çağır!
Send an ambulance A.S.A.P. to 1459 South Laurel.
Acilen bir ambulans yollayın, adres 1459 South Laurel.
- Why didn't the uniform call an ambulance?
- Memur niye ambulans çağırmamış?
- Did he call for an ambulance?
- Ambulans çağırmış mı?
We're really happy to see you but do you want me to call you an ambulance?
Seni gördüğümüze çok mutlu olduk ancak ambulans çağırmamı ister misin?
Let's call an ambulance.
Ambulans çağıralım.
I'll call him an ambulance.
Ambulans çağıracağım.
I need an ambulance.
Malmö Stadyumuna hemen bir ambulans gönderin.
There's an ambulance on the way, Mr. Reese.
Ambulans yolda Bay Reese.
Send an ambulance.
- Cevap vermiyor.
- I'm gonna call an ambulance.
- Pekâlâ, kıpırdama. Ambulans çağıracağım.
Yeah, I need an ambulance for a possible rib fracture at Adams Park.
Evet, Adams Park'a muhtemel kaburga kırığı için bir ambulans gerekiyor.
Even if I had an ambulance, he wouldn't make it to the hospital alive.
Elimde ambulans olsaydı bile hastaneye kadar dayanamazdı.
Truck 81, Squad 3, Ambulance 61, an impalement at 514 Sandborne Street.
Manga, 61 nolu ambulans. Delinme vakası. 514 Sandborne Sokak.