An artist translate Turkish
3,145 parallel translation
Because that would have damaged my integrity as an artist. Sorry I am late.
Çünkü, o olay sanatçı kimliğime zarar verebilirdi.
What if Annie Hobbs was an artist?
Ya Annie Hobbs bir sanatçıysa?
So, I have this theory that Annie Hobbs was an artist, and I figured it out when...
Annie Hobbs'un sanatçı olduğuna dair bir teorim var ve bunu...
Do you think one of her biological parents could have been an artist, and maybe if we contacted the adoption agency and just asked...?
Sence biyolojik ailesi sanatçı olabilir mi? Belki evlatlık kurumuyla iletişime geçsek...
Tony was an artist.
Tony bir sanatçıydı.
All right, that must have been very upsetting for her to lose an artist like you over something like that.
Peki, senin gibi bir sanatçıyı kaybetmek çok üzücü olmalı onun için, yada öyle birşey.
He's-he's an artist.
O bir sanatçı.
I used to know someone who used to hide stuff in his room a french, an artist.
Eskiden eşyalarını bu odada saklayan birini tanırdım. Fransız bir artist.
It's cool, though, it's like you're- - Like an artist, you know, right?
Harika bir şey ama sanki siz sanatçı gibisiniz, anlıyor musun?
Is there an artist in the house here? Yeah.
- Bunun sanatçısı burada mı?
I'm an artist, man.
Ben bir sanatçıyım.
Oh, so you're an artist?
Sen de mi sanatla uğraşıyorsun?
Ooh, an artist. That's sexy.
Sanatçı demek.
And if you're serious about being an artist, you shouldn't have a problem with it.
Eğer gerçek bir sanatçı olmak konusunda ciddiyseniz,... bu sizin için bir problem olmamalıdır.
You're hiding something, and I'm gonna pull it out of you, and when that happens, there is a chance... the remotest, slimmest wisp of a chance... that you might actually become an artist.
Bir şeyler saklıyorsun,... ve bunu dışına çıkarmanı sağlayacağım,... ve bu gerçekleştiğinde, bir şansın olacak çok uzaklarda ince, küçücük bir şans.. ... ve bu şans aslında, seni bir sanatçı yapabilir.
There is a chance that you might actually become an artist.
Böylece gerçek bir sanatçı olma ihtimalin olur.
I came here first when I was 19 with a boy who was an artist.
Buraya ilk defa 19 yasimdayken ressam olan bir çocukla beraber gelmistim.
God, the life of an artist is so exciting.
Tanrım, bir sanatçının hayatı çok heyecanlı.
Well, you're an artist now too.
Artık siz de birer artistsiniz.
He was a man of such vision and he was so great a poet and an artist that he found nothing but trouble in Hollywood.
Vizyon sahibi muhteşem bir şair ve sanatçıdır. Hollywood'da üzüntüden başka bir şey bulamamıştır.
When an artist makes a mistake or they want to change something, they simply whitewash over the error and then begin again.
Sanatçı bir hata yaptığında veya bir şeyi değiştirmek istediğinde hatalı yeri temizler ve baştan boyar.
It's like he's not just a bartender... He's an artist.
Sanki barmen değil de bir sanatçı.
Make sure you, uh, tell her that I'm... I'm something of an artist myself.
Ona mutlaka benim de kendi çapında bir sanatçı olduğumu söyleyin.
I told you she was an artist.
Sana onun bir sanatçı olduğunu söylemiştim.
Oh, you truly are an artist.
Gerçek bir sanatçısın!
Well, even an artist needs the right materials.
Bir sanatçı bile, iyi bir malzemeye ihtiyaç duyar.
You're finally an artist.
Sonunda bir sanatçısın.
My son is an artist.
Oğlum bir sanatçı.
You look at an artist like "Spice" and her song "One, Two, Three, Four"
"Spice" isimli şarkıcıya bakın mesela... ve şarkısı "One, Two, Three, Four".
We have the waitress working with an artist to see if we can come up with a sketch of the goateed man to use on a canvass.
- Şimdi garson, robot resmi çizdiriyor. O resmi kullanarak çevrede araştırmalara başlayacağız. Peki.
Berry looked after every aspect of an artist's career.
Berry, sanatçıların kariyerleriyle her yönden ilgilenirdi.
The bigger he became as an artist, the more enamoured he seemed to be over songwriters.
Sanatçı olarak ün yaptıkça, şarkı sözü yazarlarına daha çok hayranlık duymaya başladı.
As soon as we found a recording date for an artist, we would start writing for them and not only would Gamble and Huff write for them, but we had McFadden and Whitehead who wrote for them.
Bir sanatçı için bir kayıt tarihi bulur bulmaz onlar için yazmaya başlarız. Yazan sadece Gamble ve Huff değildir, McFadden ve Whitehead de yazar.
You see how aesthetic could be invented just because an artist is doing what he feels or she feels to be good for the story he or she is telling.
Burada estetiğin nasıl icat edildiğini görüyorsunuz. Çünkü sanatçı hikaye için iyi olan neyse bu konuda ne hissediyorsa onu yapmaktadır.
An artist can drastically change their image just by wearing the right dress at an awards ceremony.
Ödül töreninde giydiği kıyafetle imajını basitçe değiştiren bir sürü ünlü var.
An artist is nothing without his patron.
Bir sanatçı, müdavimi olmadan hiçbir şeydir.
Zoran was a great mime and when he was shot he fell like an artist.
Zoran muhteşem bir pandomimciydi ve vurulduğunda bir sanatçı gibi düşmüştü yere.
Walker sent an artist down to Amos to do a diagram of the crime scene.
Walker olay yerinin taslağını çizmesi için Amos'a bir ressam gönderdi.
I'm not like you, you see, Reggie - you're an artist, I'm an artisan.
Senin gibi değilim, Reggie. Sen bir artist'sin, bense sanatçı.
I'm proud to present an artist from a famous circus family -
Ünlü bir sirk ailesinden gelen bir sanatçıyı sunmaktan gururur duyarım
I'm an artist.
Ben bir sanatçıyım.
I want to be an artist.
Sanatçı olmak istiyorum.
You wanted to be a trapeze artist, a dreamer or an orchestra conductor.
Bir trapez sanatçısı, hayalci yada bir orkestra şefi.
She's sitting with a sketch artist right now.
Şu an robot resmini çizdiriyor.
If there's an opportunity for a graffiti artist to work in a... Phallic shape, interacting with the artwork, it'll happen.
Graffiti sanatçılarına çalışmalarında penis şekli çizmek için fırsat verirseniz, çizerler.
His parents can't afford it, but... he's an amazing artist.
Ailesinin gücü yetmiyor, ama inanılmaz bir sanatçı.
'It was one year ago that the Turner Prize-winning artist, 'Carlton Bloom,'coerced the Prime Minister into committing an indecent act.
Turner Sanat ödülü kazanmış olan Carlton Bloom, bir yıl önce bugün cüretkâr kaçırma planıyla, Başbakanı bu uygunsuz eylem için mecbur bırakmıştı.
She, uh... she thought of herself as so ordinary, and she's such an amazing artist and writer.
Kendini hep çok sıradan görürdü ama muhteşem bir sanatçı ve yazardı.
An apprentice-artist, working hard at his art.
Çırak sanatçı, sanatında ustalaşmak için ağır çalışma halinde.
To be an actress
- Artist olmayı.
Well, that's an extravagant purchase for a freelance artist and his Belgian bride.
Serbest çalışan bir grafiker ve Belçikalı gelini için masraflı değil mi bu?
artist 86
artista 23
artists 74
artistic 22
an architect 20
an argument 18
an arm 19
an arrangement 24
an army 39
artista 23
artists 74
artistic 22
an architect 20
an argument 18
an arm 19
an arrangement 24
an army 39