English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / An indian

An indian translate Turkish

1,458 parallel translation
- Did you get an Indian name?
- Kızılderili ismin de var mı?
He needs an Indian and a construction worker, and you got an act.
Bir Hintli ve bir de inşaat işçisine ihtiyacı var, sonra al sana film seti.
- Am I an Indian or a pioneer?
- Ben bir öncü müyüm yoksa bir Kızılderili mi?
- Then you're an Indian.
- O zaman, bir KızıIderili'sin.
You were an Indian guide.
Sen yerli izcilerdendin.
We found an Indian trail.
Kızılderili patikası bulduk.
But because of that, he was always wondering'how anybody would know... when an Indian was tryin to make a social statement.
Bu yüzden durmadan merak ediyordu, kim umabilirdi... bir Yerlinin toplumsal ileti vermeye çalıştığını.
And then they plea-bargained that down to bein'an Indian in the twentieth century.
Sonra... 20. yüzyılda Yerli olmakla suçladılar...
- Hey, you're- - you're an Indian, right?
- Hey, Yerlisiniz değil mi?
An Indian man ain't nothing without his hair.
Yerli erkeği, saçsız bir hiç değildir.
- We have an Indian family living next door.
- Yan evde Hintli bir aile yaşıyor.
Tomorrow I'll be a cowboy, the day after that an Indian.
Yarın kovboy olacağım, ondan sonraki gün de kızılderili.
She's not an Indian, is she?
bir hintli değil, değil mi?
What are you doing dressed up like an Indian with a bear necklace?
Cartman? Kızılderili kıyafeleri içinde bir ayı kolyesi takmış ne yapıyorsun?
There was an Indian burial ground here before I bought it.
Ben burayı almadan önce burada bir Kızılderili Mezarlığı vardı.
His days as an Indian fighter were well behind him.
Kızılderili savunucusu olduğu günler çoktan geride kalmıştı. Sadece bir eski Kongre üyesiydi. Sadece itibarı vardı.
Great Eyes? You're dating an Indian Chief?
- Adı bu mu? "Harika Gözler" mi?
An Indian's Life in the Forest.
Ormanda Bir Yerlinin Yaşamı.
This is an Indian, writing in a magazine?
Bu dergide yazan bir Yerli mi?
I wanted to live like an Indian.
Bir Yerli gibi yaşamak istedim.
You loved me because I was an Indian, and I wanted you to love me.
Bir Yerli olduğum için beni sevdin, ve beni sevmeni sitedim.
That night, when we watched Archie strip away... all pretense of being an Indian,
O gece, Archie'yi izlerken... bir Yerli olma sahteciliğinden arınırken,
Nothing's easy with an Indian.
Bir yerli ile işler hiç kolay değildir.
- I think he's an Indian.
Porto Riko'lu mu? Sanırım bir tür kızılderili ya da öyle bir şey.
- "Live your life..." - Looks like an Indian burial ground, man.
Yerli mezarlığına benziyor dostum.
I have never seen an Indian family that's chilling out at Red Lobster.
Ama Red Lobster restoranında yemek yiyen bir Kızılderili ailesi görmedim.
This is an Indian airport, all trolleys look alike here I must have accidentally placed my bag in her trolley
Burası Hindistan havalimanı ve burda tüm el arabaları birbirine benziyor Çantamı onun el arabasına yanlışlıkla koymuş olmalıyım
But you're an Indian, right?
Fakat sen bir Hintlisin, değil mi?
An Indian is an Indian wherever he be, isn't it?
Bir Hintli bir Hintli'dir.Hernerde olsada Değil mi?
Well, Mulder, if it were real, then why would an American Indian artifact be fused in rock on the west coast of the African continent?
Mulder, o şey gerçek olsaydı, neden Amerikan yerlilerinin el yazması Afrika'nın batı kıyısındaki kayalıklardan çıkarılsın ki?
Raghubir Singh, an Indian photographer.
Raghubir Singh adında Hintli fotoğrafçı.
An Indian casino!
Yerli kumarhanesi!
See, I'm an Indian, too.
Bak. Bende kızıldereliyim.
There is no way they're gonna believe you're an Indian.
İmkansız. Senin kızıldereli olduğuna inanmıcaklar.
He's an Indian.
O kızıldereli.
- You think everyone's an Indian.
Sen herkesi kızıldereli zannedersin.
I'm an Indian.
Ben kızıldereliyim.
An Indian sword.
Nasıl bir çeşit? - Hint kılıcı.
An Indian sword? Yes. My father's.
- Bir Hint kılıcı mı?
I have the spirit of an old Indian woman living in mine.
Benimkinde de Hintli ihtiyar bir kadının ruhu var.
But you've got one because the house is sitting on an ancient Indian burial ground.
Ama bir tane var çünkü ev antik bir kızılderili mezarlığına kurulmuş.
The house was built on radioactive waste and an ancient Indian burial ground?
Ev radyoaktif atık üzerine kurulmuş ve antik kızılderili mezarlığına mı?
You are surrounded by an army of Indian braves, who, on my command... will descend upon you with all the fury of the Four Horsemen of the Apocalypse.
Etrafın benim komutam altındaki cesur kızılderili savaşçıları tarafından sarıldı tüm öfkeleriyle Mahşerin dört Atlısı gibi üzerinize çullanacaklar.
It's an Indian tribe. It was in the newspaper.
Yerli kabilesi, gazetelere de çıkmıştı.
Took an old Blackfoot Indian to figure it out.
Yaşlı bir Kızılderiliden öğrendim.
" The still hunt is an art perfected by the Indian,
" Sessiz-av, Yerliler tarafından mükemmelleştirilmiş bir sanattır,
The man who's going to speak to you... is an Ojibwa Indian who's lived all his life in these forests.
Şimdi size konuşma yapacak olan kişi... tüm yaşamını bu ormanlarda geçirmiş olan bir Ojibwa Yerlisidir..
It's an old Indian myth from the north.
Bu kuzey tarafından eski bir Kızılderili efsanesidir.
Hey, it's an old Indian, just like me.
Hey, oda yaşlı bir yerli, tıpkı benim gibi.
How will an American know about Indian culture?
Bir amerikalı hint kültründen ne anlar ki zaten?
Two happening young guys in the prime of our lives can't find anything to do but sit in a sweatbox in the middle of an armpit-staining Indian summer and watch old movies.
Hayatlarının başlangıcındaki iki genç pastırma yazının ortasında ter içinde oturup eski filmleri izlemekten başka yapacak bir şey bulamıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]