At around translate Turkish
6,940 parallel translation
! Yeah, no, I'm pretty sure I would notice them if they were here, so we gonna need high-def sat images of the area to pinpoint their location at around a 10-mile radius with a latitude of 44 and a longitude of 18.
Burada olsalar fark ederdim herhalde, yani yerlerini bulabilmemiz için 44. enlem ve 18. boylam arasındaki 16 kilometrelik bölgenin yüksek çözünürlüklü uydu görüntülerine ihtiyacımız olacak.
Valeo and Fagan, they ever come around here at all?
Valeo ve Fagan, onlar hiç tüm buralara geldin?
Individual in question was last spotted at the 7-Eleven down the street hanging around the soda machines, making what the kids call a suicide.
Individual in question was last spotted... caddenin aşağısındaki 7-Eleven'da soda makinasının etrafında takılırken görülmüş....... çocuklara göre bir intihar oılmuş.
I'm on a quest to help my sister, but I seem to have gotten myself a little bit turned around.
Kız kardeşime yardım etmek için bir maceraya atıldım ama görünüşe göre biraz yüzüme gözüme bulaştırdım.
The doc at the CDC told us about something they wanted to try but never got around to.
CDC'deki doktor bir şey denemek istediklerini, ama fırsat olmadığını söyledi.
- Those come at bedtime, around 9 : 00.
- Onlar yatma zamanında geliyor, 9 civarında.
Don't worry. We're just gonna scout ahead and circle back around and find you.
Ortalığı kontrol edip, bir iki tur atıp gelip sizi buluruz.
Increase your speed and go around.
Hızını yükselt ve çevrede tur at.
Go around!
Çevrede tur at!
So we still have to make time for the camel ride around the Sphinx at sunset!
Hala gün batımında sfenks'in çevresinde deveye binmek için zaman bulabiliriz!
What I do care about is Amy was mad at you last night, and since you weren't around, she was mad at the only thing in the apartment with a penis, which is me.
Umrumda olan Amy'nin dün gece sinirlenmesi ve sen orada olmadığın için dairedeki penisi olan tek kişiye, yani bana, kızdı.
There is a bug going around at work.
İş yerinde salgın vardı.
I was at the bar telling my buddy Wayne the rumor that's been going on around the lodge.
Barda arkadaşım Wayne'e söylentileri anlatıyordum.
Charlie, listen, you know, I know that it's very hip these days to shit all over Horsin'Around, but at the time, I can tell you...
Dinle Charlie, bugünlerde Horsin'Around'a bok atmanın moda olduğunu biliyorum ama şunu söyleyeyim
Hey, aren't you the horse from Horsin'Around?
Sen Horsin'Around'daki at değil misin?
And it seemed like you had a nice enough visit from your sister, but after she left, you came out, and you were looking around and... and when you looked at me...
Ve kardeşin seni yeteri kadar ziyaret ediyor gibiydi. Ama o terk ettikten sonra dışarı çıktın,... ve dışarı baktın ve beni gördün.
Is that the frickin horse from Horsin'Around?
Bu adam Horsin'Around'daki at değil mi ya?
I'm so sorry, but I didn't know what the protocol was around here, and these guys were just champing at the bit.
Çok üzgünüm. Protokolün burada olduğunu bilmiyordum. Adamların içi içine sığmıyordu.
It's like old ladies at fences around here.
Sanki etraf eski eşlerle doluymuş gibi.
This device turns any moisture around it to ice very rapidly, at a great range.
Bu cihaz etraftaki nemi çok hızlı bir şekilde ve çok uzun menzilde buza çeviriyor.
Why don't we go ask around at the group home?
Neden grup evine gidip soruşturma yapmıyorsun?
But then he stopped, he turned around and he looked at me and he said,
Sonra durdu arkasını döndü ve bana bakarak dedi ki " Evlat beni sevmiyor musun?
So, now you and Hunt are running around screaming at each other?
Hunt'la ikiniz de etrafta birbirinize bağırıyorsunuz.
I mean, how do you go out with my father at night and boss him around during the day?
Yani gece babamla dışarı çıkıp gündüz nasıl patronluk taslıyorsun?
I go to work all day, I've been out all day and when all you have to do is to lay around in this big house and live easy and at least you can have my meal on time.
Tüm gün işteydim. Tüm gün dışarıdaydım. Sen ise bütün gün evde dolanıp keyif çattın.
You know, he would come around and three years might have gone by where she hadn't seen him and when he came to the house, we lived in the Venice Canals, she was remarried and she looked at him and she hugged him.
Ve daha sonra, Venice Kanalı'ndaki eve geldiğinde Annem tekrar evlenmişti. Ona baktı.
It's from a junk account, but it mentions a meeting at a bar around the time of the murder.
Bir önemsiz e-posta hesabından ama cinayet saati civarlarında bir bardaki buluşmadan bahsediyor.
Let's at least look around.
En azından çevreye bir göz atalım.
That would be Rodney Tanner, pedophile sex offender, all-around icky person, currently residing at Chino state prison.
Adamımız Rodney Tanner, pedofil cinsel sapık tamamıyle iğrenç biri şu anda Chino eyalet hapishanesinde
You know, it's almost here, and I don't want to be scrambling around at the last minute looking for a costume for you.
Neredeyse geldi ve son dakika senin için kostüm bulmaya çalışmak istemiyorum.
Let's spread out, take a look around.
Yayılın ve etrafa göz atın.
At first he only kicked me around.
Başta sadece tekme attı.
Now it's time for our newspaper review and looking at what's making headlines around the world.
Ve şimdi de, gazetelerden dünyadaki gelişmelere dair haber başlıkları...
It's a giant glass and metal box, like the metal box around your microwave at home.
- Araba büyük, cam ve metal bir kutu. Evlerdeki mikrodalga fırın gibi.
I grew up running around this castle.
Ben bu kalede at koşturarak büyüdüm.
Body decomposing in D.C. at this time of year would probably start to really stink badly enough in about four or five days that office workers around...
Yılın bu zamanı D.C.'de bir cesedin çürümesi yeterince kötü kokmaya başlaması muhtemelen dört ya da beş gün sürerdi etraftaki ofislerde çalışanlar...
You split us because you wanted audrey back, But at least subconsciously, You wanted me around too.
Bizi Audrey'i geri istediğin için ikiye ayırdın ama en azından bilinçaltında benim de kalmamı istedin.
In other words, let you wander around so you can look at all the hot guys?
Başka bir deyişle, seni bırakalım ki etraftaki ateşli erkeklere bak mı?
I see people moving around in a large room at the west end of the third floor.
3. katın batı tarafında insanlar büyük bir odada hareket halinde.
Jamie Reagan. P.O. Uh, New Yorkers can seem a little rough at first, but you'll see, we come around.
Jamie Reagan. polis memuru ah, new yorklular ilk başta biraz kaba görünebilirler ama onları tanıyınca öyle olmadığını anlarsın.
All day, every day, you are sitting around in booties and a dirty robe eating chips and getting drunk at 11 : 00 A.M.!
Tüm gün, hergün, etrafta çizmelerin ve kirli sabahlığınla dolaşıyorsun cips yiyip daha sabah saat 11'de sarhoş oluyorsun!
Just mill around and do nothing, much like you would do at work.
Sadece etrafta dolanıp hiçbir şey yapmayın. Tıpkı işte olduğu gibi.
Starting around the time Tyler went off to college, he basically began to rebuff us at every turn.
Tyler üniversiteye başladığında bizi her fırsatta kendinden itti.
When I first opened this place, um - - now, remember, you weren't around at the time - -
Burayı ilk açtığımda hatırla o zaman sen buralarda değildin.
See if we can at least place him near Mount Charleston around the time of the murders.
Eğer kamp yerinin yakınlarında bulunmuşsa cinayetten tutuklayabiliriz.
What is this mystery threat that somehow involves your son's nanny, that has you skulking around the castle at odd hours?
Bu nasıl bir gizem ki, gecenin tuhaf saatlerinde seni takip eden bebek bakıcısı ile çözülebiliyor?
But if they give me any pushback, I will start throwing some serious sergeant-at-arms weight around.
Eğer bana zorluk çıkaracak olurlarsa ciddi ciddi disiplin başkanlığı kartımı kullanmaya başlayacağım.
And the people who really, truly run this city, they're watching you huff and puff and run around crusading, and they are laughing at you!
Ve ciddi anlamda bu şehri yürüten kişiler bu uğraşlarını görüp sana gülüyorlar.
At first, it was awkward being around korra and asami.
İlk zamanlar, Korra ve Asami'nin etrafında olmak biraz garip oldu.
Oh, even so, just once, I would like a Christmas without everyone gathering around the TV set to laugh at me.
- Şey, yine de - sadece bir kere, - herkesin TV'nin karşısına toplanıp bana gülmeden
I look around at us, and you know what I see?
Etrafıma baktığımda ne görüyorum biliyor musunuz?
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20