English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bad cop

Bad cop translate Turkish

724 parallel translation
You made a clown out of me, a bad cop.
Senin yüzünden soytarı oldum, kötü bir polise dönüştüm.
"Good cop, bad cop."
İyi polis, kötü polis.
Are you implying that I've got a bad cop in my department?
Benim bölümde kötü bir polis mi olduğunu ima ediyorsun?
So you think I'm a bad cop, Neeley?
Demek sence ben kötü polisim ha, Neeley?
Bad cop, good cop.
Kötü polis, iyi polis.
Bad cop, bad cop.
Kötü polis, kötü polis.
Bad cop....
Kötü polis...
There's nothing worse than a bad cop.
Kötü bir polisten, daha kötü bir şey yoktur.
And I hate playing good cop / bad cop.
İyi polis - kötü polisi oynamaktan nefret ediyorum.
- It all came down to one bad cop.
- Hepsi kötü bir polisten geldi.
We could do "good cop, bad cop"!
"İyi ve kötü polisi" oynayabilirdik!
- You be good cop, I'm bad cop.
- İyi bir polissin, ben kötü.
You're playing good cop / bad cop.
İyi polis-kötü poliscilik oynuyorsunuz.
You started off as the bad cop.
Kötü polis olarak başladınız.
Don't you want to play "good cop, bad cop"?
"İyi polis, kötü polis" i oynamak istemiyor musun?
Good cop, bad cop.
İyi polis, kötü polis.
Immunity for her testimony is a small price for a bad cop.
Tanığa dokunulmazlık vererek kötü bir polisi haklayacaksın.
Am I a good cop or a bad cop?
Ben iyi polismiyim kötü polis mi?
Perhaps you think I'm the good cop and he's the bad cop.
Belki benim iyi polis, onun da kötü polis olduğunu düşünüyorsun.
In the next room is the bad cop.
Yan odadakiler kötü polis.
So let's do the old good cop, bad cop routine.
İyi polis, kötü polis numarasını yapalım.
- Bad cop.
- Kötü polis.
No, no, bad cop's more fun.
Olmaz, kötü polisi oynamak daha zevkli.
I wanna be bad cop.
Ben kötü polis olmak istiyorum.
Although you look more like a bad cop.
Her ne kadar sen, kötü polis gibi duruyorsan da.
- I thought I was bad cop.
- Kötü polis olduğumu düşünüyordum.
Bad cop, yeah, not Gestapo.
Kötü polis, evet, Gestapo değil.
I don't play good cop-bad cop.
Ben "iyi polis-kötü polis" oyunu oynamam.
I go straight to bad cop, worse cop.
Kötü polisten beter polise dönüşüveririm.
And the people, well, maybe they dress a little differently... or talk a little differently here... but underneath they're the same as your next-door neighbor, and you probably know them all - the cop on the beat, the kid selling papers... shopkeepers, lawyers, good people, bad people.
Ve insanlar belki de burada biraz farklı giyiniyorlar veya biraz farklı konuşuyorlar ama onların kapı komşunuzla aynı olduklarını bilirsiniz ve muhtemelen hepsini tanırsınız devriyedeki polis, gazete satan çocuk esnaflar, avukatlar, iyi insanlar, kötü insanlar.
A tough cop with bad manners, like you.
Sert tavırları olan belalı bir polis, senin gibi.
It was bad judgment to bother a cop's widow about her husband's love life.
Bir polisin dul eşini, kocasının özel hayatı hakkında rahatsız etmen yanlış.
- Let's go give that cop a bad time.
- Şimdi gidip o polisi bulalım. - Kızını bana bırakın.
It's as bad as killing a cop.
Bir polisi öldürmek kadar kötü.
If there's one thing I despise, it is a cop gone bad.
Sevmediğim bir şey varsa o da bir polisin hırsızlık yapmasıdır.
Bad business for a cop.
- Adına sevindim, bravo.
The only bad thing is if she turns out to be a virgin or a cop.
Tek kötü şey onun bir bakire çıkması ya da polis.
Bad rubbish to good riddance.
İyi kurtuluşa kötü çöp.
Or The One Good Cop in the Bad Town?
Veya kötülük şehrinin tek iyi polisi benim.
Cut the good-cop-bad-cop shit. There's no time.
Bırak şu iyi polis, kötü polis saçmalığını!
You're the cop, he's the bad guy.
Sen polissin, kötü adam olan o.
That's why the garbage is taken to certain places, far away, where it can freely pollute, smell bad, and attract diseases.
Bundan ötürü çöp serbestçe kirlilik yayabildiği, kötü kokabildiği ve hastalıklara davetiye çıkarabildiği uzaklardaki belli yerlere götürülür.
At Porto Alegre, one of the places that is chosen for the garbage that smells bad and attracts diseases is called the Isle of Flowers.
Porto Alegre'de, kötü kokan ve hastalıklara davetiye çıkaran çöp için seçilen yerlerden biri Çiçekler Adacığı olarak adlandırılır.
He's good-cop, bad-coppin'us.
İyi polisi ve kötü polisi oynuyor.
Don't feel bad. I was a cop for 30 years, and they still fake me out occasionally.
Üzülme ben 30 yıl polislik yaptım.
You seriously damaged my father's career... you insult me with that good-cop bad-cop routine... and now you have the gall to ask me if I still want to go on vacation.
Babamın kariyerine ciddi bir şekilde yara verdin,... beni de iyi polis-kötü polis oyunu ile aşağıladın ve hâlâ bana tatile çıkıyor muyuz diye soracak kadar küstâhsın.
- This cop is beat up pretty bad.
- Bu polis fena şekilde dövülmüş.
And if it turns out he was dirty, well good cop turns bad.
Eğer suçlu o çıkarsa, eh iyi polis, kötü olur.
Don't pull that good-cop-bad-cop crap.
İyi polis - kötü polis falan oynama.
Is that how you ran the good-cop bad-cop?
İyi polis-kötü polis oldu mu?
Well, you see detective, I can't seem to remember one single bad place a cop ever helped me out of.
Bakın dedektif, tek bir kötü yerde bile polisin yardım ettiğini hatırlamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]