English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Belaya

Belaya translate Turkish

6,501 parallel translation
Martin get himself in trouble again?
Martin yine başını belaya mı soktu?
Well, you never know when you're gonna get in trouble.
- Başının ne zaman belaya gireceği belli olmaz.
His daughter got into some trouble and I...
- Kızı belaya bulaştı ve ben de...
Look, I never meant to get you into trouble, but I did, and I will get you out.
Bak, başını belaya sokmak istemezdim,... ama olan oldu,... ve seni bu işten kurtaracağım.
That is to your peril because when i'm free I will not stop until every single vampire In new orleans has ceased to exist,
İşte bu yüzden başın belaya girecek çünkü serbest kaldığım zaman New Orleans'taki tüm vampirlerin kökünü kazıyana kadar durmayacağım.
She's troubling everyone.
Herkesin başına belaya sokuyor.
We will get into trouble if he rats us out.
Eğer bizi ispiyonlarsa başımız belaya girer.
Oh, you have no idea, and I'm the one who gets in trouble when people don't follow them, so please, please, for my sake, just try not to upset her majesty.
Hiç sormayın, insanlar bu kurallara uymadıklarında başı belaya giren ben oluyorum lütfen ama lütfen, benim için Kraliçe'yi kızdırmamaya çalışın.
I got into money trouble.
Başım belaya girmişti.
Don't get into any trouble.
Belaya bulaşma.
I'm afraid you think I've got you both into trouble.
Maalesef ikinizin de başını belaya soktuğumu düşünüyorsunuz.
And if you get in trouble, find a policeman.
Başınız belaya girerse de bir polis bulun.
I assumed you got into some kind of trouble.
Sanırım başını belaya sokmuştun.
~ You'll get in trouble if you don't listen. ~ Right, If it was important,
- Dinlemezsen hepinizin başı belaya girecek. - Eğer o kadar önemliyse...
We almost got into huge trouble.
Neredeyse başımız büyük belaya girecekti.
Greg, you're gonna get us into trouble again.
Greg, yine başımızı belaya sokacaksın.
You keep moving, keep your nose clean, we can stop meeting like this.
Yoluna devam et, belaya bulaşma ve biz de böyle buluşmalardan vazgeçelim.
Not enough to get us in trouble.
Başımızı belaya sokacak kadar değil.
I don't think he's gone to all this trouble just to blow me up.
Beni havaya uçurmak için bu kadar belaya bulaşacağını düşünmüyorum.
If I catch you trying to go tomorrow... You are gonna be in big trouble... Young lady.
Yarın dışarı çıkmaya çalışırsan başın büyük belaya girer genç hanım!
A good boy. Never got in trouble.
Başı hiç belaya girmedi.
Is it because I got you in trouble?
- Başını belaya soktum diye mi?
We might get in trouble.
Başımız belaya girebilir.
IF WE GET IN TROUBLE, METAL-BEND US UP.
Eğer başımız belaya girerse bizi metal bükerek çekin.
Two more days and I have to call the cavalry and I don't want him to get into trouble with Waller.
İki gün daha geçerse birliğe haber vermem gerekecek. Başının Waller'la belaya girmesini istemiyorum.
Do you know what kind of trouble I can get into for doing that?
Bunu yaparsam başım ne kadar belaya girer biliyor musun?
Our lawyers advised us to put out a statement.
Avukatlarımız basın açıklaması yapmamızı tavsiye ettiler. - Ne kadar belaya girdiğin hakkında en ufak bir bilgin var mı? - Onu imzalamıyorum.
He knew that was gonna get you in trouble.
Senin başını belaya sokacağını biliyordu.
He used to get in so much trouble.
O kadar çok belaya için kullanılır.
He was in a gang, so he's been followed, marked, had his ass whupped more times...
Bir çetedeydi, yani takip ediliyordu, damgalıydı, birçok kez başını belaya sokmuştu...
Keep her out of trouble, huh?
- Başını belaya sokmasın, tamam mı?
You get in trouble, you shout as loud as you can, OK?
Başın belaya girerse, avazın çıktığı kadar bağır, tamam mı?
Don't ask me to erase it. That'll just get us both in trouble.
Benden bunu silmemi isteme, ikimizin de başını belaya sokar.
The man says to me don't tell to his wife that he is smoking. or he is in danger, you know?
O adam bana dedi ki, sigara içtiğimi karıma söyleme yoksa başım belaya girer.
I might be in a trouble as my wife hates me drinking.
Karım içmemden nefret ettiği için başım belaya girebilir.
The truth is, I asked Barrow to get Stowell into trouble, and I'm afraid he overdid it.
Gerçek şu ki, Barrow'dan Stowell'in başını belaya sokmasını istemiştim. - Korkarım ki aşırıya kaçtı.
Am I gonna get in trouble for this?
Başım belaya girecek mi?
# M'lud I never wanted him to # Get in any trouble
Efendim, belaya karışsın istemedim asla.
Officially, you're in trouble, but I can't tell you I'm not a tiny bit proud of you, man.
Aslında başın belaya girdi ama "gurur duymadım" dersem de yalan olur.
Did you get in trouble? Well...
- Başın belaya girdi mi?
I could get in a lot of trouble if someone finds out I gave you this.
Sana bunu verdiğim duyulsa başım fena belaya girer.
Did you talk your way into trouble?
- Konuşarak başını belaya mı soktun?
Afraid she's in trouble.
Başının belaya girmesinden korktum.
I won't let it get to my head or anything.
Başımı ya da başka bir şeyi belaya sokmam.
How can you drink with them, and get into trouble?
Onlarla içip bir de başınızı belaya sokuyorsunuz.
If you're in trouble, you press and you hold down number 1, OK?
Eğer başın belaya girerse 1 numaraya basılı tutacaksın, tamam mı?
I heard one of the partners got in trouble.
Ortaklardan birinin başının belaya girdiğini duydum.
What the hell have you got us involved in? !
Bizi nasıl bir belaya bulaştırdın?
Thanks for your help tonight, Elijah.
Benimle konuşman için bile başımın belaya girmesinin gerekmesi ne kötü.
I don't want to get into trouble.
Başımın belaya girmesini istemem.
Come on.
Başın belaya girmeyecek, hadi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]