English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bin

Bin translate Turkish

40,136 parallel translation
Bin.
Bin.
He wouldn't really name himself Hyun Bin, Won Bin, or Kim Woo Bin, would he?
Cidden de Hyun Bin, Won Bin, Kim Woo Bin gibi bir şey seçmeyecek, değil mi?
So, If I walk fifty thousand steps, I get the t-shirt.
Eğer 50 bin adım yürürsem, tişörtü alıyorum.
You hid the horseshoe in the diaper bin, didn't you?
At nalını bebek bezi çöpüne sakladın, değil mi?
He made me stick my arm in a diaper bin!
Kolumu zorla bebek bezi çöpüne sokturdu.
Tell her how you were elbow-deep in me dookie-bin.
Ona kaka kutuma nasıl dirseğine kadar girdiğini anlat.
This war is millennia older than you, boy.
Bu savaş senden bin yıl daha yaşlı çocuk.
- One thousand pirouettes...
- Bin tane dönüş.
- One thousand and two pirouettes.
- Bin iki tane dönüş.
Kim Woo Bin.
Kim Woo Bin.
But you paid for it, Woo Bin.
- Parasını siz vermiştiniz ama Woo Bin.
- Get in the car.
Çabuk ol da arabaya bin.
- Get in.
Çabuk arabaya bin.
- I want them. Isn't this Kim Woo Bin's number?
Kim Woo Bin'in telefonu değil mi?
- What do you like, Woo Bin?
- Neden hoşlanırsınız?
Don't hang up and get in.
Telefonu kapatmadan bin.
There's an old saying, "Bin-cheon-ji-gyo-bool-ga-mang. Jo-gang-ji-cheo-bool-ha-dang."
"Bin-cheon-ji-gyo-bool-ga-mang jo-gang-ji-cheo-bool-ha-dang."
It is must for a third generation Chaebol to finish studying the Thousand-Character Classic at the age of three...
Üçüncü nesil bir vâris üç yaşında Klasik Bin Karakteri tamamlamış olmalıdır.
It cost $ 5.20.
5 bin 200 won tuttu.
Yeah, alright, so get on the bus.
Evet, biliyorum. Otobüse bin hadi.
Su-bin Park, Age 2, Accident.
Park Soo Bin, 2 yaşında. Kaza sonucu ölüm.
The money you stole is only $ 23, $ 32, $ 10, and three vouchers.
Çaldığın para topu topu 23 bin won, 32 bin won 10 bin 500 won ile üç yemek kuponu.
Mister Woo-Bin Kim, what's your real name?
Bay Kim Woo Bin, gerçek isminiz nedir?
My uncle gets soft just looking at girl groups. - And?
Amcam bir kız grubuna bir defa bakarak bin senelik öfkesini bir kenara koyan birisi oysa.
Girl groups make you forget about the thousand years of rage.
Bir kız grubu bin senelik öfkeni anında buhar etmiş ama!
Isn't this Kim Woo Bin's phone?
Bay Kim Woo Bin'in telefonu değil mi?
Manager Kim Woo Bin stepped away for a moment.
Kısım Şefi Kim Woo Bin az evvel bir süreliğine dışarı çıktı da.
What do you like?
- Woo Bin, neden hoşlanırsınız?
I can't afford to pay an extra 100 dollars a month.
Böyle birdenbire kirama 100 bin won eklemeniz beni cidden zor duruma düşürüyor.
From head to toe, you're wearing approximately 25,000 dollars worth. Why are you looking for my staff who gets paid 6.30 dollars an hour?
Tepeden tırnağa kadar tahminen 25 milyon won değerinde giyinip kuşanan biri saat başı 6 bin 300 won kazanan çalışanımı ne demeye arıyor?
Mr. Kim Woo Bin went off grid again.
Öyle ya da böyle ister Kim Woo Bin ister müdür olsun yine yerin dibine girdi.
You don't even have a dollar on you?
İlkokul öğrencisinin nasıl bin wonu bile olmaz?
I will stay here for the next 1,000 years, so don't come looking for me.
Şurada bin sene yaşayacağım, beni aramaya gelme. - Ödlek!
I want to hold your hand and hug you, Mr. Kim Woo Bin.
Ben de elinizi tutmak ve sarılmak istiyorum size.
Who are you really, Mr. Kim Woo Bin?
Kimliğiniz nedir, Bay Kim Woo Bin?
Also, why did you insist on getting roasted sweet potatoes when you don't even have 5,000 won?
Üstelik 5 bin wonun bile yoksa közleme tatlı patates yiyeceğim diye niye tutturuyorsun?
I mean, how is it that you two don't even have 5,000 won between you?
Yani gayet normal görünen ikinizde bir beş bin won bile yokken ne yapmamız gerekiyor? Hislerini anlasam da bilmiyorum.
The 5,000 won was a change in the plans that I did not anticipate.
5 bin won düşünemediğim bir değişkendi.
♪ Nine hundred ninety-nine thousand Nine hundred ninety-nine ♪
Birini indir, elden ele geçir. Dokuz yüz doksan dokuz bin Dokuz yüz doksan dokuz.
♪ Nine hundred ninety-nine thousand Nine hundred fifty-four ♪
Birini indir, elden ele geçir. Dokuz yüz doksan dokuz bin Dokuz yüz elli dört.
Twenty thousand.
Yirmi bin.
Twenty thousand men, 50 forts.
Yirmi bin adam, elli kale.
There's 1,000 men down there and 20,000 more on the way.
Aşağıda bin tane adam var ve yirmi bin tanesi de yolda.
And ullevi stadium is absolutely booming 50,000 screaming fans.
Ullevi stadyumunda 50 bin futbolsever bomba gibi gürlüyor.
All 200,000 fans have fallen into a deafening silence.
200 bin kişilik stadyumda ölüm sessizliği.
- Get in.
- Bin.
They had a guy there with headphones thousand dollars... when you can buy half-price pirates.
Orada bin dolarlık bir kulaklık olan bir adam vardı... Ne zaman yarı fiyatına korsan satın alabilirsiniz.
Water and gas bills are separate.
Aylık 500 bin won, su ve elektrik de ayrı.
♪ Nine hundred ninety-nine thousand Bottles of pop on the wall ♪
Duvarin üstünde dokuz yüz doksan dokuz bin sise.
♪ Nine hundred ninety-nine thousand Nine hundred ninety-nine ♪
Dokuz yüz doksan dokuz bin Dokuz yüz doksan dokuz.
♪ Nine hundred ninety-nine thousand Nine hundred ninety-eight ♪
Dokuz yüz doksan dokuz bin Dokuz yüz doksan sekiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]