Body translate Turkish
69,386 parallel translation
- Oh, his body, yes. But his mind?
- Bedeni evet, ama zihni?
Then moved Finch's body to the pub yard.
Sonra Finch'in cesedini barın avlusuna taşıdı.
Well, Suzanne, we couldn't find his body.
Suzanne, onun cesedini bulamadık.
If they have a body it would be in the deceased column.
Cesetleri bulunduysa ölüler kısmındadır.
But when I was alone in the room... with him, with his body... it was... I-I suddenly realized I... I just had it all wrong.
Ama odada yalnızken onunla, bedeniyle... Aniden farkettim ki her şeyi yanlış anlamışım.
You saw the crossbow, you saw his body.
- Arbaleti gördün, cesedi gördün.
We need to burn your body.
Cesedini yakmamız lazım.
We found a body out there tonight.
Bu gece orada bir ceset bulduk.
There ain't no ink on that body?
O cesette dövme yok mu?
Reorienting the body's humors is a difficult process.
Vücudun mizahlarını yeniden yönlendirme zor bir süreçtir.
See, the body senses and sends signals to the brain, but how the brain interprets those signals is a matter of great delicacy.
Bakın, vücut beynin sinyallerini algılar ve gönderir, Ancak beynin bu sinyalleri nasıl yorumladığı Büyük incelik meselesidir.
You left your physical body here in Fort Reed and your mind traveled to another world.
Fiziksel bedenini bıraktın... burada, Fort Reed'de ve zihnin başka alemlere seyahat etti.
And your body reclaimed it.
Ve bedenin onu geri aldı.
Even sedated, your body control was... erratic.
Yatıştırıcı almışken bile, beden kontrolün... dengesizdi.
I know that it's easy to get so focused on fixing your body, you forget that your soul needs to heal, too.
Bunun kolay olduğunu biliyorum Vücudunuzu sabitlemeye odaklanmak için, Ruhunun da iyileşmesi gerektiğini unutuyorsun.
You wanted a body. You've got me.
Birini istedin, beni alacaksın.
You wanted a body.
Birini istedin.
Will, I promise you, I am done with them, but I have nothing to give Jennifer, so I told her that if she wanted a body, she'd have to settle for mine.
Will, inan bana onlarla işim bitti. Ama Jennifer'a verecek hiçbir şeyim yok. Eğer birini istiyorsa beni alabileceğini söyledim.
Mind, body, and soul.
Zihnen, bedenen ve ruhen.
NG tubes are slow, and if the bowel perforates, then everything's gonna spill into her body and we'll be dealing with sepsis on top of that.
NG tüpü yavaş çalışır. Bağırsak yırtılırsa her şey vücuduna yayılacak ve sepsis olasılığı ortaya çıkacak.
- The things I saw down there, sex stuff, extreme body mod, torture crap.
- Hayır. - Burada gördüklerim, seks şeyleri, ekstrem vücut modları, işkence saçmalıkları.
You're not putting a body in there?
- Oraya bir ceset koyamacaksın?
What the hell is Chester doing with a dead kid's body under his house?
Chester evin altında ölü bir çocukla ne halt ediyordu?
Body ain't been here that long, Hap.
Ceset o kadar zamandır burada olamaz.
He left me a house with a dead body under it.
Bana altında ceset olan bir ev bıraktı.
He upstairs here, teaching me how to tie a fishing fly, tucking me into bed at night, reading me bedtime stories. And we got a dead body rotting under our feet.
Yukarıda bana öğütler verirken karnımı doyurup bana masallar anlatırken ayağımızın altında bir ceset varmış.
You identify the body yet?
Cesedi teşhis ettiniz mi?
Well, it's a little hard to identify a body when it's that far gone.
Bu kadar çürümüş bir cesedi teşhis etmek biraz zor.
Mnh-mnh, body have no feet.
Cesedin ayakları yoktu.
The body had feet, all right, and the feet had sneakers.
Ayakları da ayakkabıları da vardı.
Look, I found a dead body under Chester's floor.
Bak, Chester'ın evinin altında bir ceset buldum.
We want to report another dead body.
Başka bir ceset daha bulduk da.
The body had feet, all right, and the feet had sneakers.
Cesedin ayakları vardı ve ayaklarında da spor ayakkabı vardı.
- Body have no feet.
- Cesedin ayakları yok.
Not on this, not on helping your Uncle Chester hide that kid's body.
Ne bundan ne de o çocuğun cesedini saklamak için amcan Chester'a yardım edişinden kaçarın var.
Did you stop to think before burying a body in my garden?
Sen bahçeme bir ceset gömmeden önce durup düşündün mü?
Well, no, I didn't actually see the body, but it's true, I can't technically prove it.
Hayır, cesedi görmedim ama doğru, teknik olarak kanıtlayamam.
He had body in box?
Gövdesi var mıydı?
There was a body in a red life vest!
Kırmızı bir cankurtaran yeleği içinde biri vardı!
Am I going to have to break every bone in his body?
Onun her kemiğini kırmak zorunda mıyım?
That moment when the needle, the very first one, slips into my body and relaxes my nerves.
O an iğne, ilk iğne, Vücuduma kayar ve sinirlerimi rahatlatır.
And when that third needle stops my heart, and they pronounce my body dead, are you gonna anguish over my death'?
Ve üçüncü iğne kalbimi durdurduğunda, Ve bedenimi ölü olarak telaffuz ettiler, Benim ölümüm için acı çekecek misin?
I believe the body's already been collected by the undertaker.
Zaten cesedi ölü kaldırıcı tarafından alınmıştır.
"Over my dead body" is the phrase that springs most readily to mind.
"Cesedimi çiğnemen lazım" cümlesini akla getiriyor.
Her body's already been embalmed.
Cesedini ilaçlamışlar.
Body found at Bramford mere.
Bramford bataklığında ceset bulunmuş.
I mean, if it had been Laxman's body in the mere, but it wasn't.
Yani Laxman'ın cesedinin bataklıkta olması gerekiyor olsa da, orada değildi.
So you buried his body at Bramford mere?
Cesedini Bramford bataklığına gömdün.
What good would the lid be when our container is stuffed with half a fucking body, and is buried in the fucking desert... honey?
Kutu, içinde yarım bir cesetle siktiğimin çölünde gömülüyken kapağı ne işimize yarayacak? Ha tatlım?
We need a body.
Bize bir ceset lazım.
But now that my body's 70... it doesn't matter how much I love it.
Ne kadar sevsem de fark etmiyor.
bodyguard 57
body fat 19
body parts 18
body language 42
body and soul 43
body experience 27
body strength 24
bodyguards 21
body of christ 30
body asleep 25
body fat 19
body parts 18
body language 42
body and soul 43
body experience 27
body strength 24
bodyguards 21
body of christ 30
body asleep 25