Bomb translate Turkish
17,899 parallel translation
He painted the picture that put us there, and the bomb was hidden inside his sculpture.
Bizi oraya götüren resmi o çizdi ve bomba da onun heykelinin içinde gizliydi.
The last time we followed one of his paintings, it led us to a bomb.
Resimlerinden birini takip ettiğimizde ucunda bizi bir bomba bekliyordu.
Well, if it can't, then it's one terrible bomb-sniffing dog.
Eğer yapamıyorsa bomba aramadaki en berbat köpektir.
Well, he's not sitting, so... no bomb.
- Oturmuyor. Bomba yok.
There's no bomb, and he's gonna die in there.
Bomba yok, ve o orada ölecek.
The shrapnel from the bomb nicked your jugular, but they were able to repair the damage.
Patlamanın etkisiyle gelen bir şarapnel şahdamarında hasara neden olmuş ama seni iyileştirebildiler.
My team's been working the metal fragments and the shrapnel from the Gandhi bomb.
Ekibim metal parçaları üzerine çalışıyordu ve şarapnel Gandi bombasına aitmiş.
I think I just... triggered a bomb here.
Sanırım burada bir bombayı tetikledim.
When the handle went down it ejected the pin, triggering the bomb.
Kolu aşağıya indirirsem pimi atacak ve bomba tetiklenecek.
If you deviate from the course, the bomb is set to detonate, and I'm watching you.
Rotadan saparsan, bomba patlamaya ayarlı gözüm üzerinde.
These are schematics for a nuclear bomb.
Bunlar nükleer bomba şemaları.
Alex said there was a nuclear bomb out there.
Alex dışarda bir nükleer bomba olduğunu söyledi.
Today is not the day a nuclear bomb goes off in New York City.
New York'ta bomba patlayacak gün bugün değil.
And the bomb is in your truck, and the plans are on your computer.
Bomba kamyonetinde planlar da bilgisayarında.
And we have a mission to apprehend the suspects and bring them to justice because you don't get to bomb a marathon.
Şüphelileri yakalamak ve adalete teslim etmek gibi bir görevimiz var. Çünkü çıkıp da bir maratonu bombalayamazsınız.
You try anything, and that bomb blows.
Herhangi birşeye kalkışırsan bomba patlar.
Look. That video has leaked of Alex Parrish, seen here, in the garage of the FBI's New York field office with what appears to be a bomb of some kind.
Alex Parrish'in, FBI New York saha ofisi garajında bombaya benzer birşeyle görüldüğü bu video yeni sızdı.
We'll keep you updated on the nature of the bomb, as well...
Bomba hakkında sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz...
Drew said that the entire truck was rigged to the bomb.
Drew bütün kamyonetin bombaya bağlı olduğunu söyledi.
There's nothing hardwired to the bomb.
Bombaya bağlı birşey yok.
The bomb's not even activated.
Bomba aktif bile değil.
Look at the bomb.
Bak bombaya.
This bomb was never meant to go off.
Bomba hiç patlatılmayacaktı.
- the bomb goes off?
-... bomba patlarsa?
If it was all theater, was the bomb even real?
Herşey bir oyunsa, bomba gerçek miydi?
The bomb is gone.
Bomba gitmiş.
There's still another bomb.
Bir bomba daha var.
- Bomb's missing.
- Bomba kayıp.
You partially built the bomb we're looking for.
Bir bakıma, senin tasarladığın bombayı arıyoruz.
I jumped on a plane the second I heard about you and that bomb.
Bombayı ve seni duyduğum an uçağa atladım geldim.
We have to find her and stop her before that bomb goes off, wherever it is.
Bomba her nerdeyse patlamadan önce onu bulup durdurmalıyız.
The first bomb took out agents in town working the convention.
İlk bomba şehirdeki kongrede çalışan ajanları çıkarmak içindi.
Simon, where would you put a bomb?
Simon, bombayı nereye koyardın?
He has the bomb.
Bomba onda.
- Where's the bomb, Liam?
- Bomba nerede, Liam?
The bomb's not here.
Bomba burada değil.
You built a bomb that can't be stopped.
Yaptığın bomba durdurulamıyor.
I see a woman who colluded with a terrorist to fake a nuclear bomb attack right at the eve of the elections to remind her voters about her national security bona fides.
Tam da seçim arefesi, sahte bomba saldırısı düzenlemek için teröristle işbirliği yapan ve seçmenlerine ulusal güvenlik niyetlerini hatırlatan bir kadın görüyorum.
Will said that he was forced to assemble the nuclear bomb inside the church's catacombs.
Will atom bombasını kilisenin mezarlığında yapmaya zorladıklarını söyledi.
Maybe the bomb's portable.
Belki de bomba taşınabilir haldedir.
Well, if Simon helped Will build the bomb, he would be suffering from the same levels of radiation sickness.
Eğer Simon, Will'e bombayı yapmada yardım ettiyse, aynı dercede o da radyasyondan etkilenmiş olmalı.
First a bomb threat, then a forced evacuation.
Önce bomba ihbarı, şimdi de zorunlu tahliye.
There's still another bomb out there.
Dışarda bir bomba daha var.
There's another bomb.
Bir bomba daha var.
And so they protest, they riot, and they bomb.
Dolayısıyla protesto edip isyan ederek bombalıyorlar.
That's a pressure plate bomb.
Bomba var.
- There's a bomb under my chair.
- Sandalyemin altında bomba var.
A bomb will fall here, or I'll take a shot...
Bir bomba düşecek, Yoksa bir şans vereceğim...
You got a bomb shelter in your back pocket?
Arka cebinde bomba sığınağı mı var?
Smoke bomb. Hi-yah!
Sis bombası.
- Thought it was a smoke bomb.
- Sis bombası sandım.