English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Branded

Branded translate Turkish

448 parallel translation
- They branded him.
- Onu kızgın bir demirle dağlamışlar.
- Branded him?
- Dağlamışlar mı? Ne korkunç.
- Branded?
- Damgalandı mı?
No man, once branded, has a chance of becoming a good citizen again.
Bir adam bir kez damgalanmış bile olsa, tekrardan iyi bir vatandaş olma şansı vardır.
And in revenge the Khalifa branded them, cut out their tongues from their heads... and made them outcasts.
İntikam olarak da Halife, onları damgalayıp dillerini kesti. Toplumdan dışlanmalarını sağladı.
I will keep my tongue. No one will look for it if I'm branded.
Damgalanırsam kimse varlığını sorgulamaz.
Ranger Senator branded by colleague Senator Paine!
İzci Senatör, Senatör Paine tarafından suçlandı.
And yet, by any standard, if there has been a sin... I am the one who should be branded the sinner.
Her ne olursa olsun, bir günah işlendiyse ise günahkar damgasının bana vurulması gerekirdi.
But all that kind of argument in the world can't stand up against branded cattle, no bill of sale and a dead man's gun.
Ama bütün bu görüşler, damgalı sığırlar, bir satış senedi bulunmaması ve ölü bir adamın silahı karşısında pek ayakta duramaz.
It's branded "Lazy J".
Üzerinde Lazy J, damgası vardı.
You've branded enough cattle, you know what happens to hide when it meets hot iron.
Sığır eti yeterince pişti,... benden bir şey saklarsan seni,... sıcak demir bekliyor.
So, Ross has branded you with his yellow ribbon.
Ross saçına taktığın sarı kurdele sana çok yakışmış, kimin için?
At last, after being branded a murderer, I hold your attention
Sonunda, suçlu olarak yaftalandıktan sonra dikkatinizi çekebildim.
The plain facts of the case are these... on the morning of the day in question... a day that is forever branded on my memory...
Olayın gerçeği şöyle. Söz konusu olayın olduğu gün, ki o gün hafızama kazındı, her zaman olduğu gibi bebeği arabayla gezdirmek için hazırlandım.
Walking the world like Cain, branded.
Kabil gibi, damgalanmış.
But I branded more cattle, all I could find.
Bulabildiğim kadar sığırı damgaladım.
There's 520 head down at Cattleman's Bridge ready to be branded.
Cattleman's Bridge'de damgalanmaya hazır 520 büyükbaş var.
How God's lightning struck down and branded him?
Tanrı'nın onu şimşekleriyle nasıl damgaladığını?
That we both get branded and walk right down the aisle
" İkimizin bir damgası olacak dedi sonra aşağı indi.
My mother and her mother before her were branded to the Pharaoh's service.
Annem ve onun annesi Firavun'a hizmet etti.
At 10, I branded calves, peeled horses... rode the range and slept on the ground.
10 yaşında sığırları damgaladım, atları tımar ettim sürümü otlattım ve yerde uyudum.
It's like being branded a son of a...
Sanki benim orospu çocuğu...
But before putting them to death, human justice anticipating divine justice, branded forever the cursed flesh of those monsters with the red hot mark of Satan.
Ama ilahi adaletten önce davranan insan adaleti onları idam etmeden önce o canavarların lanetli bedenini kızgın Şeytan damgasıyla damgalardı.
Everyone shunned him openly because he'd been branded by the most vile disgrace possible.
Herkes açıkça ondan uzak duruyor... çünkü bu mümkün olan en büyük onursuzluk.
I'm not an animal that has to be branded.
Ben damgalanması gereken bir hayvan değilim.
That's why my son was branded a murderer.
Bu nedenle, oğlum katil damgası yedi.
I've been marked like a piece of cattle... branded, blackened.
Bir sığır gibi işaretlendim markalandım, lekelendim.
I was cashiered from the British Army... branded a coward.
Ve İngiliz ordusundan atıldım... ve bir korkak olarak damgalandım.
Do not believe that I am on the point of death, for age is not yet branded on my brow.
Sakın ola sanmayın ; alnıma henüz yazılmamış ecel yüzünden ben ölmek üzereyim.
If your play is produced in the UCR, you'd be branded as a traitor here in the United States.
Eğer oyununuz UCR'de gösterilirse Amerika Birleşik Devletleri'nde hain ilan edileceksiniz.
So we can't do it on U.S. branded horses.
Bu yüzden bu ABD markalı atları üzerinde yapamaz.
Universally branded and without the shadow of any kind of civilization... against this nation of heroes, artists, poets, saints, navigators. What do you want, Ma?
Kahramanların, artistlerin, şairlerin, azizlerin, gemicilerin, kahramanların oluşturduğu uluslara karşı ve hiçbir modern toplumun gölgesinde kalmadan tüm dünyaya damgasını vurdu.
Slaves are branded on the ass and I want you free.
Köleler kıçlarından damgalanır. Ayrıca ben senin özgür olmanı istiyorum.
I saw you game with that Devil-branded creature.
Şu Şeytan damgalı yaratıkla oynaştığını gördüm.
You'll be branded.
Dağlanacaksın.
Those bastards aren't afraid of being branded.
Bu piçler dağlanmaktan korkmuyorlar.
You'll be branded as lunatics, just like your master!
Efendiniz gibi, deli olarak damgalanacaksınız!
Branded a fool
Kaldım aptal gibi
Here in dunwich, anybody like that is also branded a witch.
Dunwich'de öylelerine cadı gibi davranırlar.
We'll flatten their fingers, we've branded their buns.
parmaklarını düzleştireceğiz, çöreklerini dağladık.
I've just been branded.
ben sadece damgalandım.
Branded with the sign of ar, and sacrificed.
Ar tapınağının ateşlerinde yanmalı.. .. ve kurban edilmeli.
But it's branded into my flesh.
O da bedenime çakılıdır.
Zelig is branded a criminal.
Zelig suçlu olarak damgalanır.
And now I'm a branded thief, without ever having touched the wealth for which I've sold my character.
Ve şimdi, onun için ruhumu sattığım... servete hiç dokunamadan hırsızlıkla damgalandım.
I was branded a traitor who called for the destruction of Germany.
Ben imha edilen Almanya'nın hain bir markası ilan edildim.
What kind of democracy is it when you have to vote and if you don't you're branded a Commie subversivo.
Nasıl bir demokrasi ki oy kullanman bir zorunluluk ve eğer kullanmazsan Kominik hain damgası yiyorsun.
I'm branded with the worst stigma imaginable.
Hayal edebileceğin en utanç verici şey olarak damga yiyeceğim.
A pentacle was branded on his chest.
Göğsüne beş şualı bir yıldız dağlandı.
You had me whipped and tied like a calf ready to be branded.
Dağlanmaya hazır bir dana gibi beni kırbaçlayıp bağlattın.
But if I tap, I'll be branded as an ortho.
Benim, Bud!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]