Bright and early translate Turkish
239 parallel translation
You're up bright and early this morning.
Bu sabah erkencisiniz.
He'll be back in the morning bright and early. You'll see.
Göreceksin.Sabah erkenden geri dönecek.
Tomorrow we'll get at it again, bright and early.
Yarın sabah erkenden aydınlıkta tekrar çalışacağız.
And now, folks, bright and early on this beautiful sunny day, flowers are fresh from the rain, and there isn't a cloud in the sky.
Şimdi, millet, bu pırıl pırıl ve erken güzel güneşli günde çiçekler yağmurla hayat buldu ve havada bir bulut dahi yok.
He says if she don't come back... he's coming here tomorrow morning... bright and early and get her.
Eğer benimle gelmezse yarın sabah gelip kendisinin alacağını söyledi. Ve onu almadan gitmeyecekmiş.
Bright and early.
Sabahleyin erkenden.
- What are you doing up so bright and early?
- Neden bu kadar erken kalktın?
You guys are coming to spinning class with us tomorrow, bright and early.
Yarın sabah erkenden bizimIe spinning dersine geIiyorsunuz.
So bright and early the next morning... we were off to San Francisco.
Ve önümüzdeki sabahın ilk ışıklarıyla... San Francisco'ya doğru yola çıktık.
But I'll be back tomorrow morning, bright and early to fix that leak.
Fakat yarın sabah döneceğim, dinç ve erken o sızıntıyı onarmak için.
Then bright and early Monday morning there I was back in that pit with the grease in my eyeballs.
Pazartesi sabahı, garaja dönüş zamanı idi, gözümüzün önünde yağ vardı.
BUT YOU'VE GOT TO BE THERE TOMORROW, BRIGHT AND EARLY.
- Bana bak, sen bu işe karışma.
My, you're up mighty bright and early.
Şuraya bak, çok erken kalkmışsın.
We didn't expect you so bright and early.
Bayan Peel! Sizi bu kadar erken beklemiyorduk.
- Yeah. we gotta get up bright and early.
- Evet, erkenden kalkmamız gerekiyor.
Where have you been so bright and early?
Sabahın köründe nerelerdeydin?
Up bright and early, general?
Erken kalkmışsınız, General?
Around 10 pages. I'll expect it bright and early Monday.
Pazartesi sabahı, mükemmel şekilde ve erkenden istiyorum.
And he needs it bright and early Monday morning... so I can't go to the Cape this weekend.
Onları, Pazartesi erkenden ve mükemmel istiyor... yani, hafta sonunda gelemeyeceğim.
It won't be hard. When your paper wasn't in bright and early Monday morning, as promised... I had someone else do it...
Ödevin, söz verdiğin gibi, Pazartesi erkenden ve mükemmel hazır olmadığı için... onu bir 3 ncü sınıf öğrencisine yaptırdım.
I don't like him at all Hey, bright and early in the morning.
- Ben hiç beğenmedim onu. - Hey, sabah erkenden görüşürüz.
They needed him at the mission, bright and early.
- Misyonda ona ihtiyaçları olmuş.
Darling, there is no need to be snappy just because you went to bed bright and early last night.
Tatlım, sırf dün gece erken yatağa girmek zorunda kaldın diye... böyle asık suratlı olmana gerek yok değil mi?
See you bright and early, 6 : 30 tomorrow.
Yarin sabah 6.30'da zinde olarak göreyim sizi.
She must have left bright and early.
Hava aydınlanırken erkenden çıkmış olmalı.
Professor, see you tomorrow morning, bright and early. 8 : 00...
Profesör, yarın sabah saat 8.00'de görüşürüz.
You're up bright and early.
Erken kalkmışsın.
- You're up bright and early.
- Erkenden ayaktasın bakıyorum.
We'll just have to start bright and early in the morning, won't we?
Sabah gün doğarken erkenden başlamamız lazım... öyle değil mi?
You up bright and early today.
Bugün erkencisin.
Be bright and early Monday. We got a long drive.
Pazartesi, sabah erkenden.
Don't forget, ladies, Reid wants a full demonstration, bright and early in the morning.
Unutmayın hanımlar, Reid sabah erkenden sağlam bir kanıtlama istiyor.
After a nice bubble bath and a good night's sleep, we'll start bright and early.
Köpüklü banyodan sonra, iyi bir uyku bizi canlandıracak ve neşelendirecek.
Bright and early.
Canlı ve erken.
See you bright and early, guys.
Erkencisiniz.
It's nice to see my employees in bright and early snooping through my office.
Gün ışırken, erkenden çalışanlarımı ofisime sızarken görmek çok güzel.
- Always a pleasure, Captain. - He's up bright and early.
Memnun oldum komiser.
Yeah, me too. Meet you on the beach for a swim, bright and early?
Evet, ben de.Yüzme için sahilde buluşuruz, parlak ve erkenden?
See you bright and early tomorrow morning.
Yarın sabah erkenden görüşmek üzere.
See you tomorrow morning, Scully, bright and early.
Yarın görüşürüz, Scully, çok erken gel.
Next morning, bright and early, I get the call.
Ertesi gün sabahın köründe telefon geldi.
I'll see you bright and early.
Sabah erken görüşürüz.
You're here bright and early, Lieutenant.
Burada çok erkencisiniz, Binbaşı.
I wanna get to Mr. Burns's house bright and early to make his breakfast.
Bay Burns'ün evine gidip perdeleri açıp kahvaltıyı hazırlamalıyım.
You'll be up bright and early in the morning.
Yarın sabah erkenden dinç bir şekilde kalkacaksın.
Right. See you bright and early Monday a.m.
Güneşli ve erken bir pazartesi sabahı görüşürüz.
I'll see you bright and early, 9 : 00.
Yarın erkenden 9 : 00'da seni göreyim.
I'll see you bright and early on Monday, okay?
Pazartesi sabahı erkenden görüşürüz tamam mı?
I have to bail, but I'll be back bright and early tomorrow and ready to slay.
Ama sabah erkenden kalkıp vampir avlamya hazır olacağıma dair söz veriyorum.
Well, here I am, early, bright and sober.
Erkenden buradayım işte, capcanlı ve ayık.
Just now and then, when the light's too bright, or it's too early, or late, or I look real fast.
Arada sırada. Işık çok parlaksa çok erken ya da çok geç bir saatse ya da aynaya aceleyle baktıysam orada annemin yüzünü görüyorum.
early 423
early in the morning 22
early on 27
early morning 27
early days 21
early this morning 50
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright eyes 56
early in the morning 22
early on 27
early morning 27
early days 21
early this morning 50
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright eyes 56