English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Burglar

Burglar translate Turkish

1,074 parallel translation
No burglar could ever get into that room!
Hiçbir soyguncu o odaya giremez.
This is far superior to ordinary burglar alarms.
Klasik hırsız alarmlarına nazaran oldukça üstün seviyede.
I'm sure I wouldn't know how to use it anyway, even if a burglar did get in.
Eve hırsız girse bile nasıl kullanıldığını bilmek istemediğime eminim.
A burglar breaks in through the skylight, takes a few things, but he's careless.
Soyguncu aydınlıktan içeri girer, bir kaç şey alır, fakat dikkatsiz birdir.
A careless burglar starts a fire.
Dikkatsiz soyguncu yangın çıkarır.
We had a burglar.
Eve hırsız girmiş.
A burglar alarm?
Hırsız alarmı mı?
There isn't a burglar, swindler, pickpocket or fence on the island... that doesn't love, know, and respect him.
Bu yüzden, adalardaki tüm hırsızlar, dolandırıcılar, yankesiciler onu severler ve saygı duyarlar.
Yesterday it seemed it was a burglar who did it.
Dün bir soyguncunun yaptığı sanılıyordu.
Having an ulcer is like having a burglar alarm go off inside you.
İnsanın ülseri olması da böyle, içinde sanki alarm var.
SEEMS TO ME I HEARD A... A BURGLAR ALARM SOMEWHERE.
Bir yerde hırsız alarmı duydum gibi.
Nothing like that. I'm a pre-war burglar, I am.
Savaştan beri evsizimm, kalacak yerim yok, bırakın beni.
Fingerprints, dogs, burglar alarms, keys, locks, telephones, habits, hobbies, holidays, who's sleeping where...
Parmak izleri, köpekler, hırsız alarmları, anahtarlar, kilitler, telefon, .. alışkanlıkları, hobileri, tatilleri, .. kim nerede uyuyor...
You know, someone comes near their husband, and off they go, like burglar alarms!
Biliyormusun, onların kocalarının yanına birileri gelir ve onlar hırsız alarmıymış gibi gidip kapatırlar.
Mr Fauncewater is a burglar by trade, but in this case, his crime was not burglary.
Bay Fauncewater bir hırsız ama bu olayda, suçu hırsızlık değil.
" I decided to play a practical joke and pretend I was a burglar.
" Şakadan, soyguncuymuşum numarası yapayım dedim.
A burglar's nightmare.
Bir hırsızın kabusu.
They think a burglar broke in and killed him.
Bir hırsızın girip onu öldürdüğünü düşünüyor.
The burglar alarm.
Burada alarm var.
Burglar alarm!
Lanet olasıca alarm!
The stupidest burglar in the world could come in and walk away with everything, and we can't even get out.
Bu alarm da diğer şeyler gibi işe yaramıyor. Buradan çıkamayacağız.
A burglar.
Bir hırsızmış.
I'm five minutes behind you, and in those five minutes you've got yourself up like a cat burglar and packed for a world cruise.
Beş dakika senden ayrı kaldım ve sen hırsız bir kedi gibi kendini dünya seyahatine çıkmaya hazırladın.
You mean, a burglar?
Yani bir hırsız mı?
What interest could our proceedings have for the common burglar?
Toplantılarımız bir hırsızın niye ilgisini çeksin ki?
In any case what kind of a burglar is it who steals snuff?
Ayrıca ne tür bir hırsız tutup enfiye çalar?
Are you also a burglar?
Yoksa sen de mi bir hırsızsın?
- I'm no burglar.
Hırsız değilim.
Liquid. I thought you were a burglar.
Birşeyler içsem diye düşündüm de.
You think I'm a rapist or a burglar, don't you?
Tecavüzcü ya da hırsız olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
Your burglar photographed everything.
Senin hırsız herşeyi fotoğraflamış.
Did your burglar find anything in my flat?
Senin hırsız benim dairemde bir şey buldu mu?
Your young man for instance fashioning himself as some sort of clever high-society burglar.
Mesela, sizin kocanız kendini akıllı bir sosyete hırsızı gibi gösteriyor.
For a burglar, you're not very brave, are you?
Bir hırsıza göre pek de cesur sayılmazsın.
I'm a society burglar.
Ben sosyete hırsızıyım.
You're a very chic burglar, aren't you?
Gösterişli bir hırsızsın öyle mi?
Papa, I caught a burglar.
Baba, bir hırsız yakaladım.
A burglar?
Hırsız mı?
"What if a burglar got to it and turned off the alarm?" No.
"Ya bir hırsız alarmı durdurmayı başarırsa?"
I'm only a part-time burglar, and it's hard work.
Bir süreliğine bir hırsız oldum ama çok zor işti.
- Take a Burglar to Dinner.
- Bir hırsızı akşam yemeğine kabul et.
You're some burglar, you are.
- Bu da imkansız. Bir de hırsızım diye geçiniyorsun.
You are an aristocrat, and I am a humble burglar.
Siz soylu birisiniz, ben ise aşağılık bir hırsız.
A burglar alarm especially designed to give me heartburn.
Bu tip Özel tasarlanmış alarmlar midemi bulandırıyor.
Then you're not a burglar?
Yani hırsız değilsin?
This time you're only a burglar.
Hırsız rolündesin.
We call him the "cat burglar."
Biz ona "kedi hırsız" diyoruz.
They're looking for a cat burglar.
"Kedi hırsızı" arıyorlarmış.
I bet he thought you were the cat burglar.
Bahse girerim sizin kedi hırsız olduğunuzu sandı.
He could've been that burglar they're chasing around town.
Onların bu muhitte aradığı soyguncuda olabilir.
If we keep him around here, no burglar would come within miles.
Eğer onu burada tutarsak, hiçbir soyguncu buraya yaklaşamaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]